Hiç Utanmadan Musul’un Lozan’la Gittiğini Söyleyenlere

Türkler tarihte ilk kez, kendisine toprak bırakan bir insana ağız dolu söven alçak bir kavim ile birlikte Anadolu’da nefes almaktadır ve bunu artık kabul etmek durumundayız.

22 Kasım 1914’de güneyden başlıyor adamlar ve General John Nixon idaresinde Basra işgal ediliyor. 3 Haziran 1915’de Amara ele geçiriliyor. 24 Şubat 1917’de kaybedilen Kut, geri alınıyor. Kuzeye doğru ilerleme devam ediliyor ve komuta General Maude’ye geçiyor ve Mart 1917’de Bağdat’a giriliyor. Kuzeye devam ve komuta General Marshall’a geçiyor. 30 Ekim 1918 tarihine gelindiğinde, artık bütün Bağdat ve Irak güneyden kuzeye tamamen İngiliz ordusu tarafından alınmış oluyor…Ve o tarihte biz halen daha savaş verirken, şartları çok ağır bir ateşkes imzalanıyor. Yani Mondros. Bu anlaşmaya göre, bütün Türk askeri ve subaylar silah bırakıyor… 45.500 Türk, 253 silah ve malzemeyi İngiliz ele geçiriyor. Teslim olmayan tek adam Medine’de Fahrettin Paşa, kime teslim oluyor??? Araplara… Medine’yi Araplara karşı savunmuştur Fahrettin Paşa… Dünyadaki bütün arşivlere bakın, bu bilgileri aynen görürsünüz…

1920 San Remo Konferansı’nda artık İngiliz mandaterliğine geçmiş Irak yönetimi, Musul ve Kerkük’ten çıkacak petrol anlaşmasını, Osmanlı heyetinin gözü önünde yapıyor! Halk Musul’un terk edilmesine isyan ediyor ve Damat Ferit Paşa bu isyanı yapanları kınıyor.. Şimdi bu aramızda nefes alan alçak kavim diyor ki, Musul, Misak-ı Milli sınırlarında vardı, alınmadı, o yüzden Lozan hezimettir diyor. E İstanbul alındı? İzmir kurtarıldı? Konya’daki İtalyan askeri defedildi? Eskişehir’e kadar gelen Yunan askeri kovalandı? Toprakları paylaşılan bir Türkiye, geri alındı hem de dünyanın gözü önünde! Neden takdir etmiyorsun? Neden duacı değilsin? Çünkü o bir alçak! Bu mantığa göre bizler kalkıp desek ki, Ey Fatih Sultan Mehmet, sen İstanbul’u fethettin, Roma’yı neden almadın? Ey Kanuni, gücün varken, dibinde dururken Rusya’yı neden işgal etmedin? Ey Alparslan, 1071’de Diyojeni esir ettin, önünde kimse yoktu, neden yürümedin İstanbul’a? Böyle dersek bizler terbiyesizlik yapmış olmaz mıyız?

Misak-ı Milli bir hedefti… 1918 yılında savaşın bitimiyle bizde kalan topraklar neyse, o toprakları işgal edemezsiniz diyor Misak-ı Milli.. Çünkü imzalanan Mondrosun 7. maddesi, bir karışıklık durumunda müttefik efendilere işgal hakkı veriyor! Nasıl bir vicdan buna imza atmıştır diye asla sormaz bu alçaklar… 7. madde bahane edilerek; İzmir, İstanbul, Samsun, Maraş, Antalya kısaca tüm ülke işgal ediliyor.. Musul ise 1. Dünya savaşı sonunda elden çoktan çıkmış, Türk askeri Musul’u boşaltmıştı.. Musul’u terk ederken çekilen fotoğrafları bile, Mesapotamia 1917/18 ismiyle nette aratırsanız bulursunuz.. Lozan imzalandığında, Musul padişah tarafından 5 yıl önce İngilizlere bırakılmıştı… Buna rağmen biz Musul’u, Misak-ı Milli’dendir diyerek Lozan’da masaya koyduk! Ve Musul bir seçime gitti..

Şimdi söyleyin, 5 yıldır İngilizlerin Anglo-Persian gibi şirketlerinde, mülteci kamplarında, İngilizlerin açtığı su kanallarında, liman ve tersanelerde çalışmakta olan binlerce Arap Türk yönetimini ister mi? Adamlar diyor ki yani Araplar, Nebukadnezar’dan beri bu topraklar böylesine bir hasat görmedi .. Yani 2500 yıldır görülmemiş bir bereket getirmişmiş İngilizler Irak’a… Araplar böyle söylüyordu daha 1919’da… 1920’de kralları Churchill’le, İngiliz generallerle beraber yemekler yiyorlar, ticaret anlaşmaları yapıyorlar, hiç isterler mi Türk yönetimini? Yüzlerce yıl Osmanlı’nın tımar sisteminden bıkmış Araplar, aynı bizim dederimiz gibi, sarayın hem yerel memurlarına hem derebeyine, Sancak Beyine vergi vermekten bitmiş Araplar hiç ister mi Türk yönetimini? 12’den fazla vergi alıyordu Osmanlı hanedanı.. Evlenenden-evlenmeyenden(Resm-i Çift, mücerred, arusane, bennak vergileri), öküzü olandan-öküzü kaybolandan(Yave, Adet-i Ağnam), ekenden-ekmeyenden(Bac-ı Bazar, Çiftbozan) vergiler alıyor, köylüye 1 karış toprak bile bırakmıyor, rütbeli memuruna ise arpalık ve malikaneler veriyordu. Hatta öyle ki savaşa giderken bile yol üzeri halktan para topluyor(Resm-i Nüzul), savaşa evladını gönderen baba savaş masraflarını (Seferiye-Hazariye) ödüyordu. durum buyken, hiç Türk yönetimini ister mi Arap? Türklere karşı 1000 yılın savaşını veren, ismine Büyük Arap İsyanı koyanlar, Faysal’a, Şerif Hüseyin’e Mekke’de kırmızı halı serdiler! İngiliz komutanlarla elele pozlar verdiler! Bu insanlar elbette Musul’un Irak’ta kalmasını isteyecek.. Bunun tek sorumlusu, süregelen Osmanlı hanedanının kendisidir… Hiçbir askerimiz değildir… Lozan sayesinde, Musul’daki petrollerden bize ayrılan payı, yüzdeyi, Türkiye’nin envanterinden kim çıkarmıştır peki? Turgut Özal… Öyle bilmem kaç sterline falan satılmamıştır efendim… Yazdırdığı Fransızca La Turquie En Europe adlı kitapta Türk Milletini yerden yere vuran, bütün kültürümüzü yunanlardan aldığımızı belirten, başımızda Türk olmasa da sorun etmeyiz diyen Turgut Özal, Musul’dan gelecek bütün payı, Türkiye’nin envanterlerinden çıkarmıştır…

Velhasıl, Fahrettin Paşa Mediye’yi Japonlara karşı mı savundu? Hayır, Araplara karşı savunmuştur… Mısır’ın elden çıkması, Arabistan’ın elden çıkması, Balkanların kaybı, 250/300 yıl sürmüş kötü bir yönetimin eseridir… Bizler millet olarak yapmamız gereken, tam bir kara cahil gibi onu neden almadı bunu neden yapmadı deyip ağız dolusu küfür etmek değil, oturup Eskişehir’e neden yunan askeri yürüyordu? İzmir neden işgal edildi? Güneydoğu nasıl oldu işgal edildi, nasıl bir yönetim buna sebep oldu diye sorgulamamız gerekir… Osmanlı neyi yanlış yaptı ki, Çanakkale’den 1915 yılında geçirmediğimiz İngiliz askeri, 1918 yılında Çanakkale’de nargile içiyordu? 26.000 Osmanlı askerini yunana teslim edip Selanik Protokolü’nü imzalayan Tepedelenli, bir Osmanlı paşasıydı… Mısır’dan ordusuyla Kütahya’ya kadar Osmanlı topraklarını işgal eden ve 1833 yılında Kütahya anlaşması ile artık Mısır’ı, Suriye’yi kaybetmemize sebep olan Kavalalı, bir Osmanlı paşasıydı ve Yunanistan’da heykeli dikilmiştir… Bugün ise aramızda yaşayan ve Türkü Türke kırdırmak isteyen hainler, Mısır’ı bile Lozan’da kaybettiğimizi söylüyorlar… Bakınız bu çok ciddi bir alçaklık ve suçtur… Ama kimsenin umrunda değil.. Ve bu yüzden olan yeni nesillere oluyor… Bizlerin artık yapması gereken, tek adam rejiminin, yönetiminin yüzlerce yıl dedelerimize neler getirdiğini, neleri alıp götürdüğünü iyice anlamak, millet olarak bir araya gelmek, hatalara da emanetlere de sahip çıkmak, bir Türk devletinin ve Türk Milletinin ayakta durmasına destek olmaktır…

E. Özel