O’nun Erkek Varisi Yok (Hürriyet, 17 Ekim 1998)

Sabiha Gökçen, Tuncak’ın adının Atatürk Müzesi’ne verilmesine karşı:

O’nun erkek varisi yok

Atatürk’ün manevi kızı, Türkiye’nin ve dünyanın ilk kadın savaş pilotu Sabiha Gökçen bugünlerde çok üzüntülü. İlerlemiş yaşına rağmen melek yüzlü güzelliğinden ve olağanüstü zerafetinden hiçbir şey kaybetmemiş olan Gökçen, Ankara’daki evinde üç saat süreyle Hürriyet’e içini döktü: “O’na, O’nun aziz hatırasına böyle bir saygısızlığı nasıl yaparlar!” diyor. Orhan KARAYELİ

Türkiye’nin ve dünyanın ilk kadın savaş pilotu Sabiha Gökçen, biliyorsunuz, Atatürk’ün manevi kızı, ilerlemiş yaşma rağmen, bir Cumhuriyet Kızı olma özelliğin­den ve zerafetinden hiçbir şey kaybetmeyen Gökçen, bugünler­ de hayli üzüntülü. Atatürk’ün “aziz hatırasına” saygısızlık edildiğini düşünüyor.

Anlattığına göre olay şu:

Mustafa Kemal, I. Dünya Sava­şı sırasında bir süre görev yaptığı Diyarbakır’dan anne ve babasını kaybetmiş bir çocuğu yanına ala­rak İstanbul’a getirir. Evinde yedirip içirir, büyütür. Almanya’ya tahsile göndererek okutur. Elektrik mühendisi olmasını sağ­lar, tahsil masraflarını cebinden ödeyerek.. Daha sonra Tuncak soyadını alan Abdürrahim, birkaç ay önce 80 yaşında vefat eder. İşte şimdi bu Abdürrahim Bey’in ki­mi yalanları, bazı gazete ve dergilerle ga­zetecileri kullanarak, kendisinin Atatürk’e “nispeti” dolayısıyla (!) tek varisi olduğu­nu öne sürüyorlar. Daha da ileri giderek Atatürk’ün oğlu olduğunu ima ediyorlar.

Gökçen bütün bunlara içerliyor ama “işin bu kadarla kalmamasına” daha çok kızıyor. Başkent Üniversitesinin, Atatürk’­ün bir süre kaldığı İstanbul Akaretler’deki 76 numaralı evin bir benzerini üniversite kampusüne yaptırarak “Abdürrahim Tun­cak Atatürk Müzesi” adıyla ziyarete açma­sına itiraz ediyor. Müzenin tanıtım broşü­rü, altında Abdürrahim Tuncak’ın adı, im­zası ve 19 Mayıs 1998 sözleri bulunan şu satırlarla bitiyor:

“Atatürk 16 Mayıs 1919’da annesi, kız kardeşi ve manevi oğlu Abdürrahim Bey’le Şişli’deki evden vedalaşarak ayrılır. Ayrılış sırasında annesiyle arasında şu kı­sa konuşma geçer:

– Anadolu’dan sana bir süre pa­ra yollayamam. Sen çocuğa ve eve bakabilecek misin?

– Merak etme. Ben yavrumu aç bırakmam.”

Şimdi Sabiha Gökçen’i dinleye­lim:

“Atatürk’ün tek varisi vardır. O da kardeşi Makbule Atadan Hanım’dır. Altı Türk kızını da manevi evladı yapmıştır. Afet İnan, Zehra Aylin, Rukiye Erkin, Nebile, Ülkü ve bendeniz. Birçok genci ise elin­den tutup okutmuştur. Sığırtmaç Mustafa, Abdürrahim ve diğerleri. Biz manevi kızla­rı sürekli yanında kalır ve seyahatlerinde kendisine refakat ederken, Abdürrahim isimli çocuk yaverlerin yanmda yatıp kal­kardı. Bu gencin O’nun tek varisi, hatta dü­pedüz kendi oğlu gibi gösterilmesi, Atatür­k’e ve tarihe karşı saygısızlıktır. Başkent Üniversitesinin böyle bir duruma düşürül­mesi ise inanılacak gibi değildir. Ne demek oluyor Atatürk adını lütfen sona ekleyip ‘Abdürrahim Tuncak Atatürk Müzesi’ diye bir müze açmak? Bir de beni davet ediyor­lar. Tabii ki gitmeyeceğim. Bu işe önayak olduğunu sandığım ve değerli bir bilimadamı olarak bildiğim Profesör Mehmet Haberal’ı aradım. Kendisine durumu anla­tınca, ‘Bunları bilmiyorduk!’ demez mi? Bir bilim adamı, Atatürk’ün başkentinde, ‘Baş­kent’ adını taşıyan bir üniversitenin içinde araştırıp soruşturmadan böyle bir şeyi na­sıl yapar?”

Güzel gözleri çakmak çakmaktı. Uçağı­na atlayıp manevi babasının emriyle sava­şa gider gibiydi:

“Abdürrahim Tuncak Bey’in yakınlarını uyardım. Ne yazıkki bir yararı olmadı. Duydum ki cenazesine bir gazeteci gelmiş. ‘Abdürrahim Tuncak sırlarıyla bu dünya­dan göçtü’ diye konuşmuş. Atatürk’ün ne bir gerçek oğlu olmuştur ne de bir erkek varisi. Bütün aydın Türk gençleri O’nun varisi ve oğludur. Yetmez mi?”

75. Yılı böyle kutlamak istedik

ABDÜRRAHİM Tuncak Atatürk Müzesinin ilk hali Başkent Üniversitesi Bağlıca Kampusü’nde, Rektörlük Binasının bir salonunda 10 Kasım 1986 tarihinde hizmete girdi. Geniş salonda ilk olarak Abdürrahim Tuncak’ın üniversiteye hediye ettiği Atatürk fotoğrafları koleksiyonu sergilendi, sonra bunlara bavul, bornoz, iç çamaşırı, pijama ve Atatürk’ün ailesine ait Kuran’ı Kerim gibi özel eşya eklendi.

Daha sonra bu müzenin genişletilebileceğini düşünen üniversite yönetimi, Atatürk’ün İstanbul’da ilk kiraladığı Akaretler’deki evin aynısını müze binası olarak inşa etmeye karar verdi. Ev bütün boyutları aynı olmak üzere üniversite bahçesine inşa edildi. Üniversi­tenin açılmasıyla birlikte Abdürrahim Tun­cak Atatürk Müzesi adıyla halka açılan müzede sergilenen­ler arasına Tuncak’ın ailesinin hediye ettiği ve bu evde kullanılan mangal, ikinci bir ba­vul, Atatürk’ün okuduğu Kuran’ı Kerim gibi eşya da eklendi. Başkent Üniversitesi, müzenin açılmasıyla ilgili ola­rak, “Biz 75. Yılı böyle kutlamayı düşündük” diyor.

Kaynak:Hürriyet Gazetesi, 17 Ekim 1998, CUMARTESİ