Muhafız Gücü Spor Kulübü
İnsan topluluklarının kültür unsurlarından birisi de spordur. Spor kişisel olduğu kadar sosyal bir olaydır. Türk milletinin sosyal tarihi içinde oluşan spor tarihinin çağlar içindeki akışında yaşadıkları ortam meydana getirdikleri spor faaliyetlerinde etkili olmuştur. (1)
Türk toplumunda etkili olan sporlardan birisi güreşti. (2) Güreş, Türklerde en eski spor türlerinden biri olup ata sporlarımızdandı. Tarihimizin her devrinde büyük şehirlerden en küçük köye kadar her yerde yapılırdı. Yiğitlik oyunu olarak nitelenen güreş eğlencelerin, düğünlerin ve bayramların devamlı törenlerinden biriydi. Türk kültüründen kaynaklanan güreş, Orta Asya Türklerinden Selçuklulara, Osmanlılara ve Türkiye Cumhuriyeti’ne kadar sosyal bir miras olarak yaşatıldı ve korundu. Ayrıca devlet tarafından da desteklenmekteydi. Mustafa Kemal Atatürk, güreşi ve güreşçiyi koruyup teşvik ettiği gibi kendisi de güreşirdi ve Muhafız Alayı’na alınacak askerlerin mutlaka çok iyi pehlivan olmasını isterdi. Muhafız Alayı’na alınacak pehlivan askerler, seçmelere tabi tutulur ve en iyileri alınırdı. Mustafa Kemal Atatürk pehlivanlarını özel olarak hazırlatır ve zamanın meşhur güreşçileri ile Çankaya’da güreştirirdi.(3)
Muhafız Kıtaatı, Muhafız Gücü olarak spor alanında güçlü bir ocaktı. Bu yüzden subay ve astsubaylardan sporcu olanlar seçilirdi. Muhafız Taburu Komutanı İsmail Hakkı Bey’in birliği bir okuldu. (4) Muhafız Gücü Takımı meydana getirildiği zaman talimgâh takımında şöhretli gençler vardı ve maçlar parasız seyredilirdi. Seyircisi de genellikle çok olurdu.(5)
Mustafa Kemal Atatürk, Muhafız Alayı’ndaki erlerin güreşlerine hayran kaldığını bir sohbetinde şöyle anlatmaktaydı:
“Dün yirmi neferin güreşlerini seyrettim. Birbirleriyle kıyasıya güreştiler. Her güreşin sonunda biri galip çıkar ya… Çok ve ciddi çarpıştılar. O kadar ki gömlekleri parçalandı. Bu derece çetin dövüşmeye ben sebep olmuştum. Kendi gömleklerimi bunlara dağıttım giymelerini söyledim. Hiç birisi giymedi. Hayretle sebebini sordum. “Köylerimize, çocuklarımıza ve evlerimize bundan daha büyük ne götürebiliriz” dediler. Elbise dolabımdaki üzeri etiketli bir nefer gömleğini konuşma salonuna getirttim ve bu gömleği görüyor musunuz arkadaşlar! Dün arkadaşlarının hepsiyle başa çıkan neferin gömleği… Yamalı bir gömlek fakat tertemiz… Türk köylüsü gibi… Onun geniş ruhu gibi sade. Kendi dolabımda, kendi eşyalarımın yanında, benim için sevimli, gözümü doyuran, içimi ferahlatan bir hatıra olarak saklıyorum. Dünyada sevgisi benim için yegâne cömert olan şey Mehmet’in, Türk köylüsünün asaletinden gelen şeylerdir. O’nun sevgisine inanmış ve kanmış olanlar, insanların en bahtiyarlarıdır.”
Mustafa Kemal Atatürk’ün Yaveri Cevat Abbas Gürer, “Cepheden Meclise Büyük Önder İle 24 Yıl” adlı kitabında Mustafa Kemal Atatürk’ün spor sevgisini şöyle anlatmaktaydı:
“Atatürk sporu severdi. Ekseriya hafif jimnastik egzersizleri yapardı. Son yıllarda ise kürek çekmek ve yüzmek başlıca uğraştığı spordu. Sporun her dalın da vücut gücüne ehemmiyet vermekle beraber pehlivanlığı sever, pehlivanları takdir eder, onlarla uğraşmayı hemhal olmayı zevk edinirdi. Berlin Olimpiyatları’nda dünya birinciliği kazanan hafif sıklet pehlivanımız Yaşar’ın muvaffakiyeti haberinin yarattığı neşeli gece, Atatürk’ün ömrü içinde sayılabilen coşkun sevinçli gecelerinden biriydi. Son yıllarda muhafazasına memur olan erleri, sık sık çağırtır, onları boylarına, sıkletlerine göre güreştirir ve hakemliğini bizzat yapardı. Çamaşırlarını kazaya uğratanlara kendi ipekli çamaşırlarını vermekle zararlarını tazmin eder, terlerini silmek için markalı mendillerini pehlivanlara dağıtırdı. Çiftlerin güreş müddetinin yenmek ve yenilmekle nihayete erdiğini kabul etmez, güreşleri devam ettirirdi ve “Türk erleri bütün kuvvetleriyle birbirine saldırmalı, candan güreşmeli. Fakat galip mağlup onlar için yoktur. Ancak beraberliği kabul ederim” demekle beraber bizzat kalkar zayıf gördüğü tarafa yardım ederdi. Sofrada bulunan yakınlarını da seyrek olmakla beraber güreş imtihanından uzakta bırakmazdı. Aynı boy, aynı cüsse, aynı yaşta olanları karşılaştırmak, yakınlarına pek yılgınlık vermezdi ancak genç, dinç, çelik gibi olan muhafız erleriyle karşılaşmak ve el ense etmek kolay değildi.”(6)
Mustafa Kemal Atatürk güreşi şöyle tarif ederdi:
“Kuvvet ve zekâ oyunudur. Bu iki üstün varlık, insanda birleştiği vakit ancak büyük işler görülebilir.”(7)
Muhafız Gücü Spor Kulübü, 18 Temmuz 1920’de Mustafa Kemal Paşa’nın emri ile Ankara’da İsmail Hakkı Bey başkanlığında Muhafız Alayı içinde kuruldu. Kulüp 1 Haziran 1923’te Muhafız Gücü ismini aldı. Muhafız Gücü, Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü teşkilatı içinde dönem dönem hemen her dalda faaliyet gösterdi. Muhafız Alayı Spor Kulübü atıcılık, atletizm, askeri pentatlon, basketbol, binicilik, bisiklet, boks, eskrim, futbol, güreş, halter, hentbol, jimnastik, judo, kayak ve dağcılık, modern pentatlon, paraşütçülük, masa tenisi, polo, su sporları, tenis, voleybol gibi spor dallarında faaliyet gösterdi. (8)
Kulübü futbolda 4; 1927, 1956, 1957, 1970, voleybolda 2; 1958, 1969 ve basketbolda 1 kez 1974’de şampiyon oldu.(9)
Muhafız Alayı’nda askeri eğitim, törenler, protokol hizmetleri, tatbikat, gösteri vb. gibi faaliyetler yürütülürdü. Cumhurbaşkanlığı Muhafız Gücü olarak Silahlı Kuvvetler, Kara Kuvvetleri, Beden Terbiyesi Ankara Bölge Başkanlığı Gn. Müdürlüğü ve ilgili spor dalları federasyonları bünyesi içinde spor faaliyetleri başarılı bir şekilde yürütülmekteydi. Muhafız Alayı’na intisap eden çeşitli dallardan milli nitelikteki elemanlar Muhafız Gücü kadrolarına alınmak suretiyle yarıştırılmakta ve bu suretle bütün dallarda kendilerine yer ve imkân verilmekteydi. Muhafız Gücü’nün kuruluş tarihleri hakkında bilgiler şöyledir:
-İlk tescil: 1 Haziran 1923’de İsmail Hakkı Tekçe,
-İkinci tescil: 1 Eylül 1944’de P. Bnb. Daniş Karabelen,
-Üçüncü tescil: 20 Kasım 1954’de Kur. Yb. Bahattin Ertürk tarafından tescil ettirildi.
Bu dönemler arasında sırasıyla Muhafız Taburu, Muhafız Kıtaatı ve Muhafız Alayı’nı komuta eden bütün komutanlar aralıksız olarak Muhafız Gücü’ne başkanlık etti. Bu komutanlar Ankara ve Türk sporuna yakışacak şekilde Muhafız Gücü’nü çalıştırdı ve yaşattı. (10) Muhafız Gücü Spor Kulübü, İsmail Hakkı Bey, Muhafız Alayı erleri ve en başta Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk’ün spora verdiği büyük önemin tartışmasız ürünüydü.(11)
Muhafız Taburunun alaya dönüştürülmesi ve kadronun genişlemesiyle Muhafız Gücü’nün spor faaliyetleri artmıştı. Kulübün daha sonraki başarılarında çeşitli spor kulüplerinden silahaltına alınan sporcuların burada askerlik yapmaları etkili olacaktı. Eylül 1923’te Muhafız Taburu Komutanı İsmail Hakkı Bey, Tandoğan Meydanı ile Mebus evleri arasında tren istasyonuna yakın ve o zamanlar boş olan arazinin bir yerine futbol maçları için İstiklal Spor Sahası adında spor alanı da yaptırmıştı. (12)
1920’de Muhafız Takımı adıyla kurulan Muhafız Gücü Spor Kulübü, 1923’te Muhafız Gücü adını aldı. (13) Erlerden oluşan çok sayıda iyi sporcu da yetiştiren bu spor kulübü 1981 yılında kapandı. 1996 yılında yapılan düzenlemelerle Kara Kuvvetleri Atlı Spor Eğitim Merkezi Komutanlığı (ASEM) kuruluşundaki süvari ve koşulu topçu takımları ile süvari birliği özelliğini muhafaza etmekte idi.(14)
Neşe Demir
Kaynaklar: (1) Özbay Güven, Türkler ’de Spor Kültürü, Atatürk Kültür Merkezi Yayınları, Ankara 1992, s. 1. (2) Türker’in spor kültürü hakkında geniş bilgi için bkz. Özbay Güven, Türkler ’de Spor Kültürü, Atatürk Kültür Merkezi Yayınları, Ankara 1992. (3) Özbay Güven, Türkler ’de Spor Kültürü, s. 17-18. (4) Sabri Yirmibeşoğlu, Askeri ve Siyasi Anılarım, Kastaş Yayınevi, İstanbul 1999, s. 96. (5) Salih Bozok – Cemil S. Bozok, Hep Atatürk’ün Yanında (Baba-Oğul Bozok’lardan Anılar), Çağdaş Yayınları, İstanbul 1994, 84. (6) Özbay Güven, Atatürk’ün Güreş Sevgisi, s. 6. (7) Turgut Gürer, Atatürk’ün Yaveri Cevat Abbas Gürer Cepheden Meclise Büyük Önder İle 24 Yıl, Gürer Yayınları, İstanbul 2006, s. 346-347. (8) Özbay Güven, Atatürk’ün Güreş Sevgisi, s. 13. (9) Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı’nın Kuruluşunun 50. Yılı, s. 69. (10) Büyük Larousse Ansiklopedisi, s. 8350. (11) Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı’nın Kuruluşunun 50. Yılı, s. 64. (12) Cumhurbaşkanlığı Tarihi 1923-2005, s. 442. (13) Turan Tanyer, Mekteplilerin İdman Bayramı ve Samsun Posta Tarihi, Türkiye Barolar Birliği Yayını, Ankara 2010, s. 23. (14)Büyük Larousse Ansiklopedisi, s. 8350. 135 Rıdvan Bal, a.g.e., s. 184. Fotoğraf kaynağı: Atilla Oral