Topal Osman’ı Tepeleme Görevi Muhafız Taburuna Verilmişti

Trabzon Milletvekili Ali Şükrü Bey’i Adamlarına Boğdurtan Topal Osman’ı Tepeleme Görevi Muhafız Taburuna Verilmişti

Gece Yarısı Başlayan Çatışma Ertesi Gün Öğleye Doğru Bitti. Topal Osman’ın Kuvvetleri Bertaraf Edilmiş, O Da Yaylım Ateşinde Vurulmuştu. Fakat Meclis Hala Tatmin Olmuş Değildi. Bunun Üzerine Ceset Gömüldüğü Yerden Çıkarıldı, Meclisin Önünde Teşhir Edildi…

Lozan Konferansı yarıda kesilmiş; Rauf Orbay Başbakan; Meclis’teki muhalif milletvekilleri her fırsattan istifade ederek hükümeti yıpratmaya çalışıyorlar. Böyle bir hava içinde, bir- gün muhalif milletvekillerinden Erzurumlu Hüseyin Avni Bey Meclis kürsüsüne çıkıyor. Heyecanlı ve tahrik edici bir konuşma yaparak şöyle diyor:

“Ey milletin Kabe’si sana da mı taarruz? Ali Şükrü Bey iki günden beri kayıptır da hükümet bulamıyor. Evet, azamedi, şerefli bir tarihin sahibi olan bu milletin vekili kayboluyor da hükümet bulamıyor. Böyle hükümet olmaz. Ali Şükrü’ye tecavüz eden, milletin namusuna tecavüz etmiştir. Böyle namussuzlar yaşamamalı, kahrolmalı!”

Hüseyin Avni Bey’in bu konuşması bazı milletvekilleri tarafından büyük tezahüratla karşılanıyor ve “Kahrolsun! Böyleleri yaşatılmaz!” diye bağırıyorlar.

Hüseyin Avni Bey’in sözünü ettiği Ali Şükrü Bey Trabzon milletvekiliydi. Meclis’in önde gelen, ateşli muhaliflerindendi. Bütün şüpheler Ankara’da bir müfrezesiyle bulunan Giresunlu milis kumandanı Topal Osman Ağa’nın üzerinde toplanıyordu. Ali Şükrü Bey Meclis’in birkaç gün önceki birleşiminde Trabzon’da öldürülen Kayıkçılar Reisi Yahya Kahya’yı Giresunluların öldürdüğünü ima etmiş ve Topal Osman Ağa’yı suçlamıştı. 

Topal Osman Kimdir?

Bütün hayatı ateş, kan ve barut kokuları arasında geçen Topal Osman Ağa cesur, cesur olduğu kadar da gaddar bir insandı. Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra Karadeniz illerinde Türklere olmadık zulmü yapan Rum Pontus çetelerinin amansız düşmanıydı. Kendisinin RumIarı gemi kazanlarına attırıp yaktığı ve sıraya koyup makineyle kestiği söylenirdi. Vatansever, fakat kanun, nizam dinlemez bir insandı. Karadenizlilerden teşkil ettiği 49. Alay, Kurtuluş Savası’na da katılmış ve zaferden sonra kuvvetinin bir kısmıyla Ankara’ya yerleşmişti.

Katil Topal Osman

Hükümetin yaptığı büyük ve geniş tahkikat Ali Şükrü Bey’i Topal Osman’ın öldürdüğünü ortaya çıkarmıştı. Ankara savaştan sonra en tehlikeli günlerden birini yaşıyordu. O günü Başbakan Rauf Orbay hatıralarında şöyle anlatır:

“Devamlı aramalar neticesinde, fakat tesadüfen Çankaya yolundan geçen arama ekibine mensup jandarma, ana yoldan ayrılıp tarlaya sapmış olan bir arabanın izini takip edince, orada yeni kazılmış bir çukurda Ali Şükrü Bey’in cesedini bulmuştu. Cesedin avucundaki sımsıkı tutulmuş bir sandalye ayağının da, Topal Osman’ın evinde bulunan kırık sandalyeye ait olduğu tespit edilince, muammayı çözecek ipucu elde edilmiş bulunuyordu.”

“Aynı zamanda yakalanan Osman Ağa’nın adamı Mustafa Kaptan’ın da verdiği ifadede kendisini Kuyulu Kahve’den alıp ağasının yanına götürdüğünü söylemesi cinayeti ortaya çıkarmıştı. Hemen Çankaya’da bulunan Mustafa Kemal Paşa’ya bir tezkere yazdım. ‘Ben istasyona gidiyorum, yemekten sonra gelip sizinle görüşeceğim’ dedim. Fakat istasyondaki dairede yemek yerken bir de baktım, Mustafa Kemal Paşa, Latife Hanım’la beraber otomobille geldi. Karşıladım ve olup bitenleri anlattım. Dikkatle dinledikten sonra:

‘Simdi ne düşünüyorsun?’

‘Bir şey düşündüğüm yok. Topal Osman’ı yakalamak lazım. Çankaya’nın arkasında Ayrancı tarafında Papazınbağı denen yerde bulunduğu sanılıyor.’

‘Nasıl yakalattıracaksın?’

‘Meclis Muhafız Kıtası ile…”

“Bu sözüm üzerine, Mustafa Kemal Paşa endişeli bir tavır takındı: ‘Meclis Muhafız Kıtası’nda, Topal Osman’la gelmiş Karadenizliler var. Bunlar birbirlerine ateş etmezlerse, ne sen, ne ben, ne Ankara … bir şey kalmaz’ deyince bir an düşündüm. Ankara’da bu Muhafız Kıtası’ndan başka asker denilebilecek bir şey yoktu. Jandarmaların çoğu cephede bulunuyordu. Şu halde ne yapacaktık? Cinayet işlediği tahakkuk eden bir insanın Ankara sokaklarında kollarını sallaya sallaya gezmesine göz yummak! Bu benim harcım değildi. Sonra bir de Meclis vardı. 48 saattir ‘Bu kez adaleti yerine getirin!’ diye feryat eden bir Meclis … Bütün bunları düşünerek, Mustafa Kemal Paşa’ya: ‘Suçluyu yakalatmak mutlaka lazım… Eğer Başkumandan sıfatı ile ve herhangi bir mülahaza ile, sizce buna lüzum görülmüyorsa, benim yarın bunu Meclis’e anlatmam icap edecektir.'”

Bunun üzerine Mustafa Kemal Paşa, Muhafız Taburu Kumandanı İsmail Hakkı Bey’i çağırttı.

Topal Osman’ın Sonu

Evet, böylesine önemli bir görev, Muhafız Taburu’na veriliyordu. Atatürk en güvendiği kıtaya en önemli görevi vermişti. Topal Osman Ağa’nın sonunu İsmail Hakkı Tekçe şöyle anlatır:

“Ali Şükrü Bey gizli toplantıda, o zamanki tabirle hafi celsede Meclis’te Giresunlular aleyhinde çok ağır bir konuşma yapmış. Hatta küfür bile etmiş. Bu konuşmayı Giresun milletvekilleri ve başkaları Topal Osman Ağa’ya hemen nakletmişler. Topal Osman bu konuşmayı duyunca büyük infiale kapılmış ve maiyetindekilerden bir iki kişiye ‘Nerede bulursanız bulun, ne pahasına olursa olsun Ali Şükrü’yü buraya getirin!’ diye emir vermiş. Onlar da Ali Şükrü Bey’i Samanpazarı’nda bir kahvede buluyorlar. Osman Ağa’nın kendisini davet ettiğini söyleyerek alıp eve götürüyorlar. Ve orada üzerine beş, altı kişi saldırıp kendisini boğuyor. Cesedini de bir arabaya koyup Çankaya’nın güneybatısındaki Mahye Köyü civarındaki bir tarlaya gömüyorlar. Olay Meclis’e intikal ediyor. Muhalifler hükümeti sıkıştırıyorlar ve Ali Şükrü Bey’in akıbetini öğrenmek ve eğer bir cinayete kurban gitmişse faillerinin yakalanıp cezalandırılmasını istiyorlar. Merkez Kumandanlığı subayları çevrede araştırma yaparken Ali Şükrü Bey’in tarlada gömülü cesedini buluyorlar.”

“Bunun üzerine Başvekil Rauf Bey katillerin bulunması için gereken yerlere emir veriyor”

“Bir gece yarısı evimdeyken telefon çaldı. Atatürk beni arıyordu. ‘Çabuk giyin ve yola çık! Ben şimdi Çankaya’dan istasyon binasına iniyorum. Oraya gel’

“Hemen giyindim ve istasyon binasına gittim. Durumu bana anlattı. Osman Ağa’nın hükümete karşı isyankar bir tavır takındığını, Ali Şükrü Bey’i öldürttüğünü, derhal taburu toplayıp kendisini tenkil etmem vazifesini verdi ve ‘Ölü veya diri, behemehal Topal Osman’ı hükümete teslim edeceksin!’ dedi.

“Bu emir üzerine taburu toplayıp hareket ettim. Tabur Topal Osman’ın bulunduğu papazın köşkünü ve Çankaya mıntıkasını kuşatmaya başladı. Çevirme hareketimiz devam ederken ve çember daralırken Topal Osman’ın müfrezesinden üzerimize ateş edildi. Bir erim şehit oldu. Bunun üzerine çarpışmaya başladık. Şafak attığı zaman biz hala vuruşuyorduk. Öğleden evvel çatışma bitti. Topal Osman’ın kuvvetleri bertaraf edilmişti. Topal Osman da yaylım ateşinde vurulmuştu. Kalanları topladım, ölüleri de orada gömdürdüm. Teslim aldıklarımı istasyona getirdim ve durumu Atatürk’e arz ettim. ‘Teslim aldıklarını derhal terhis et ve memleketlerine gönder’ dedi. Bu mesele de böylece kapandı. Fakat Meclis hala tatmin olmuş değildi. Topal Osman’ın öldürülüp öldürülmediğine inanmak istiyordu. Bunun üzerine ceset gömüldüğü yerden çıkarıldı ve Meclis’in önünde ayağından baş aşağı asılarak teşhir edildi.”

“Topal Osman Ağa vatansever bir insandı. Giresun Belediye Baskanıydı. Pontus çetelerinin yaptığı zulümden dolayı dehşetli Rum düşmanıydı. Bunda da haklıydı. Pontuslu Rumlar Giresun çevresinde Türk halka yapmadık vahşet bırakmamışlardı. Kurtuluş Savaşı sırasında önce Ankara’ya bir takım yolladı. Sakarya Savaşı’na ‘Giresunlular Alayı’ ile katıldı. Son çatışmada kendisini kimin vurduğu belli değildi. Yaylım ateşi sonunda öldürülmüştü.”


Kaynak: Muhafızı Atatürk’ü Anlatıyor, Emekli General İsmail Hakkı Tekçe’nin Anıları, Yayına Hazırlayan: Hasan Pulur, ISBN: 975-343-295-X, KAYNAK YAYINLARI: 306