Oysa Birisi, Bütün İnsanlığı Seneler Öncesinden Uyarmıştı

Saygın Okurlarım!

Artık bir iki ay önce yaşadığımız gibi yaşayamayacağız. Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.

Devlet mi yasaklayacak? Hükümetler mi yasaklayacak. İnanç mı yasaklayacak? Dinler mi yasaklayacak.

Hayır!

Bir kahrolası Virüs yasaklayacak.

Bilim ve doğrular bunu söylüyor ve gösteriyor.

Geldiğimiz nokta, safsata ve hurafenin tüm insanlığa bilimmiş gibi gösterilip, öğretilmesinin sonucudur.

Hurafe ve safsatanın kitabı olmadığını bildiğimiz halde, Hacısı’na, Hocası’na, Papazı’na, Rahibi’ne, Haham’ına, Patriğine inandık. Cennet ve Cehennemi bunların iki dudağının arasında sandık.

Kilise dediler, mumumuzu yakıp diz çöktük.

Sinagog dediler, elimiz de tespih başımızda Kipa (Yahudi erkelerinin başlarına taktıkları takke), Hahamın önünde diz çöktük.

Cami dediler, İmamın arkasında sıraya durduk.

Ama Virüsü durduramadık.

Çok ama çok kötü günler geçiriyoruz. Sanki karanlık bir tünelde gibiyiz. Ne önümüzü ne arkamızı göremiyoruz.

Oysa birisi, bir bütün insanlığı bu karanlık tünele girmemek için seneler öncesinden uyarmıştı ve demişti ki:

Dünyada her şey için, medeniyet için, hayat için en hakiki mürşit (yol gösterici) ilimdir, fendir. İlim ve fennin dışında mürşit aramak gaflettir, cehalettir, dalalettir. Yalnız, ilmin ve fennin, yaşadığımız her dakika safhalarının tekâmülünü (devrelerin gelişmesini) idrak etmek ve terakkıyetini zamanında takip eylemek şarttır. 13 Aralık 1924

Bir millet bilim ordusuna sahip olmadıkça, muharebe meydanlarında ne kadar parlak zaferler elde ederse etsin o zaferlerin devamlı neticeler vermesi ancak İrfan Ordusu ile olanaklıdır. 24 Mart 1925

Milli terbiye ile gelişmek ve yükselmek istenilen genç dimağlar bir taraftan paslandırıcı, uyuşturucu, hayal mahsulü şeylerle doldurulmaktan dikkatle sakınmak lâzımdır. 23 Ekim 1924

Yalvarıp yakarmayla, insaf ve merhamet dilenmekle millet işleri, devlet işleri görülemez. Millet ve devletin şeref ve istiklâli temin edilemez. İnsaf ve merhamet dilenmek gibi bir prensip yoktur. Türk milleti, Türkiye’nin müstakbel çocukları bunu bir an hatırdan çıkarmamalıdır. 23 Nisan 1927

Şu anda bizler değil ama bizim dışımızdaki medeni ülkeler bu günkü sıkıntının çözümünü Mustafa Kemâl Atatürk’ün söylediklerinde aramaya başladılar bile.

Okurlarım arasında hiç şüphesiz Avrupa Basınını takip edenler var. İnanın onlar dahi şimdilerde kurtuluşun “Atatürk’ün gösterdiği ilmin ve fennin yolunda yürümekle mümkün olacağını” söylüyor ve yazıyorlar.

İki gün önceki Fransız Gazetesi La Figaro’nun başlığı şöyleydi:

“La plus grande bataille est celle menée contre l’ignorance. G. M. K: Atatürk”

“En büyük savaş cehalete karşı verilen savaştır. G.M.K.Atatürk”

Bu virüs nedeni ile yeni bir dünya doğacak. Bu dünya’ya da safsata ve hurafe değil bilim hükmedecek.

Ekonomiye, sağlığa, paraya, kültüre, eğitime, adalete yaşam tarzına, lükse, zenginliğe, fakirliğe, adam gibi yaşamaya, akıl dışı inançlara, dine, ahlaka bundan böyle ne Krallar, ne Diktatörler, ne Monarşi, ne tek adam, ne sosyalizim ne kapitalizim hükmedemeyecek.

Bundan böyle insanlığın “Efendisi” “Medeniyet” bir başka değişle “Uygarlık” olacaktır.

İstense de istenmese de ne Kilisler, ne Camiler, ne Sinagoglar (Havralar) ne tapınaklar ne de benzerleri eski güçlerini ve inandırıcılıklarını devam ettiremeyecekler.

Her dinde “Vaaz”, eski gücünden ve inandırıcılığından çok şey kaybedecek.

Saygılarımla

E. Ülger

3 Nisan 2020