Kutlu Bir Gündür 19 Mayıs. Hediyesi De 1923 Olmuştur
97 yıldır belediyelerin, mekteplerin, hükûmet konaklarının, esnaf dükkanlarının, manavların üzerinde dalgalanan yabancı bayraklar ve buraları teftiş eden yabancı askerler görmüyoruz. Ecnebilerin neredeyse her sokağa açtıkları jimnastik ve misyoner okullarında oynayan ecnebi çocuklar, neredeyse her köşe başında kiliseler, sinagoglar da görmüyoruz. Türk yokluk içinde sefere giderken, bizzat sultanlarımız tarafından kendilerine verilmiş imtiyazlar sebebiyle köşe başlarında nargilesini keyifle içen ecnebiler de görmüyoruz. 97 yıldır paralarımızın üzerinde Fransızca, Ermenice, Yunanca ibareler; istasyonlarımızda Fransızca isimler, sokaklarda ve biletlerin üzerinde İngilizce güzergahlar da görmüyoruz. 97 yıldır aynı devletin çatısı altında aynı suçu işlemiş iki kişiden biri sırf gayrimüslim olduğu için onu Osmanlı mahkemelerinden muaf eden bir düzeni yaşamıyoruz. İşte 100 yıl önceye kadar böyle bir düzen hakimdi.
Öyle alışmışız ki bizlere kanla hediye edilen düzene; ciğerlerimizin nasıl bir eşitliği, saygınlığı, bağımsızlığı ve milliyetçiliği çektiğini fark edemiyoruz. Bağımsız devletin ve bağımsız milletin ne demek olduğunu, hukukun üstünlüğünün ne anlam ifade ettiğini, ayrıcalıklı vatandaşların ve kapitülasyonların olmadığı bir ülkenin değerini kavramaktan çok uzak kalmışız. Bu sebeplerle bir Bandırma vapuru, tereddütsüz şanlı bir milletin geleceğini, içeride ve dışarıda kaybettiği saygınlığı, yitirdiği umudu taşıyordu.
Yıllarca durmaksızın süren savaşların sonunda ”uçurumun kenarında yıkık bir ülke”de, İsmet Paşa’nın ifade ettiği gibi ”herkesin sorunu siyasi sandığı, siyasi bir çözüm umduğu fakat yalnızca bir kişinin, durumun milli mücadeleyle çözülebileceğini görebildiği” kutlu bir gündür 19 Mayıs. Hediyesi de 1923 olmuştur. Bağımsız bir Türkiye için canını vermiş her kahramanın ruhu şad, 19 Mayısımız kutlu olsun.