İpek Çalışlar’ın ‘Halide Edip’i Mandacı Değilmiş!

İPEK ÇALIŞLAR!

Tarihi çarpıtmada son derece usta bir yazar. Lâtife Hanım ile ilgili yazdığı kitaplardaki yanlışları ve Mustafa Kemâl hakkındaki iddialarının ne kadar gerçek dışı olduğunu belgesi ve bilgisi ile defalarca anlattığım için burada tekrar bu saçma sapan anlatımlara cevap vermeyeceğim.

Ancak “Huylu huyundan vazgeçmezmiş” Bu sefer milli kahraman olarak ilân ettiği Halide Edip Adıvar Hanım hakkında bir kitap yazmış.

Halide Hanım koyu bir hilâfet taraftarı, cumhuriyet karşıtı, manda taraftarı, burada yeri ve gereği olmaması nedeni ile açıklamak istemediğim bir sebepten Kurtuluş Savaşı sırasında ordunun içinde kalmayı tercih etmiş bir kimsedir.

Çalışlar bu kitabını şu son cümle ile noktalamış:

“Hakikaten mandacı mıydı?” Onun hayatını okuyanlar artık bu soruya gülüp geçecekler.”

Sizin gülüp geçmemeniz için Kurtuluş Savaşının “Halide Onbaşı”sının Sivas Kongresi sırasında Mustafa Kemâl Paşa’nın yüzüne karşı söylediklerine bir bakalım:

“Kurtuluş, refah ve inkişafın temini ve asri bir halk olabilmemiz, ancak Amerikan mandasını kabul etmekle mümkündür.”

Mustafa Kemâl Paşa’ya yazdığı bir mektupta da Halide Hanım şöyle diyordu:

“Bu günkü hükümet adamları takdir etmese bile, halkı ve memleket tesisini faydalı bilen Filipin gibi vahşi bir memleketi bu gün kendi kendini idareye kadir uygar bir makine haline koyan Amerika, bu hususta çok işimize geliyor.”

Atatürk. Nutuk. c. 1, s. 28

Devam ediyor Kurtuluş Savaşı’nın Onbaşı’sı:

Sergüzeşt ve cidal (savaş) devri artık geçmiştir. (Kurtuluş Savaşına gerek yoktur) Bu fırsat dakikalarını kaybetmeden taksim ve izmihlâl (yok olma) korkusu karşısında kendimizi Amerika’ya müracaata mecbur görüyorum. 10 Ağustos 1919.”

Halide Hanım’ın Sultanahmet Mitinglerini öve öve yere göğe koyamazlar. O mitinglerde Halide Hanım:

Cumhuriyet’in ve nimetlerinden veya cumhuriyet taraftarlığından mı söz etmiş?

Tavrını Kurtuluş Savaşı’ndan yana mı koymuş?

Vatan elden gidiyor mu demiş?

Evet, bu sön cümleyi söylemiştir, inkâr edilemez.

Ama Halide Onbaşı’nın vatan dediği işgal altındaki Anadolu değil, Padişah/Halife’nin oturduğu İstanbul ve Vahdettin’dir, Halide Edip’in vatan dediği.

Sayın İpek Çalışların dediği gibi, “gülünüp geçilecekse”, esas olan, bunlar kendisine söylendiği zaman 37 yaşında olan o “Genç Mucize”nin gülüp geçmiş olmasıdır.

Salih Bozok’un oğlu manevi babam Cemil Salih Bozok’un bir anısını sizlerle paylaşmak isterim.

“Babam Büyük Zaferden hemen sonrasında Ankara’dan İzmir’e gidiyordu. Beraberinde malum zevatın yanı sıra ben ve Halide Edip (Adıvar) Hanım da vardı. Bir ara sohbet sırasında Halide Edip Hanım’ın şöyle dediğini çocuksu ruhumda kalan şekliyle, hala anımsarım.

“Paşa Hazretleri duyduğuma göre trenlerde Hanımlara ait kompartımanlardaki perdeleri de açtıracakmış. Allah beterinden saklasın. “

Sonrasında sesini alçaltarak kimsenin duyamayacağı bir ses tonu ile babası Salih Bozok’un kulağına iğilerek şunları söylediğini ilave etmişti:

“Padişah Hazretlerimizi çok arayacağız”

İpek Çalışlar Hanım’ın bilgisine sunulur.

Belge isterse elimde bunları söylediğine dair yazılı belge yok ama bir başka belge var.

Manevi babam Cemil Salih Bozok bunları anlatırken sesini banta kayıt etmişim. Arzu ederlerse randevu verebilirim ve kaseti kendilerine de dinlete bilirim.


Eriş Ülger