Mustafa Kemal Paşa: “Yakın Bunları!”
Atatürk’ün muhafızı Ahmet Çavuş anlatıyor:
“Ben Gazi Mustafa Kemal’in yanında silahlı muhafız olarak dört sene, bilahare özel işlerinde çalışmak suretiyle 10 sene hizmetinde bulundum. Bu 14 yıl boyunca İstiklal Savaşı’nın her saatinde Mustafa Kemal’i yakından izlemek ve tanımak şerefine erdim.
Gazi; zulüm, ayrılık yapmaz, haksızlığı affetmez, rüşvete düşman bir insandı.
İzmir Yunanlılardan kurtarıldıktan sonra, Ankara’ya gitmek üzere gerekli hazırlıklarımızı tamamladık.
Trenle Ankara’ya döndük. Yolculuğumuz, yolların durumu itibarıyla bazen otomobille bazen da trenle olmuştu.
Ankara Garı’nda Gazi’ye büyük karşılama töreni yapıldı.
Gazi doğruca Meclise gitti. Bir konuşma yaparak Köşke çıktı.
Bu karşılamadan sonra Mecliste Gazi’nin aleyhine bir takım dedikoduların yayıldığı anlaşıldı.
Ali Şükrü, Çolak Selahattin ve Arnavut Abidin Bey (Doktor Miralay) in bu dedikoduları çıkardığı anlaşıldı. Hatta Arnavut Abidin Bey, Gazi’ye çatan sert bir konuşma dahi yapmıştı. Bu konuşmayı cevaplandıran Mustafa Kemal, isnatları reddetmiş ve.
“Benim sırtımdaki kaputtan başka bir şeyim yok!” demişti.
Bu konuşmaların yapılmasından kısa bir süre sonra bir gün Yaver Salih bey beni köşke çağırdı. Gazi Hazretlerinin bulunduğu salona girince, O’nu bir koltukta otururken gördüm.
“ – Gel buraya çocuğum.. Şimdi istasyona gideceksin. Oraya bir tren gelecek. Bu trene yüklenmiş bulunan kamyonları içindeki eşyalarla beraber buraya getireceksin.” dedi.
Derhal istasyona gittim. Beraberimde dört kişi vardı. Tren gelir gelmez, birer buçuk tonluk eşya taşıyabilecek kadar küçük olan üç kamyonu indirip derhal Çankaya’ya sevk ettim. Süvari tavlasının yanındaki düzlüğe getirdim.
Bu eşyalar, İzmir’deki Rumların evlerinden, mağazalarından zorla alınmış kıymetli eşyalardı. Aralarında kumaşlar, ipekliler, yorganlar, kadın elbiseleri, daha bir çok kıymetli kumaşlar bulunuyordu.
Paşa’ya haber saldık. Başına bir nöbetçi koydurduk. Ertesi gün Paşa, eşyaların meydana indirilmesini emretti.
Öyle yaptık. İstifledik. Biraz sonra Gazi geldi. Eşyaları gördü.
“ – Hemen bir teneke benzin getirin!” diye söylendi.
Derhal bir teneke benzin getirdik. O da bir sandalye çekerek birkaç metre uzağa oturdu.
“ – Dökün benzini üzerine !” dedi.
Sonra bir metre uzunluğundaki bir çakmak fitilini ateşleyerek yanına soktuk ve büyük bir yığın halindeki eşyaları ateşledik. Bu eşyalar yanıncaya kadar Gazi oradan ayrılmadı. Onların yanışını seyretti.
“ – Şimdi söylesinler bakalım Mustafa Kemal İzmir’i soydurdu?!”
Sonra, Yaver Salih Bey’e emir vererek bu eşyaların kimler tarafından kendi adına Ankara’ya sevk ettirildiğini araştırdı.”
Kaynak: Said Arif Terzioğlu, Atatürk’ün Ahmet Çavuşu, Başnur Matbaası, Ankara, 1968, (Kapak düzeni: Fikret Otyam) Sayfa: 173-176.