‘İsmet! Muzaffer Ordular. Öylesine Dağıldılar Ki, Toplayalım Desek Kim Bilir Kaç Hafta Sürer’
Saygın Okurlarım!
Mustafa Kemâl ile ilgili bir anıyı sizlerle paylaşmak isterim.
Fransız General Pelle İstanbul’da İşgal Kuvvetleri Komutanlarındadır.
Aptalların ve hainlerin Sultanı Vahdettin, bu büyük burunlu ve dünyayı ben yarattım diyen Generali Yıldız Sarayı’nda karşılarken, bir bütün geçmişi de Generalin önünde eğiliyordu.
İşte bu General, Mustafa Kemâl Paşa’nın 10 Eylül 1922’de İzmir’ girişinden hemen sonra ısrarla Paşa’dan randevu almak için çırpınır. Evet, aynen tek kelime ile çırpınır. Nihayet Mustafa Kemâl Paşa, kendisini 18 Eylül 1922 günü öğleden sonra kabul edeceğini İstanbul’da bulunan Pelle’ye yaveri aracılığı ile bildirir.
General Pelle hemen Edgar Quinet Fransız zırhlısına atlayarak beraberinde Amiral Dumesnil olduğu halde İstanbul’dan İzmir’e gelir.
18 Eylül günü Mustafa Kemâl Paşa’yı ziyaret edecek olan General Pelle, ne kadar oradan buradan topladığı madalyası varsa üniformasının apoletlerine varıncaya kadar takmıştır.
Pelle’yi ve Amiral Dumesnil’i rıhtımdan alıp Paşa’nın Karargah olarak kullandığı Beyaz Köşk’ün kapısına getirdiği zaman, Mustafa Kemâl Paşa merdivenlerin başında belirmiştir. Yayında fırlayacak bir ok gibi sabırsız, ilahlara yakışacak bir dinçlikte, ceylanları kıskandıracak bakışlarla misafirinin arabadan inmesini ve köşkün merdivenlerini çıkmasını bekler.
General Pelle basamakların birkaçını çıktıktan sonra sarsılır. Paşa bir ceylan hızı ile hemen yanına gelir koluna girer beraberce merdivenleri çıkar ve salona geçerler.
Misafirini, kendisininde misafir olduğu köşkün salonunda ağırlayan Paşa, Harp Okulu sıralarında iken öğrendiği mükemmel Fransızcası ile her iki generale de hoş geldiniz dedikten sonra esas konuya gelinir ve General Pelle, Mustafa Kemâl Paşa’ya:
– Paşa Hazretleri, ordularınızı Çanakkale ve İstanbul’daki tarafsız bölgelerden uzak tutun. Özellikle Trakya’ya ordularınızı göndermeyin. Karşılıklı olarak anlaşana kadar bu konuda söz vermenizi ve ordularınızı durdurmanızı rica ediyorum.
Mustafa Kemâl’in cevabı sert ve uyarı niteliğindedir.
– Paşa Hazretleri öncelikle şunu ifade edeyim ki, “Tarafsız Bölge“ diye bir yer tanımıyorum. Şayet savaşın devamı istenmiyor da, hürriyet ve bağımsızlığımızı tanıyan bir sulh antlaşması isteniyorsa biz bu günden hazırız. Aksi halde “Muzaffer ordularımı” durdurmam mümkün değil.
Bu cevap karşısında General Pelle de Amiral Dumesnil de şaşırırlar. Mustafa Kemâl’in söyledikleri bir tehdit midir yoksa emir midir. Şaşkın bir halde köşkten ayrılırlar.
Generaller gittikten sonra, Mustafa Kemâl hemen yanında oturan İsmet Paşa’ya döner:
– Paşa Hazretleri, siz de duydunuz. Benden Boğazlar üstüne yürüyen ordularımızı durdurmamı istediler. Ben de Muzaffer Orduları durduramayacağımı söyledim.
Sonrasında gülerek:
– İsmet! Muzaffer ordular. Öylesine dağıldılar ki, toplayalım desek kim bilir kaç hafta sürer.
Kaynakça
1- Doğumundan Ölümüne Kadar K.A.G. sayfa: 299.
2- Şevket Süreyya Aydemir. Tek Adam. C. 2. Sayfa 553
3- Salih Bozok. özel Atatürk notları. Sayfa. 121