Fransız Gazeteci Yazar Madam Pittard Diyor Ki…

1928 senesi yazı Türkiye tarihinin esaslı bir dönüm noktası, emsalsiz bir ilerleme devrinin başlangıcıdır.

Paris’te çıkan L’Illustration 13 Ekim 1928 tarihli sayısında Türkiye’deki harf devrimini kapak konusu olarak seçti. Aynı konuda Madam Pittard (Nöelle Roger) tarafından bir de makale yayımlandı.

Madam Pittard’ın L’Illustration’daki makalesi; Servet-i Fünun’da özet olarak şöyle anlatılıyor:

“Bütün millet mektepte”

Paris’in önemli haftalık resimli gazetelerinden L’Illustration ilk sayfasında Gazimizin bir tasvirini neşretmiş olduğu gibi, yukarıdaki başlıkla ve Nöelle Roger imzasıyla bir de dikkate değer bir makale yazmıştır.

Servet-i Fünun okuyularınca malumdur ki Nöelle Roger Fransa erbabı kalem ve irfanında nüfuz nazarıyla, tasvirlerinin ve üslubunun cazibesiyle temayüz etmiş Madam Pittard matbuatta kullanıldığı takma ismidir.

İstanbul ziyaretinde Servet-i Fünun’un sahip ve başmuharriri Ahmet İhsan Bey’le görüşmüştü.

[1403 numaralı 1 Ekim tarihli nüshamızda Madam Pittard ile zevcesi Profesör [Prof. Dr. Eugene Pittard] hakkında Ahmet İhsan Bey’in makalesi vardır.]

Bu sütunumuzda yayımladığımız resmi de bunun bir hatırasıdır. Bu defa ki makalesinde mecmualarımızdan birinin müdüründen eski Türkçe harflerle lisanımızın müddet tahsiline dair aldığı malumatı kaydediyor ki bu zikrettiği müdür de Ahmet İhsan Bey’dir.

Makalesine 1928 senesi yazı Türkiye tarihinin esaslı bir dönüm noktası, emsalsiz bir ilerleme devrinin başlangıcıdır. Türkiye Latin alfabesini kabul etmiştir. Cümleleriyle başlıyor. Bunu, büyük ve halâskâr Gazimizin azim ve teşebbüsüyle vücuda gelen değişim ve devrimin en takdire değer ve hayret olanlarından addediyor.

Bir milletin alışkanlığını değiştirmek, yazısını ifade-i meram vasıtasını değiştirmek, asırlarca alışmış olduğu yazının yerine başka yazıyı ikame etmek imkansız bir tasavvur zan olunur; fakat milletinin ve memleketinin kendisine Halâskâr Gazi unvanı verdiği reis hükümet için imkansız yoktur, diyor ve şu zeminde mütalaa yürütüyor: Ayrıca ve senelerce zaman lazım ki böyle bir değişim hasıl olabilsin, giderek aydınlar eski alfabelerini terke yeni alfabelerine alışsın, bu geçiş devrinde müşkülat çıkması da muhtemeldi. Ağustos ve Eylül aylarında Türkiye’de bulunmuş olan ecnebi seyyahlar bu duyulmamış devrimin safhalarına şahit oldular. Bugün Latin harflerinin kabul ve kullanımı Türkiye’de bir emrivakidir. Gazi’ye milletini Latin alfabesinin faydalarına ikna etmek için birkaç hafta yeterli geldi.

Dil Encümeni ilk toplantısını 26 Haziran’da akdetmişti. Halledilecek nice müşkülat vardı. Bu tarihten itibaren Türk gazeteleri bundan bahse başladı. Ağustos başında Latin harfleriyle yazılı belgeler, mektuplaşma ve bildiriliyordu. Alfabeye teşebbüs olunur olunmaz günlük gazeteler her gün sütunlarla Latin harfleriyle tertip edilmiş makaleler neşrine başladı. Vekiller, yüksek memurlar açılan derslere devam etti. İleride bütün millet yeni harfleri öğrenmeye koyuldu. Bütün memleket baştan başa geniş bir dershane halini aldı. Ankara’da vekâletler kurslar tertip etti. Asker ve jandarma efradı kışlalarında yeni harfleri öğrendi. Mebuslar büyük Gazi’nin eserine iktifa ederek seçim bölgelerine gittiler. Yeni harflerin eğitim ve öğretimine kılavuzluk ettiler.

Madam Nöelle Roge makalesine şöyle nihayet veriyor: Türkçe zengin, zengin ve zarif bir lisandır. İhtimal Avrupa gelecekte güzel sürprizler karşısında kalır. Bugün medeniyetin genel akışına tabi olan on, on beş milyon Türk’ün okuyacağı ve yazacağı lisan, medeniyet ile arasındaki bir engeli kaldırmış olacaktır. Türkler bütün çağdaş düşüncelere katıldıkları gibi Avrupa ailesinde artık yabancı kardeş olmayacaktır.”

Servet-i Fünun dergisi, 25 Ekim 1928, Sayfa: 386.


(Not: Arap harfli metinde var olan ve günümüzde kullanılmayan bazı Osmanlıca sözcükleri günümüzde kullandığımız karşılıklarıyla değiştirdim. Atilla Oral)