Türkiye’nin 3. Cumhurbaşkanı Celal Bayar’ın Şimdiye Kadar Görmediğimiz Fotoğrafları

Celâl Bayar 1884’de Gemlik’in Umurbey köyünde doğmuştur. Babası Plevne’den hicret eden Abdullah Fehmi Efendi idi. Za­manının ilmiye sınıfına mensupdu. Devrinin en ileri fikirleri ile temayüz etmiş olan fıkıh âlimlerindendi. Plevne’den 1293 muharebesinde Anayurda gel­miş, Darülmuallim’in mezunu sıfatı ile Umurbey’de rüştiye mual­limliği ve kazada müftülük yap­mıştı.

Münevver ve ileri fikirli baba, oğlunu devrinin mahdut ve klâsik bilgi müesseseleri elinde bırakmadı. Onu bizzat okuttu ve bu zeki çocukta realist, vatansever, şuurlu bir ihtilâlci karakterinin vücut bulmasına hizmet etti. Yaşı biraz ilerleyince Bursa’daki Fransız mektebine devam ettirdi. Bu hâdise Meşrutiyet’ten önce ilmiye sınıfına mensup olan bir zatın çocuğunu yabancı bir mektebe göndermesi suretile fikir ileriliğini anlatan dikkate değer bir hâdisedir.

Sonraları Kemalist rejimi şahsında tam ve kâmil hüviyetini bulduğu ile­rilik ve inkılapçılık vasfı, Bayar’da bir aile mirasıdır. Yeni hayat telâkkilerini, garblı görüşleri öğrenen gene Mahmud Celâl, kendisine bankacılığı meslek olarak seçti. O zaman Türk vatandaşlarının bütün is­tikbali resmî mesleklerde ara­dığını düşününüz. Bankacılık gibi tamamı ile garbın malı olan bir meslek sahasında istikbal aramak tehlikeli telâkki edilen bir maceradır. O ise bunu bir milli izzetinefis meselesi telâkki etti. Bir taraftan mektebe devam ederken Doyçe Orient Bank’a da girmişti. İş Bankası’nı örnek bir rejim müessesesi halinde muvaffak kılan sebepler arasın­da bu gençlik cesaret ve kararının büyük hissesi vardır.

1908 inkılabında yirmisini he­nüz bitirmiş olan Bayar, Bursa’da faal bir rol oynadı. Meşruti­yet’i hazırlayan hareketlerin içinde, kendi mıntakasının şeflerin­den biri idi. Bayar bu tarihlerden biraz sonra İzmir’de İttihat ve Terak­ki Fırkası’nın Kâtibi Mesulüdür Onu burada bir ıslahçı hüviyeti ile görüyoruz. Meşrutiyetten sonra çok karakteristik safhalar arzeden yurdun bu zengin mıntıkasında o, şuurlu bir nasyona­lizmin müdafii olmuştur. İttihat ve Terakki’nin Osmanlılık ve İslâmcılık politikalarından sıy­rılmaya çalışmış ve fırka içinde milliyetçilik cereyanının kuvvet bulmasına gayret etmiş; Türk haklarının hatırı sayılır bir var­lık olması uğrunda mücadeleler yapmıştır.

Tarih, Mayıs 1919 başlarıdır. Henüz büyük ve eşsiz Kurtarıcı Samsun’a çıkmıştır. Memleketin ıstırabı hudutsuzdur. Bilhassa Ege havalisinde milli yası art­tıracak facialar oluyor. İzmir’in Yunanlılar tarafından işgali mevzuu bahistir. Yer yer milli cephelerin ku­rulma hareketleri belirmiştir. Bu hareketler bilhassa işgalin vâki olduğu sahalarda göze çar­pıyor. Milli ihtilalin Celâl Bayar’ına, Ödemiş, Akhisar, ve Ay­dın cephelerinde rastlıyoruz. İş­gal başlayınca İzmir’den ay­rılan Bayar, mücadele hare­ketinin başındadır. Ve daha bu tarihlerde Atatürk’ün emrinde ve izinde bir Kuvayi Milliyeci Celâl Bayar vardır. Halk safları arasında bazen bir hoca, bazen bir efe kıyafetinde dolaşarak milli cepheye yeni kaynaklar bu­lan bu taşkın ruhlu ihtilalci ga­yeden uzaklaşmaya çok müsait olan küçük kuvvetleri bir araya toplamış, sonra Akhisar Milli Kuvvetler Kumandanı olmuş, daha sonra da, Şef’in emri ile kı­sa bir zaman Bursa Kuvayi Mil­liye Reisliği’nde çalışmıştır.

Bu tarihlerde Celâl Bayar’ı milli cephede türlü adlar ve kı­yafetlerle görüyoruz. Galib Ho­ca adı altında Demirci Efe’nin müşavirliğini yapmış, buradaki münferit hareketleri şuurlaştırmak ve plânlaştırmak yolunda Atatürk’ün yüksek takdirlerini kazanan emekler sarfetmiştir. Akhisar cephesi istilâ sellerinin ilk çarptığı sert kayalardan biri olmuştur. Bayar’ın bu sıralardaki faaliyeti, bir istilâyı önlemek için ilk şartın ne olması lâzım geldiğini gösteren misallerle do­ludur.

Atatürk’ün büyük Nutku’nda, Ebedî Şef, Bayar’ın bu hizmetle­rini şu cümlelerle tarihe mal etmektedir:

«Aydın havalisinde, İzmir’in işgalini müteakip, asker ve aha­liden bazı vatanperveran, Yu­nanlılara karşı müdafaa ve ahaliyi teşvik ve müsellâh millî teşkilât tesis etmek için çalışı­yordu. Bu meyanda İzmir’den tebdili nam ve kıyafet ederek o havaliye gitmiş olan Celâl Bey’in (İzmir mebusu Celâl Bey­’dir.) gayret ve fedakârlığı şayanı tezkârdır .»

Atatürk ve Celal Bayar bir İstanbul seyahati sırasındalar. Fotoğrafı Atatürk Celal Bayar’a imzalamıştır.

1908’in ateşli genci Celal Bey:

Atatürk’ün son başbakanı Celal Bayar:

Milli Mücadele’de Celal Bayar: Ege’nin meşhur Galip Hoca’sı:

Celal Bayar ve eşi:

Milli Mücadele’de Celal Bey Demirci Efe’nin müşaviri iken: