Tüm Harcamalarını Kendi Cebinden Ödeyen Atatürk
Zaferler ardından kurulan Cumhuriyet ve yapılan devrimler derken 1932 yılına gelinmiş, tüm dünyanın gözü üzerimizde idi. Türkiye’yi, Atatürk’ü görmek onunla görüşmek isteyen yabancı devlet adamlarının olması, yeni ancak bir o kadar da mütevazı bir Devlet Başkanlığı konutunun yapılmasını zorunlu kılıyordu.
Kışları ısınmayan, Atatürk’ün 11 sene kaldığı eski köşk yerine, 1932’nin Haziran ayında inşası biten Çankaya Köşkü, işte bu ihtiyaç üzerine doğmuştu…
Kısa süre sonra Çankaya Köşkü’nün döşenmesi gerekti, o günlerde Beyoğlu’nda dekorasyon konusunda açılan ilk Türk müessesinin sahibi Refik Bey bulunur ve Ankara’ya davet edilir.
Zaman kaybetmeden Ankara’ya gelen Refik Bey binayı gezer ve kısa süre içinde Yüce Atatürk’e tasarısını sunar.
Tasarı o günlerin Türkiye’sine göre, bütçede para olmasına rağmen biraz pahalı ve gösterişlidir. Buna rağmen Atatürk dekorasyon konusunda ilk Türk müessesinin sahibi Refik Bey’i kırmak istemez ve tüm masrafları “ŞAHSİ İMKANLARIYLA” karşılama kararı alır…Ardından o zamanların Ankara Belediye Başkanı Asaf İlbay’a der ki:
《Biliyorsunuz, burası Cumhurbaşkanlığı Köşkü… Mülkiyeti devletin… Benden sonra buraya Meclisin veya belki milletin doğrudan seçeceği zatlar gelecek. Bu eşyaların parasını benim şahsen verdiğimi Sizler biliyorsunuz ama, yarın bunu bilmeyenler içinde yanlış hükümler veren olmaz mı? Memlekete en zarurî hizmetlerin yapılamadığı bütçe darlığı içinde israf yapıldığını düşünenler bulunmaz mı? Bir endişem de karar mevkiinde olanların şahsî arzularını devlete yükleme mevzuunda beni emsal göstermeleridir. Bunu hiç istemem…
Şahsi imkânlarım olsa bile, böyle mekânlara asgarî masraflarla rahat ve zevkli tefrişi tercih etme tercihindeyim…》