Neyzen Tevfik’e Ait Atatürk’le Bir Anı
Kurtuluş Harbi sonrası yıllarında, Ankara’nın en renkli kişilerinden birisi de şüphesiz Neyzen Tevfik’tir. Neyzen Tevfik, isminden de anlaşılacağı gibi, ney çalan, hicivler yazan, içkiye aşırı derecede düşkün, nerede akşam orada sabahı olan değişik bir kişidir. Abdülhamit zamanında, onun baskısından korkarak Mısır’a kaçmış, o devrilince de diğer kaçanlar gibi tekrar yurda dönmüştü. O zamanlar ise ülkenin en güçlü kişileri: Talat, Enver ve Cemal paşalardı. Neyzen’i çok seven hocası Musa Kâzım Efendi, bir gün Neyzen’i alıp Dahiliye Vekili Talat Bey’e götürüp onun yardımını sağlar. Neyzen Tevfik bu olayları daha sonraları şöyle anlatır:
“Midemi ispirto ile ıslattıktan sonra, kafama kuvvet versin diye bir de sigara (esrar) sarardım. Sarıkızdan (esrar) bir iki nefes çeker, yola koyulurdum. Doğruca, Sadrazam Talat Paşa’nın kapısına varırdım. Kendisine haber yollardım. Dünyalığımı gönderirdi. Böylece geçinip giderdik.”
Fakat, Talat Paşa ve arkadaşları Cemal ve Enver Paşalar, Birinci Cihan Harbi’ni kaybedip yurt dışına kaçınca,
Güvendiği dağlara kar yağınca mert Enver
Cemali, Talat’ı aldı bu diyardan etti sefer.
diye onlarla alay eder. Hatta hızını alamaz.
Fırka, parti diye halkın boğazını sıkarak
Milletin on senedir olmuş idi mengenesi
Kazdığı cah-ı belaya yine kendi düştü
Örsünü, kıskacını geberttiğimin Çingenesi
diye Trakyalı olduğu için (kimileri buralılara Çingene dediği için) Talat Paşa’yı bu şekilde hicvetmekten çekinmez. Böyle her yönü ile şöhret olan Neyzen’i, tabii ki Çankaya da duyar. Bundan sonraki olayları kardeşinden dinleyelim:
“Bir gün Atatürk neyini dinlemek ve sohbet etmek için Neyzen’i köşke davet etti. Ağabeyimin üstünü başını iyice temizleyip, Atatürk’ün huzuruna yolcu ettik. Atatürk, Neyzen’e iltifat ederek masasına oturtmuş, birlikte yemişler, içmişler, konuşmuşlar. Sonra da Neyzen Tevfik, ney ile Ata’yı da büyüleyen parçalarından uzun uzun çalmış. Atatürk, bu gösteriden çok memnun olmuş ve ‘Üstat Neyzen,‘ demiş. ‘Bize müstesna bir gece geçirttiniz. Biz de size yardım etmek isteriz. Dilediğiniz bir şey varsa, size yardımcı olalım,’ deyince, Neyzen, ‘Anneme, kardeşlerime söyleyin, benim nüfus kağıdımı bana versinler Paşam,’ cevabını vermiş. Atatürk bu cevabı alınca önce şaşırmış. Sonra da katıla katıla dakikalarca gülmüş ve ‘O kolay, onu hallederiz. Başka bir dileğiniz varsa onu yapalım,’ diye ısrar edilmesine karşın başka hiçbir şey istemeden çıkıp gelmiş. Tabii yine de zarf içinde kendisine küçük bir hediye takdim edilmişti.
Sabahleyin ağabeyim olayı bize anlatınca annem, ‘Be oğlum, görüyorsun oturduğumuz ev bir harabe. Ata’dan güzel bir ev isteseydin de orada otursaydık olmaz mıydı?’ diye çıkışmış. ‘Başına bir devlet kuşu konmuştu, onu da mı kaçırdın!‘ diye kızmış bağırmıştı. Hakikaten ağabeyim, içip sağda solda düşer kalır, cebinde duran nüfus kağıdını da düşürür, üstüne kayıtlı evi kandırır elinden alırlar diye nüfus kağıdını kendisine vermezdik. Bu olay onun çok gururuna dokunur ve aklına geldikçe nüfus kağıdını ister ve bizlere kızardı. Ata’dan da bu nedenle nüfus kağıdından başka bir şey istememişti ve bize olan kızgınlığını bu şekilde cevaplamıştı.” (1924)
Kaynak: (Şefik Kolaylı’dan) Cumhuriyet Gazetesi, 30 Ocak 1991, sayfa 15
Atatürk’ten Hiç Yayınlanmamış Anılar
Yazarı: Prof. Dr. Yurdakul Yurdakul