Kâzım Özalp’in Atatürk Anıları, Yavuz Havuz Olayı
Yavuz Havuz Olayı
İtilaf Devletleri İstanbul’dan ayrılırken, İngilizler Yavuz Harp Gemisi’nin birçok kısmını sökmüşler ve gemiyi harap bir durumda bırakmışlardı. Memleketin müdafaası bakımından bu geminin işe yarar bir duruma getirilerek donanmamıza katılması lüzumlu görülüyordu. 1924’te benim Milli Müdafaa Vekilliğim süresinde bu geminin memleketimiz tersanelerinde tamir ettirilmesine karar almıştık.
Ancak tersanelerimizde bu gemiyi havuzlayabilecek büyüklükte bir havuz bulunmadığı için, dışardan bir yüzer havuzun alınmasını da kararlaştırmıştık. Milli Müdafaa Vekilliği’nden ayrılarak Meclis Reisliği’ne seçilmemden sonra Başvekil Fethi Bey ayrı bir Bahriye Vekilliği’nin kurulmasını istedi. Aralık 1924 sonunda kurulan Vekilliğe Ankara İstiklal Mahkemesi Reisliği yapan topçu binbaşılığından emekli İhsan Bey getirildi. İhsan Bey, Milli Mücadele’nin en önemli zamanlarında Ankara İstiklal Mahkemesi Reisliği’ni başarı ile yürütmüş, Mustafa Kemal Paşa’nın sevgi ve güvenini kazanmıştı. Paşa onu yakın arkadaşları arasında sayıyordu.
Bahriye Vekilliği’ne büyük bir istekle başlayan İhsan Bey en önemli iş olarak Yavuz Gemisi’nin tamiri konusunu ele aldı. Büyük bir Yüzer Havuz satın alınarak Gölcük’e getirildi ve Yavuz’un tamir işini bir Fransız Şirketi üzerine aldı. Bugünlerde Fethi Bey Başvekillikten ayrıldı ve İsmet Paşa yeniden Başvekil oldu. Paşa 1925 Martı’nda kurduğu Vekiller Heyeti’nde İhsan Bey’e görev verdi, ancak bir süre sonra Bahriye Vekâletini kaldırdı ve Deniz İşlerine bakan Milli Müdafaa Vekâleti’ne bağlı bir müsteşarlık kuruldu.
Havuzun satın alınmasında ve Yavuz’un tamir işlerinde bazı yolsuzluklar yapıldığı yolunda söylentiler vardı. Yavuz’un tamirini üzerine alan ve havuzu satan şirketlerin temsilcileri ile Bahriye Vekâleti arasındaki bağlantıların kurulmasını sağlayan Sapancalı Hakkı Bey’in, bakanın eski bir yakın arkadaşı olduğu, yapılan işlerden aldığı komisyonun bir kısmını İhsan Bey’e verdiği dedikoduları yapılıyordu.
İsmet Paşa, bir gece Çankaya’da beraber bulunduğumuzda Mustafa Kemal Paşa’ya, “Bu iş gizli bırakılamaz, mahkeme kanalıyla gerçekler açığa çıkarılmalıdır” dedi. Mustafa Kemal Paşa da söylenenlerden huzursuz olmuştu, İsmet Paşa’yı “Mademki öyledir icabı neyse yapınız” diye cevaplandırdı. İsmet Paşa, Malatya mebusu olarak Meclis Başkanlığı’na bir önerge verdi: “Yavuz Gemisi’nin tamirinin ihalesi işinde o zamanki Bahriye Vekili İhsan Bey’in sorumluluğunu gerektiren işler yapılmış olması nedeniyle Divanı Ali (Yüce Divan)’ye verilmesini istiyordu.
Anayasa ve Adliye komisyonlarından kurulan müşterek komisyonda ve Meclis Umumi Heyeti’nde tartışmalar oldu, İhsan Bey kendisini savundu. Mustafa Kemal Paşa olayları dikkatle izliyordu. Pek belli etmemekle beraber, İhsan Bey’in Divanı Ali’ye gitmekten kurtulmasını ister gibi bir arzusu vardı. Meclis’in bu konuda karar vereceği gün, İhsan Bey ismet Paşa’ya özel bir mektup yazdı. Bu mektubun bir kopyasını arkadaşları Mustafa Kemal Paşa’ya gösterdiler.
Mektupta, kendisini sevmeyenlerin iftirasına uğradığını, suçsuz olduğuna inanılmasını, bugüne kadar memleketine yaptığı çok sayıda hizmetin göz önünde tutulmasını, çok nazik bir dille ifade ederken, İsmet Paşa’nın kendisine yardımcı olmasını rica ediyordu. Mektubun kopyasını gören Mustafa Kemal Paşa, o sırada kürsüde konu üzerinde konuşma yapmakta olan İsmet Paşa’ya, mektubun aslının derhal götürülmesini emretti. İsmet Paşa konuşurken mektubu verdiler. Bu hareketle Mustafa Kemal Paşa konuya daha yumuşak bir yaklaşma yapılmış olduğunu düşünüyordu.
Yapılan uzun konuşmalar sonunda Büyük Millet Meclisi İhsan Bey’in Divanı Ali’ye yollanmasını kararlaştırdı. Yargıtay ve Danıştay üyelerinden kurulan Divanı Ali, uzun süren mahkeme sonunda İhsan Bey’in menfaat sağlamak için görevini suiistimal ettiği kanaatine varmadı, ancak görevde ihmâl gördü ve bu nedenle İhsan Bey’e iki yıl süre ile hapis cezası verilmesini ekseriyetle kararlaştırdı. Mustafa Kemal Paşa, yakın bir arkadaşı için verilen bu cezaya çok üzüldü, ancak mahkeme kararına karşı saygılıydı.
Kaynak:Atatürk’ten Anılar, Kazım Özalp – Teoman Özalp, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Mart 1998 ISBN: 975-458-042-2