Toplumda Kadınlara Önce Kapı Sonra Yer Açan Öncü Kadın: Afet İnan

Afet İnan Atatürk ile ilk karşılaştığında 17 yaşın­daydı. Fahrettin Altay’a Afet İnan’ı şöyle anlattı:

“Ailesi Selanik’te bizim aile ile akraba denecek kadar yakındır. Kendisine burada (İzmir’de) rastladı­ğıma sevindim. Okumaya çok düş­kün, fakat eğitimini ilerletmeye ola­nak bulamıyormuş, kızım olmayı ka­bul etti. Ankara’ya gelecek, hem öğ­retmenlik yapacak ben de eğitimini yükseltmek olanağı sağlayacağım.”

Afet İnan

Afet İnan, Ankara’da öğretmen­lik yapabilirdi. Önce yurt dışında dil eğitimi aldı. Ardından İstanbul’da Fransız Lisesi’ni bitirip öğret­menlik sınavına girerek öğretmen­lik yapabilir yetkisini kazandı. Afet İnan tarihi bir yanılgının farkına vardı. Bunu şöyle anlatıyor:

“Atatürk 1928/29 yıllarında İs­tanbul Üniversitesi’nde okutulan tarih notlarını inceliyor ve üzerin­de işaretler yaptığını görüyordum. O sıralarda H. C. Wells’in “Dünya Tarihinin Genel Hatları” kitabı di­limize çevrilmiş ve kitap halinde basılmıştır. Ben o tarihlerde İstan­bul Fransız Kız Lisesi’nde öğrenci idim. Bir coğrafya kitabında Türkler’in ‘Secondaire’ yani ikinci dere­cede sayılan bir ırka mensup oldu­ğu yazılı idi. Atatürk’e bu kitabı gösterdim. O sırada Prof. E. Pittard’ın “Irklar ve Tarih” adlı kitabı­nı almıştım. Oradaki bilgiler bu coğrafya kitabına uymuyordu. Bir de Türkler’in uygarlık alanındaki yapıtlarına Fransız tarih kitapların­da hiç yer verilmemesi, hatta ba­zen ‘Barbar’ deyimi kullanarak bir istilacı kavim olarak gösterilmesi dikkatimi çekiyor ve üzülüyor­dum. Atatürk, bu iki endişeli so­rum karşısında ‘Hayır, böyle olamaz. Bunların üzerinde meşgul olalım’ demekle kalmamış, derhal yeni kitaplar getirterek bizzat ça­lışmaya ve etrafındakileri de çalış­tırmaya başlamıştı. Esas konu ‘Türkler’in dünya tarihinde gerçek yeri ve uygarlık dünyasındaki rol­leri ne olmuştur?’ sorunu idi.”

Prof. Eugene Pittard ve Afet İnan

Ankara’da Müzik Öğret­men Okulu’nda tarih ve yurt bilgisi derslerine başlayan Afet İnan’ı yeni görevler bekliyordu. Atatürk’ün is­teği ile Türk Ocakları’nın VI. Kurultayı’na Aksaray delegesi olarak katıldı. Afet İnan bir gün okulda seçim deneyi yaptırdı. Bir kız öğ­renci açılan sandıktan belediye başkanı seçildi. Ancak bir erkek öğrenci karşı çıktı “Var olan yasa­nın bize öğrettiğine göre kadınla­rın oy verme hakkı olmadığı gibi, seçilemezler de” dedi. Afet inan “Bu öğrendikleriniz ilerisi için sîz­lere gerekli olacaktır” yanıtını ver­di. Aynı gün Atatürk’e ve İç İşleri Bakanı Şükrü Kaya’ya olanları ve kadınların seçme seçil­me hakkının olmama­sından duyduğu üzün­tüyü anlattı. Atatürk’e “Hiç olmazsa erkek öğ­rencim kadar bir hak sahibi olmadan o sınıfa ders vermeyeceğim” dedi. Atatürk de ondan bu konuyu araştırması­nı ve tartışmalar için hazırlanmasını istedi.

Atatürk ve Afet İnan

Kadınlar Belediye Yasası ile seçme ve se­çilme hakkına kavuş­tukları gün Atatürk, Afet İnan’a ilk konfe­ransını verdirtti. Konu­su, Atatürk’ün çok du­yarlı olduğu “Kadın Hakları”ydı. Kurultayın son günü bir konuşma daha yaptı. Ardından kırk imzalı bir önergeyi sundu. Görüşmelerin ardından Türk Ocakları şemsiye­si altında Türk Tarih Heyeti ku­ruldu. Tevfik Bıyıklıoğlu başkanlığındaki heyet sıkı bir çalışmaya girişti. Sonunda Atatürk’ün bizzat okuduğu, düzelttiği “Türk Tarihi­nin Ana Hatları” adlı yapıt 1930 yılında basıldı. Yapıt, Türk Tarih Heyeti’nin baş­ka üyelerinin ve konu ile ilgili kişile­rin görüş ve eleştirilerine sunulmak üzere yalnız yüz adet basılmıştır.

Afet İnan’ın babası İsmail Hakkı Bey

Askeri bir zafer ile kendi ayakları üstünde durma­ya başlayan bir ulusun tarih çarpıtıcıları ile savaşımı başlamış oldu. Gelecek denli geçmiş de önem taşıyordu. 15 Nisan 1931 tarihinde daha sonra adı Türk Tarih Kurumu (TTK) olacak olan Türk Tarihini Tetkik Cemiyeti resmen doğ­du. TTK’ya bir mektup yazan Atatürk “Tarih yazmak, tarihi yapmak kadar önemlidir. Yazan yapana sadık kalmazsa, değişmeyen gerçek in­sanı şaşırtacak bir nite­lik alır” dedi.

TTK’nın bir numaralı üyesi Afet İnan’dı. İlk iş olarak li­selerde okutulmak üze­re 4 ciltlik tarih kitabı yayımlandı. Arkeoloji, antropoloji, “Belleten” dergisi ve Tarih Kurul­tayları Atatürk tarafın­dan başlatıldı. Afet İnan bir yandan öğret­menlik, bir yandan tarih araştırıcı­lığı ve öte yandan da Atatürk’ün düşüncelerine tanıklık ediyordu. Onun yardımıyla bugün bile çok önemli bir yapıt olan “Medeni Bil­giler” kitabını yazdı. Kitap yediden yetmişe herkese önerildi.

Prof. Eugene Pittard, Helene Pittard, İsmail Müştak Mayakon ve Afet İnan

Türk Tarih Kongresi 1932 yılın­da Asbaşkan Afet İnan’ın başkanlı­ğında toplandı. Dış dünyanın da ya­kından izlediği kongrede tarih öğ­retmenlerine Türk tarih tezi ve öğ­retiminde izlenecek yollar anlatıldı. Açılış Afet İnan’ın “Tarihten Önce ve Tarihin Doğumunda” ko­nulu konuşması ve bu konuda so­ruların yanıtlanması ile başladı. Afet İnan ayrıca “Orta Kurun Tari­hine Genel Bir Bakış” adını taşı­yan konuşmasını da yaptı.

Konfe­ranslar özellikle Batılı ülkeler tara­fından yakından izlendi. Tarih konusunda sıkı çalışmalar sürüyordu. 1933’te Üniversite Reformu ardından 1934 yılında Soya­dı Yasası çıktı. Atatürk Afet Ha­nım’a kişiliğine yakışan bir soyadı verdi: İnan.

Prof. Eugene Pittard, Şevket Aziz Kansu, Afet İnan ve Fethi İsfendiyaroğlu

1935 yılına gelindiğin­de Ankara’da DTCF kurulması ka­rarı alındı. Dönemin Milli Eğitim Bakanı Saffet Arıkan ona görev önerdi. Afet İnan yüksek öğrenim yapmadığı için bu görevi kabul etmedi. Cenevre’de üniversite eğiti­mine başladı. Ancak Atatürk’ün is­teği ile Afet inan DTCF açılışına ka­tıldı ve ilk dersi kendisi verdi. Bu ders için Atatürk bir not yazdırdı:

“Bu insan zekasıdır ki… Bu­ günkü araştırıcı zekaları doyura­cak ve tarihi aydınlatacak yeni yöntemler ve bilimler bulmuştur. İşte arkeoloji ve antropoloji, o bi­limlerin başında gelir. Tarih bu son bilimlerin bulduğu belgelere dayandıkça temelli olur. Tarihi bu belgelere dayanan uluslardır ki kendi kökenini bulur ve tanır. İşte bizim tarihimiz, Türk tarihi bu bi­lim belgelerine dayanır. Yeter ki, bugünün aydın gençliği bu belge­leri aracısız tanısın ve tanıtsın.”

1937 yılında II. Türk Tarih Kongresi toplandı. Yurda dönen Afet İnan asbaşkan olarak yapılan arkeolojik çalışmaları aktardı. Yurt dışından bilim adamlarının da katıl­dığı toplantı görkemli oldu. Atatürk eğitimine devam etmek için yurt dışına giden Afet İnan’a yazdığı bir mektupta “Hayat üzüntüsüne, Nuri Conker’in ölüm acısı karıştı; bu acı­nın açtığı yaranın derinliğini tahmin edersin” diye yazıyordu.

Prof. Eugene Pittard, Helene Pittard, İsmail Müştak Mayakon, Fethi İsfendiyaroğlu, Şevket Aziz Kansu ve Afet İnan

Yurt dışında olmasına kar­şın Afet İnan’ın aklı hep Atatürk’teydi. Amansız bir hastalığın pençesinde her gün biraz daha ölüme yakla­şan Atatürk mektupları ile sağlığı­nı ona bildiriyordu. Durumu ağır­laşmaya başlayınca Afet İnan Ce­nevre’den döndü. Yanında kal­maya başladı. Atatürk’ün yattığı odada karşı duvarda orman ve bir akarsu bulunan tablo vardı. Bu tabloya bakan Ata­türk Afet İnan’ı yanına oturttu. Güçlükle, ama içten taşan bir özlemle konuştu:

“Ülkemizde güzel or­manlık yerler var. Söyle bakayım, senin bildiğin bir orman var mı?”

Afet İnan “Eskişehir Sundiken ormanı pa­şam. Aman ne güzeldi ben küçükken ba­bam…” diyerek ormancı babası ile yaşadıklarını anlattı. Atatürk’ün bu özle­mini yerine getirmek için kollar sıvandı. Ormanlık yakın bir yer arandı. Ancak Atatürk ilk komasına girdi. Gözlerini açtığın­da Afet İnan yanındaydı:

“Bana ne oldu? Bana bir şey oldu!” diye sordu.

Afet İnan’a seslendi:

“Ölüm, demek böyle olacak, kızım…”


Yaşar Öztürk – Bütün Dünya