Kâzım Özalp’in Atatürk Anıları, İstanbul’da Yangın
Atatürk Anıları, İstanbul’da Yangın
Amavutluk İsyanı’ndan sonra ben Selanik’te Vilayet Takip Kuvvetleri Kumandanlığı ve irtibat komisyonu üyeliğine tayin edilmiştim. Boş zamanlarımızda çok kereler arkadaşlarla buluşarak Yonyo ve Kristal birahanesine veya Beyazkule bahçesine giderdik. İçki içilir, değişik konular tartışılır, hikayeler anlatılırdı. Mustafa Kemal genelde toplantıların başını oluştururdu. Paramız azdı, fakat neşemiz yerindeydi.
Bir akşam Selanik’e İstanbul’dan bir haber geldi. Selanik gazetesine gelen telgrafta, İstanbul’da büyük bir yangın olduğu, çok sayıda evin yandığı bildiriliyor ve çok sayıda insanın evsiz, perişan kaldığı yazıyordu. Ayrıca yangın süresinde durumu görmeye gelen Mahmut Şevket Paşa’nın omuzuna yanan bir tahta parçasının düştüğü, ancak önemli bir yaralanma olmadığı belirtiliyor, telgraf bu nedenle mutlu bir haber verilirmiş gibi sonuçlanıyordu.
Telgrafın şeklini tuhaf karşıladık. Gerçekten Mahmut Şevket Paşa, çok değer verdiğimiz kıymetli bir vatanperverdi. Onun varlığı biz genç subaylar için çok önemliydi. Ancak olay, paşanın yaralanmış veya yaralanmamış olmasıyla önemini kaybetmiş gibiydi. Muslafa Kemal, “Bu telgraftan paşanın haberi bile yoktur, O böyle dalkavukluklara müsaade etmeyecek kadar olgun ve vatanını seven bir kimsedir.
Zarar gören vatandaşlarımıza yardım için ne gibi tedbirler alınması gerektiği üzerinde durulmalıdır” diyordu. “Paşaya bir telgraf çekerek geçmiş olsun diyelim, ancak zarar görenlerle ilgilenilmesini ve buraya yollanan telgraftaki gibi dalkavukluklara müsaade etmemesini de rica edelim” dedi.
Görüş kabul edildi; telgrafı hazırladık; Mustafa Kemal, ben ve Nuri telgrafhaneye gittik. Posta Telgraf Müdürü Hamdi Bey samimi, saygı duyulan bir kimseydi. Bizleri sever, çalışmalarımızı takdir ederdi. Telgrafı görünce “Ben bunu yollamam, siz de, ben de ceza görürüz, Selanik’deki askeri inzibatı bozucu manada görülebilir, makam atlıyorsunuz” diyordu. Çok zorladık, sonunda razı ettik. Hamdi Bey “Alacağınız cezalar bugün bildirilir, Selanik’ten çok uzaklaşmayın, sizin yüzünüzden işimden olacağım” diyor ancak teşebbüsümüzü takdir ediyordu. Mustafa Kemal, Mahmut Şevket Paşa’nın vatanperverliğine ve adalerine sonsuz güveniyordu. Sonuçta telgraf gitti. Birkaç saat sonra paşadan isimlerimize yazılı bir cevap geldi. Telgrafta paşa “Bizim hüsnüniyet ve samimiyetimizden emin olduğunu, bizi haklı gördüğünü, icap eden emirleri verdiğini” bildiriyordu. Posta Telgraf Müdürü Hamdi Bey, sevindi, şaşırdı, “Bu sefer tuttu ama ne olur ne olmaz siz gene bu gibi telgrafları bir daha yazmayın” diye bizi ikaz etti, nasihatte bulundu.