Tüm Dünya Ülkeleri Arasında “Keşke”si Olmayan Tek Önder…

Sayın Okurlarım!

Her ülkenin, her devletin geçmişiyle ilgili pek çok “Keşke” leri vardır.

Amerika’sın dan Rusya’sına, Asya’sın dan Avrupa’sına kadar.

Keşke şu savaşa başlamasaydık, keşke şu bombayı kullanmasaydık keşke şu devleti ortadan kaldırmasaydık veya şu devlete bu kadar ambargo koymasaydık vs. gibi.

Örnek olarak Amerikayı alacak olursak, o kadar çok “Keşkeleri” var ki bu ülkenin, saymakla bitmez.

Kendi Kuzey Güney savaşları, Kore, Vietnam, Libya, Irak ve benzerleri. Rusya’nın hem halkı, hem dünya için bir felâket olan Stalini. Dünyanın çehresini değiştiren Almanya’nın Nazi Hitler’i, İtalyanın Faşist Mussolini’si, İspanya’nın Frank’su, Afrika’nın İdi Amin’i Suudi Arabistan’ın İngiliz kökenli “Suudları”Arap ırkının mezalimi, Çinlilerin olmadık akınları, Osmanlı’nın yayılma hırsı, Avrupa’nın Katolik Hıristiyanlarının Papanın önderliğindeki Haçlı Seferleri, Ve daha pek çoklarının geçmişi hep “Keşkelerle” doludur.

Saygın Okurlarım!

İnanın tüm dünya ülkeleri arasın da “Keşke”si olmayan bir tek ama bir tek devlet vardı. O da! 29 Ekim 1923/ 14. Mart 1950 yılları arasındaki “Türkiye Cumhuriyeti Devleti” idi.

Kurtuluş ve Kuruluş devresi de dahil 23 Nisan 1920 den itibaren, bu devletin ve ölümsüz önderinin bir tek yanlışı yoktur. Tarihin de nokta kadar lekesi yoktur.

– Bir devletin istinat ettiği (dayandığı) esaslar, “İstiklâli tam” ve “Bilâkayt ve şart hâkimiyeti milliyeden” ibarettir. (Hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir.) 8 Nisan 1923

– Hâkimiyeti milliye öyle bir nurdur ki, onun karşısında zincirler erir, taç ve tahtlar yanar, tacidarlar (padişahlar, kıralar) mahvolur. Milletlerin esareti üzerine kurulmuş müesseseler her tarafta yıkılmaya mahkûmdurlar. 19 Mayıs 1924

– Hangi şey akla, mantığa, menfaati ammeye muvafıktır (uygundur), biliniz ki o bizim dinimize de muvafıktır. 15 Eylül 1923

– Osmanlı tarihinde bütün gayretler, bütün mesai, milletin arzu ve amali ve ihtiyacatı hakikiyesi noktai nazarından (işi ve ihtiyaçları açısından) değil, şunun bunun mahsusatını (özel isteklerini) ihtiraslarını tatmin noktai nazarından vuku bulmuştur. 27 Kasım 1923

Sarayların içinde Türk’ten gayrı unsurlara istinat eden ve düşmanlarla ittifak ederek, Anadolu’nun, Türklüğün aleyhine yürüyen çürümüş gölge adamlarının Türk vatanından tardı (çıkarılması) düşmanların denize dökülmesinden daha rehakâr (iyi, kurtulucu) bir harekettir. 10 Nisan 1924

– Hukukta idareyi maslahat ve hurafelere bağlılık milletleri uyanmaktan men eden (alı koyan) en ağır bir kâbustur. 24 Ağustos 1924

– Bir millet, bir memleket için kurtuluş ve selâmet ve muvaffakiyet istiyorsak bunu yalnız bir şahıstan hiçbir vakit talep etmemeliyiz. 11 Şubat 1923

Yurtta Sulh, Cihanda Sulh. 20 Nisan 1931

Diyen bir liderin ve O’nun önderliğindeki Devletin ne gibi bir “Keşke”si olabilirdi ki?

Saygılarımla.

E.Ülger