”Mustafa Kemal olmasaydı, yine kurtulur muyduk?”
”Mustafa Kemal olmasaydı, yine kurtulur muyduk?” sorusuna, ”Ya biz bir şekilde kurtulurduk.” deyip nasıl olacağını bir türlü anlatmayanlar var. Cahil pişkinliğidir bu.
Kemal Paşa’nın kurmayları bile, ”Biz olmasaydık Kemal Paşa bir yol bulabilirdi fakat o olmasaydı biz bu işin altından kalkamazdık.” demişler.
Kemal Paşa’yla bile uçurumdan döndük ki Bolşeviklerin destek ve faaliyetleri, Fransız kollaması, Müslüman Afgan ve Hint faaliyetleri olmasa, yine başaramayabilirdik çünkü burada geçen isim Türk. Arap değil, Ermeni değil, Yahudi değil; söz konusu Türkler olunca, o işgalin sonu soykırıma gidebilirdi. İşte Balkanlar’da olanlar…
Bin yıllık düşmanlığı var adamların ve sonunda ordumuzu dağıtmış, silahlarımızı toplamış, donanmayı ortadan kaldırmış. Neyle kurtulacaksın? İşgalciyi azıcık bile birbirine düşürebilmek için Kemal Paşa’nın sahip olduğu siyasî, askerî, tarihî bilgilere ve onun da ötesinde onun cesaret, inanç ve inatçılığına sahip olmak lazım. Ha birbirlerine yine düşerlerdi, çok doğru fakat Edirne’den Kars’a işgalci postalının olmadığı tam bağımsız bir devlete sahip olabilmeyi hayal bile edemezdik, edememişiz işte. Cihan Harbi’nde müttefik olmuş devletleri birbirine düşürmüş Gazi Paşa. İdam edilmeyi, söz yerindeyse afaroz edilmeyi, devlet düşmanı olarak görülmeyi, Japonların tabiriyle ”ateşten gömleği giymeyi” göze almış ki bunu padişahın olduğu bir ülkede yapıyor ve bu padişah aynı zamanda halife ünvanını da taşıyor. Yani kabineyi eleştirsen, İslam’a kasıt sayıyorlar… Neyi yapıyorsun? Kılını bile kıpırdatamazdın.
”Efendim bir şekilde biz yine kurtulurduk.”
Nasıl?
Yönetim bile senden çıkmış. Onların anayasa ve hukukuna bağlısın… Yunan ordusunun işgal ettiği bölgelerde köylüler tarlasına giderken sıraya geçiyorlar, Yunan askerler onların suratlarına tükürüyor, tecavüz ediyor ondan sonra tarlalarına salıyorlardı. Ben demiyorum bunu, bizzat o günleri yaşayan, kendi gözleriyle gören Mustafa Dinçsoy yazmış kitabında. Nasıl kurtulurduk?Padişahlar; devletin çöküşüne engel olmak, ayakta tutabilmek için kapitülasyonlarla, Islahat-Tanzimat gibi fermanlarla yabancılara çeşit çeşit ayrıcalıklar vermiş; bir Batılılaşma, bir reform hareketi aramış. Uzun bir dönem bulunan çözüm bu. Birkaç yazar ve aydının dışında Türk milliyetçiliği, ulus devlet fikri, Cumhuriyet, laiklik, millileşme, Türkçülük vs dillendiren yok. Bugün bile bu bilgi çağında bu kıymetler unutuluyor. Siyasi akıllara, Türk ismini üst kimlik olarak tanıyıp Türk olan bağımsız bir Türkiye ve böyle bir Türkiye’ye bağlı bir Medine, bir Kahire, bir Bağdat gelmemiş. Bugün Amerika aynısını yapıyor. Bir “Amerikan” kimliği uydurdular; milliyetçiliğe, millileşmeye, ulus devletleşme sırtlarını dayadılar.Kurtulurduk diyen, adım adım anlatır, zevkle dinleriz.