Yedi Düvelin Yere Getiremediği Sırt
Atatürk, 1937’de 3. Genel Müfettiş Tahsin Uzer’in çağırması üzerine üçüncü ve son defa Ege vapuru ile Trabzon’a 10 Haziran günü gelir.(1)
Atatürk Trabzon’a gelince kendi adıyla anılan köşküne gelir. Ancak köşkü bakımsız bulur, bu duruma canı sıkılır. Üçüncü Umumî Müfettiş Tahsin Uzer’e ve Dahiliye Vekili Şükrü Kaya’ya bu alâkasızlığın sebebini sorar. Aldığı cevap kendisini memnun etmemiş olmalı ki, mevzuu değiştirir. Tahsin Uzer’e: ‘Çok şişmanlamışsın… Halbuki sen eskiden güreş yapardın, değil mi?‘ der.
Tahsin Uzer, ihtiyarlıktan bahsetmesine rağmen, Atatürk kararını verir: ‘Yok, yok… Sen hâlâ dinçsin… Anlaşılan buraları teftiş etmeye gücün değil, vaktin imkân vermiyor. Meselâ; istersen, kapıdaki Mehmet’le hâlâ tutuşabilirsin. Değil mi?‘
Ve, cevap beklemeden, nöbet bekleyen sırım gibi delikanlının gelmesini ister: ‘Mehmet… Sen güreş bilir misin?’
Asker, şaşırır fakat cevap vermemezlik de edemez:
‘Güreşe meraklıyımdır, efendim.’
Atatürk, Tahsin Uzer’i göstererek: ‘Bu eski pehlivandır, bununla tutuşabilir misin?’
Asker, Uzer’i gözüne kestirmiş olacak ki, hazır ol vaziyetinde gelir. ‘Emredersiniz komutanım.’ Tahsin Uzer, başına geleceğini anlar ve kalkarak askerle güreşe tutuşur. Mehmet, Genel Müfettişi yakaladığı gibi bir yerini sakatlamayacak şekilde yere vurur. Bu sefer Atatürk, Şükrü Kaya’ya işaret ederek: ‘Genel Müfettişin âkıbetini düzeltmek, vekil olarak sana düşer…’ Yapılan güreşte Mehmet, Dahiliye Vekilini de yener… Pek sevdiği iki arkadaşının âkıbeti, Atatürk’e dokunur ve bu sefer kendisi davranır:
‘Gel Mehmet bir de benimle tutuş…’
Mehmet, irkilerek Atatürk’e uzun uzun bakar:
‘Senin yedi düvel (devlet) sırtını yere getiremedi, bir fakir Mehmet mi bu işi yapacak?’ der. (2)
(1) Utkan Kocatürk, Atatürk ve Türkiye Cumhuriyeti Tarihi Kronolojisi 1818-1938 Cumhuriyetin 60. Yıldönümü, Ankara 1983, s.603. (2) Ahmet Niyazi Banoğlu, Nükte ve Fıkralarıyla Atatürk, 4.Baskı, cilt 4, İstanbul 1967, s.190 -191.