Milli Şehidimiz Boğazlayan Kaymakamı Kemâl Bey

Saygın Okurlarım!

Bugün “Milli Şehidimiz Boğazlayan Kaymakamı Kemâl Bey”in idam edilerek şehit edilişinin 101. senesi.

Başta İngilizler olmak üzere İşgal Kuvvetlerinin kararı ve İstanbul Hükümeti’nin ki, Sadrazam Damat Ferit ve sözüm ona hükümdar Sultan Vahdettin’in idi, onayı ile 10 Nisan 1919 sabahı Bölükağa Hapishanesi’nden alınıp Beyazıt Meydanı’na getirilen Kaymakam Mehmet Kemâl saat 15.30 da idam edilir.

İdam edilmesinin gerekçeside tecrih sırasında Ermenilerin zulmünden Boğazlayan halkını koruyup kollamış olmasıdır.

Oysa Ermenileri tecrih edildiği iddiasından hemen sonra arkadaşları Diyarbakır Valisi Mehmet Reşit Bey’i, Urfa Mutasarrıfı Mehmet Nusret Bey ve Boğazlayan Kaykamı Mehmet Kemâl Bey mahkeme edilmiş ve beraat ederek serbest bırakılmışlardı.

Ancak Müttefik Kuvvetleri Komutanlarına yaranabilmek için Sultan Vahdettin ve damadı, Damat Ferit, zamanı Örfi İdare Komutanı Nemrut Mustafa’nın da isteği ile tekrar yargılanmak için Bekir Ağa Koğuşu’na atılırlar.

Öylesine zalimdir ki bu Nemrut Mustafa hemen hemen her gün idam edilecekleri haberini gönderir koğuşa. Koğuşta ortalık toz dumandır. Paşalardan, devletin bürokratlarından geçilmez. Suçlu suçsuz, aynı koğuşu kullanır.

Bir gün gene bir haber gelir, “Dr. Mehmet Reşit Bey idam edilecektir” Ama doğru ama yalan. Bu genç Doktor, bu genç vatansever fazla dayanamaz ve 5/6 Şubat 1919 gecesi bir şekilde koğuştan kaçar. Kaçar ama kısa bir zaman sonra yakalacağını anlar. Çeker tabancasını vurur alnından kendisini.

Nusret Bey, ilk şehidimizdir. Daha sonra Mustafa Kemâl tarafından TBMM’de onayı alınarak “İlk Milli Şehit” ilan edilir ve o yokluk içinde aile ve bireylerine topluca bir para verilerek ömür boyu emekli maaşı bağlanır.

Sıra Boğazlayan Kaymakamı Mehmet Kemâl Bey’e gelir. İlk idam edilen Boğazlıyan Kaymakamı Mehmet Kemal Bey olur. Oysa görevini yapmakla yöre halkını katliamdan kurtarmıştır.

Verilen hüküm 10 Nisan 1919 günü Beyazıt Meydanı’nda yerine getirilir. Urfa Mutasarrıfı Mehmet Nusret Bey de 5 Ağustos 1919 günü idam edilir. Mehmet Kemal Bey idam sehpasında son sözlerini söylerken şöyle der:

“Çocuklarımı asil Türk milletine emanet ediyorum. Eminim bu kahraman millet gereğini yapacaktır”.

İdamı izlemeye gelenler perişandır. Öte yandan, Mustafa Kemâl Paşa Kemâl Bey’i kurtarmak için her türlü yolu arar. Hatta gizlice Kemâl Bey’i Bekir Ağa koğuşundan kurtarmak için adamlarını gönderir ama Nemrut Mustafa’nın elinden alamaz Kemâl Bey’i.

O arada babası Kemâl Bey’in olaydan haberi olmadığı için, Bekir Ağa Koğuşuna gitmek üzere yola çıkar. Ancak kötü haber kendisine iletilir. Babası Arif Bey, Beyazıt Meydanı’na gelir ve cenazeyi teslim alır ama zavallı baba çılgına döner.

Beyazıt Meydanı o gün bir matem yeri gibidir. Halk Kemâl Bey’in cesedini bir anda sehpadan alır. Her adımda artan cenaze alayının geçtiği sokaklarda evlerden kadınlar hıçkırarak gözyaşlarıyla mateme iştirak eder. İnfaz normal uygulamanın aksine sabaha karşı değil, öğleden sonra yapılmıştır. Bu hadise Kemal Bey’i bir millet kahramanı mertebesine yükseltir. Merhumun cesedi milli bir kurban ve büyük bir aziz gibi, darağacından Türk gençliğinin muhabbet dolu kolları arasına emanet edilir. Bir kısım gazeteler Kemal Bey’in idamını geniş bir şekilde yayımlar. O devire göre alışılagelmişin dışında cenaze töreninde çelenk taşınır, fotoğraf çekilir, tabuta Türk Bayrağı örtülür, intikam yeminleri edilir.

İngilizlere hoş görünmek, yaranmak maksadıyla gerçekleştirilen idam kamu vicdanını derinden yaralar ama çok önemli sonuçları da beraberinde getirir. Boğazlıyan Kaymakamı Mehmet Kemal Bey’in idamı Mütareke dönemi İstanbul’unda ortaya çıkan ilk protesto gösterisi, idam sehpasındaki siyasi vasiyet niteliğindeki son sözleri de milli direnişin kıvılcımı olur.

İstanbul’un işgal altında olduğu bir ortamda düzenlenen cenaze törenine bir Türk askeri birliği eşlik eder. “Milletin masum kurbanı”na bir başka kaynağa göre “Türklerin büyük Şehidi Kemal Bey” yazılı çelenk taşınır. Cenazenin geçtiği yollarda bayraklar yarıya indirilir.

Askeri Tıbbiye öğrencileri, Mülkiyeliler, eski Teşkilat-ı Mahsusa ve Mim Mim grubu mensupları, çok kalabalık bir halk kitlesi cenazeye katılır, İngilizler halkın gösterdiği ilgiden telaşa düşer. Halk kendi arasında şehit ailesi için yardım toplar. Mehmet Kemal Bey gibi mağdur duruma düşen bütün şehit aileleri için Mustafa Kemâl ve TBMM, Türk milletinin gözünde kadirşinaslık ve vefa duygularının ifadesi olurlar.

E.Ülger