Gazi Paşa Ankara’daki Çiftlik İçin, Neden En Kötü Ve Çorak Yeri Seçti?

Türk Ziraat Tarihine Bir Bakış adlı eserden bir sayfa:

“1925 senesi baharında idi. Bir gün büyük Şef, memleketin tanınmış ziraatçılarından bir grubu çağırttı. Onlara, ağaçsız ve çorak Ankara’nın yanı başında büyük bir çiftlik kurmak istediğini söyledi ve böyle bir çiftlik için yer aramalarını emretti.

Bu mütehassıs heyette bulunan bir ziraatçımız, o zamanki hatıralarını söyle anlatıyor:

«Çiftlik yeri için uzun boylu dolaşmaya ve Ankara’nın çevresinde başka başka tabiat hususiyetleri aramaya lüzum görmemiştik. Sebep basitti. Kıraç bir bozkırın ortasında bir ortaçağ şehri… Ağaç yok, su yok, hiç bir şey yok… Böyle bir noktada hazırlanmış ve müsait şartlar taşıyan yerler nasıl bulunabilir..?

Ankara’nın çevresinde çiftlik olacak bir yer ararken, en az bu günkü çiftlik yeri üzerinde durmuştuk. Burası, tabiatın hiç cömert davranmadığı, bakımsız, hastalıklı, sarı ve insanı bakarken bedbin eder bir halde idi. İçinden şimendifer geçen arazinin bataklık yerlerinde şehrin hayatını zehirleyen ve etrafta yaşayanları kendisi gibi renksiz ve hasta yapan sazlıklar, birer sıtma kaynağı halinde idi.

«Biraz kıraç yerlerinde kartallar ve akbabalar, o zaman dört kerpiç duvardan başka bir şey olmayan mezbahanın etrafında yuvalar yapmışlardı. Burada medeniyetin ve insanın eseri olarak yalnız bir demiryolu, ince bir şerit halinde uzanıyordu. Köyler, karşı yamaçlara, günün hiç olmazsa, bir kaç saatinde gölge düşen tepeciklerin arkasına kurulmuştu..*

«Tetkiklerimiz bittiği zaman neticeyi Büyük Şefe arz ettik. Atatürk, elleriyle bu günkü çiftliğin olduğu yeri işaret ettiler : Burayı gezdiniz mi ? «Buranın, bir çiftlik kurulması için bulunması lâzım olan vasıflardan hiç birini taşımadığı, bir bataklık, çorak, fakir olduğu hakkındaki müşterek kanaatimizi söyledik.

Atatürk’ün bize cevabı şudur:

Ankara’nın kenarında hem batak, hem çorak, hem de fena yer. Bunu biz ıslah etmezsek kim gelip ıslah edecektir? ”

Görülüyor ki Atatürk, ziraat mütehassıslarından «en iyi toprak» değil «en kötü toprak» raporunu almak için istifade etmiştir. Onun aradığı, çiftlik arazisi değil, büyük yurt yapısını kurarken, insan ile toprak arasındaki münasebeti ve bu münasebetten doğan muadeleyi, şartların hemen hiç müsait olmadığı bir noktada dahi halletmenin kabil olduğunu ispat etmektir.”


Kaynak; Türk Ziraat Tarihine Bir Bakış,
Birinci Köy ve Ziraat Kalkınma Kongresi Yayını,
Devlet Basımevi, İstanbul, 1938, Sayfa: 265