‘İki Defa Kemalist Olduk’

Türk edebiyatını büyük göğsüyle dolduran Abdülhak Hâmid’in geçinme sıkıntısını en çok çek­tiği devir, Viyana’da Türkiye’nin sefaretsiz sefarethanesindeki bir oda­da ateşsiz, ışıksız, hattâ belki bazen de yemeksiz oturduğu 1922 yılının Ekim ayı idi.

Âyanı Ankara kaldırmıştı; ve mülga ayandan olan maaşsız şairin, Viyana’da yazdığı meşhur şiirde «tek gözlüğü kandili» ve «eski bir paçavra mendili» idi. Fakat bu kan­dile ve bu mendile rağmen büyük şair memleketine dargın değildi, ve memleketini kurtaran için, Sami Paşazade Sezayi Bey’e Viyana’dan gönderdiği 5 teşrinievvel 1922 ta­rihli mektupta şöyle yazıyordu:

«Seninle ben, bilirsin ki, bir za­manlar Kemalist idik. Şimdi ise iki defa öyle olduk. Geçen akşam bir re­fikimle bir restoranda taam ediyordum. Yanımızdaki masayı işgal eden Avusturyalı bir zat hangi mil­lete mensup olduğumuzu sordu, ve «Kemalistiz!» dedim. Herif hür­metle kıyam ederek: «Ben de Kemalistim!» dedi; ve, «Ah! Avusturya’da öyle bir adam zuhur etseydi memleketimiz bu hale gelmezdi!..» sözünü de suz-ü güdâz ile ilân etti. Burada tanıdığım İngilizler bile bu, Kemal namındaki harikai Kemalâtın meddâh-ı bi ihtiyarı, ve hayran-ı iktidarıdırlar. O büyük, pek büyük asker bugün kutuplarda bile hararetle alkışlanıyor. Yalnız mey­danı harpte değil, meydanı siyaset-ü kiyasette de yektâ olan Mus­tafa Kemal âlemi İslâmî tenvir ve ihya için doğmuş bir şems-i istikbaldir. Eminim ki, yalnız Trakya’yı, Türkiye’yi kurtarmakla iktifa etmeyecek, birçok mucizevârî halâskârlıklarda bulunacaktır. Hemen Allah ömrünü efzun etsin…»

Bu mektup hiç bir yerde basılmadı, ve büyük Atatürk bu mektubu bilmeyerek öldü. Fakat, Hâmid’in, kendisi hakkındaki bu hislerini bil­mediği halde, Gazi Mustafa Kemal, bir gece, sofrasında methedilen bir şair hakkındaki sözleri dinledikten sonra, Hâmid’i gösterdi, ve:

– Bütün şairlerimiz bu büyük adamın kırıntılarıdır! dedi. Hâmid’in hiç basılmayan mektubu kendi el yazısı ile dosyamdadır, ve Gazi’nin hiç bilinmeyen yukarıdaki sözünü duyan salahiyetli zat hayattadır; ve, birini okumak müm­kündür, ötekini de dinlemek…


Midhat Cemal KUNTAY, 11 Haziran 1947

Atatürk Abdülhak Hamid ile sohbet ediyor.