Atatürk Ertuğrul Yatı'nda, 5 Haziran 1928

Teoman Özalp Atatürk’ü Son Görüşünü Anlatıyor

1937 yılı Eylül ayında İstanbul’da Suadiye’deki evimizde oturuyorduk. Öğleden sonra saat 5 yakınlarında telefonla bizim evi aradılar. Büyükada Polis Karakolu’ndan bir komiser arıyordu. Diyordu ki “Atatürk, Kâzım Paşa ile beraber Acar Motoru ile adadan hareket etmek üzeredir. Paşayı Kadıköy Vapur İskelesi’ne bırakacaktır. Evden otomobili paşayı almak üzere Kadıköy Vapur İskelesi’ne yollayınız. Ayrıca aldığım talimata göre, paşanın oğlu Teoman otomobille Kadıköy’e gitsin ve iskelede beklesin, motor yanaştığında motora girsin. Atatürk kendisini görmek istiyor.”

Atatürk ile Kazım Özalp’in birlikte çekilen son fotoğrafları

Hazırlık yaptım, otomobille Kadıköy’e gittim. Biraz sonra Acar Motoru geldi. Motorun salonuna girdiğimde, Atatürk ortada oturuyordu. Bir tarafında kız kardeşi Makbule Hanım, öbür tarafında babam oturuyordu. Bana evvela hatırımı, okul durumumu sordu, cevaplandırdım. “Hangi mesleği seçeceksin” dedi. Ortaokul 3. sınıfına yeni geçmiştim. Bugüne kadar bu konuda fazla bir şey düşünmemiştim. Gerçi gemi modelleri yapmaya merakım vardı, hatta adadan telefon edildiğinde bir Amerikan harp gemisinin küçük bir modelini yapmakla uğraşıyordum. Atatürk’e gemi modelcisi olacağım diyemezdim. Sorduğu soruyu da çabuk cevaplandırmalıydım.

Atatürk İstanbul İstasyonu’nda Kazım Özalp ile

“Henüz bir şey düşünmedim” dedim.

Atatürk babama döndü “Asker yapmayı düşünmüyor musun?” diye sordu.

Babam “Paşam, askerlik çok şerefli bir meslektir. Sizin, benim mesleğimizdir. Memlekete büyük hizmetler yapabilme fırsatlarını doğurur. Ancak çok iyi bildiğiniz gibi zor ve meşakkatli bir meslektir. Ben, 20-25 yıl içersinde yarısından fazla zamanı çadırlarda yatarak geçirdim. Teoman için tereddüt ediyorum” diye cevaplandırdı.

Anlaşılan askerliği fazla zor olarak düşünüyor ve bana kıyamıyordu. Atatürk babama, “O devirlerin geçtiğini artık sen de iyi biliyorsun, ama sen bilirsin, önemli olan memlekete hizmettir. Hangi meslekte olursa olsun memlekete hizmet fırsatları vardır”, sonra bana dönerek “Önemli olan iyi bir eğitim alabilmendir, sana başarı dilerim” dedi.

Atatürk Gazi Orman Çiftliği’nde Kazım Özalp ile beraber

Türkiye hızla gelişiyordu. Değişik mesleklerden iyi yetişmiş çok sayıda elemana ihtiyaç vardı. Atatürk bunu iyi biliyor ve böyle istiyordu. Bununla beraber bir yakın arkadaşının oğlu için meslek seçiminde, kendi mesleğini düşünmüştü. Bu onun orduya bağlılığını göstermek yönünden ilginç bir örnekti.

Elini öptüm, babamla beraber motordan ayrıldık. İskelede motorun hareketini bekledik. Sonra eve döndük.

Bu Atatürk’ü son görüşümdü. Daha sonraları babamla yaptığı görüşmelerde beni sorduğunu ve selam söylediğini öğreniyordum.

Çocukluk yaşlarımda da olsa bile, büyük etkisi altında kaldığım Atatürk’ü yakından tanımış olmanın bana verdiği mutluluğu daima yaşadım. Daha sonraki yıllarda, babamın anılarını dinledikçe ve okudukça, Atatürk’ün, Tanrı’nın Türk milletine büyük bir armağanı olduğuna inandım.

Büyük vatanperver Atatürk, milletine ve Türk Ordusu’na olan güvenini daima korumuş ve daima uygar bir Türkiye’yi hedef almış olan, 20. yüzyılın dünyadaki en büyük lideriydi.