“Salih Kalk, Eskici Taklidi Yap..”

Atatürk’ün muhafızı Ahmet Çavuş anlatıyor:

“Ben Gazi Mustafa Kemal’in yanında silahlı muhafız olarak dört sene, bilahare özel işlerinde çalışmak suretiyle 10 sene hizmetinde bulundum. Bu 14 yıl boyunca İstiklal Savaşı’nın her saatinde Mustafa Kemal’i yakından izlemek ve tanımak şerefine erdim.”

“Sakarya harbinden sonraydı… Mayıs ayı ortalarında bir akşam, köşkün yaver dairesinin üst kısmındaki ufak havuzun etrafında Atatürk için bir sofra hazırlanmıştı. Atatürk, Ankara Merkez Kumandanı Fuat Bey (Fuat Bulca) Yaver Salih Bey (Bozok) Yaver Muzaffer Bey, Köse Osman (Sonradan Batum konsolosu olmuştu) bu sofranın etrafında toplanmış, sohbet edip içki içiyorlardı.. Ben de onların yakınında ayakta bekliyordum.

Gazi hazretleri birden:

“- Salih kalk bakalım. Şimdi bize İstanbullu eskici taklidi yap.” dedi.

Bunun üzerine derhal ayağa kalkan Salih Bey, ceketini çıkarıp omuzuna attı ve.

” – Eski alırım, eski satarım..”

Diye bağırmaya başladı. bunları bir takım garip sesler takip etti. Salih Bey’in muzipliklerine Atatürk katılarak güldü. Biraz sonra Köse Osman’ı kaldırarak ona:

” – Sen de meddahlık yap bakalım!” buyurdu.

Köse Osman, bir İstanbul efendisiyle bir Arnavut’un konuşmasını taklit etti ve şöyle takdim etti:

İstanbullu: “More bre Arnavut biliyorsun bizim tren Silivriye doğru giderken kuş gibi nasıl uçar?…”

Aranavut: ” Bre bizim memlekette, Debre dağlarında tren nasıl geçer, sen onu bir görsen deli olursun.”

Ve ilave etti: ” Sus bre Debre dağlarında keçi yolu bile yoktur…”

O günlerde eğlenceler böyle dost sohbetleri halinde son derece basit geçerdi. Çalgı, saz, söz yoktu.”


Kaynak: Said Arif Terzioğlu, Atatürk’ün Ahmet Çavuşu, Başnur Matbaası, Ankara, 1968, (Kapak düzeni: Fikret Otyam) Sayfa: 173 – 78-79.