İstanbul’a Da Sıra Gelecek Ama Ben Oraya Değil, Onlar Buraya Gelecek.

Sevgili Okurlarım!

İnanın Mustafa Kemâl bundan bir asır önce değilde 2000 sene önce gelseydi ve bu günkü gibi yaşasaydı and içerim ki, bu gün milyarların izinden gittiği bir Peygamber olurdu.

Yıl 1922, cepheden dönmüş yeni gelmiş. Meclisin %65 molla. Diğerleri de softa, sarıklı, üç beş kadı, iki üç doktor, on onbeş subay, bir veteriner.

Karşısında hainlerle birlikte 178 kişi. Tek başına evet tek başına. En yakın arkadaşı denen Rauf (Orbay) Bey, zemberek gibi. Bıraksan İstanbul’a uçacak yeni halifenin eteğini öpecek.

Fevzi Paşa yanında ama o da Mustafa Kemâl Paşa’nın korkusundan gık diyemiyor.

İsmet Paşa Lozan’da.

Okuyorum da “Ne büyük yalnızlık içinde” inanılamaz bir yalnızlık.

Ve inanılamaz bir kararlılık. Gözü vatandan, Anadolu Kadınından, ve Mehmetçikten başka kimseyi görmüyor. Yardım da dua da her ikisinden.

TBMM’nin çatısı altında Paşa konuşurken bir Molla milletvekili oturduğu yerden ayağa kalkıp haykırıyor:

”Paşa Hazretleri cepheden buraya geleceğinize, Halife Efendi’mizin eteğini öpmeye İstanbul’a gitseydin”.

Bu haykırışı duyan bir başka hain durur mu?

Destek çıkar Mollaya:

-”Korkar, korkar. Ama Halife Efendimiz Hazretleri’nden değil İngilizlerden.”

Bu patırtının içinde Mustafa Kemâl Paşa bu iki hainin söylediklerini duyar ve bunlara cevap verir:

-”Efendiler: Lütfen beni dinleyin, cephenin durumunu anlatıyorum. İstanbul’a da sıra gelecek ama ben oraya değil, onlar buraya gelecek.”

Sanmayın ki bunları ben yazıyorum.

Hayır!

Gizli Ceridelerden sayfa sayfa okuyorum ve sizlere aktarıyorum. Elimde hançer olsa bu hainlerin yüreğine değil beyinlerine saplarım. Dünün bu günden hiç ama hiç farkı yok.

Birisi niçin “Kindar nesil yetiştireceğiz” dedi. Yetiştirdiler de. Dedelerine rahmet okutuyorlar.

Sizlere sevgi.


Eriş Ülger