Fehmi Ege Çalar, Atatürk Söyler
1935-1936 yıllarında Fehmi Ege’nin ilk tangosu ‘‘Mehtaplı Bir Gecede‘‘ çok meşhurdur. Bir gece Atatürk onu Pera Palas’a ‘aldırtır.’
Pera Palas’ın balo salonunda orkestra “Mehtaplı Bir Gecede” tangosunu çalmaktadır. Atatürk, o sırada salona getirilen Fehmi Ege’ye sorar: “Bu tangoyu sen mi besteledin?” “Evet efendim”, “Haydi öyleyse şimdi kemanınla çal beraber söyleyelim”. O keman çalarken Atatürk bir elini Fehmi Ege’nin omzuna koyar ve tangoyu söylemeye başlar.
Yazan:NEDİM ERAĞAN, 30 Ekim 1990, Cumhuriyet
1949 yılında İstanbul Radyosu deneme yayınlarına başlamış, bir süre sonra da düzenli yayına geçmişti. Cumartesi akşam saat 18.00’de hiç kaçırmadan dinlediğim bir program vardı: “Necdet Koyutürk Tango Orkestrası. Solist: Şecaattin Tanyerli.”
O güne kadar 78 devirli taş plaklardan dinlediğimiz Seyyan Hanım, Birsen Hanım, Seyyide Poroy, İbrahim Özgür gibi zamanın tanınmış solistlerinden sonra bu düzenli tango emisyonları bizleri pek sevindirmişti.
1942-43 yıllarında İstanbul’dan parazitle dinleyebildiğimiz uzun dalga Ankara Radyosu’ndan Fehmi Ege Orkestrası ve solisti Celal İnce’nin sesinden dinlediğimiz tangolar ise o güne dek kulaklarımızdan silinmemişti.
Bazı meslekler vardır, kişiyi şanslı kılar; kişi, çevresinde tanıdığı insanlarla da mutlu olur ve görevini büyük bir zevk ve sevgi ile yapar. Radyoculuk, yayıncılık, hele spikerlik böyle mesleklerden biridir. 1960 yılında İstanbul Radyosu’na spiker olduğum zaman, ismen uzaktan tanıdığını iki ünlü isimle yakından tanıştım. Fehmi Ege ve Necdet Koyutürk.
Fehmi Ege de 1950 yılının başlarında Ankara Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’ndaki görevinden ayrılarak İstanbul’a gelmiş ve Ankara Radyosu’nda olduğu gibi, İstanbul Radyosu’nda da tango orkestrasını kurmuştu. Bir cumartesi Fehmi Ege Orkestrası, bir cumartesi de Necdet Koyutürk Orkestrası olmak üzere yayınlarına devam ediyorlardı.
Ben spikerliğe başlayınca, daha sonra banda alman bu programlara girer, anonslarını yapar, büyük bir zevkle stüdyonun içinde tangoları dinlerdim. Fehmi Ege, hem solo kemanı çalar hem de orkestrayı yönetirdi, Son yıllarda yalnız yönetti, kemanı çalacak takati yoktu.
Uzaktan hayranlık duyduğunuz sanatçılar vardır. Onlar sizin için ulaşılması güç bir büyük insan, bir mükemmel insan, bir devdirler adeta. Tango dünyasından Fehmi Ege olsun, Necdet Koyutürk olsun ve Orhan Avşar olsun beni düşünüşlerimde hiç ama hiç yanıltmamışlardır. Hâlâ iyilikleri, efendilikleri ile yaşıyorlar.
Fehmi Ege’nin bugün bize bıraktığı 300’e yakın tangosu var. Şu tangosu çok ünlüdür diyemiyorum, çünkü bu kadar çok tangonun içinde çok tutmuş, popüler olmuş tangoları da çok fazla. “Sana Nerden Gönül Verdim, Ayrılık, Gel Eski Günlerim, Ne Kadar Çok Sevmişti Bu Gönül Seni, Bir Melek Gibi Masum, Mehtaplı Bir Gecede, Emelim, Kirpiklerin, En Son Hatıran” ve daha niceleri. Bunun dışında orkestra eserleri de vardır: “Köy Düğünü, Esir Dansı, Perili Mağara, Çoban Kızı, Kâğıthane Rapsodisi, Sihirli Bilezik, Tanzara” gibi. Bunlar aynı zamanda plağa kaydedilmiştir.
Fehmi Ege, çok eser veren bir besteciydi. Tangolarının hemen hepsinin sözlerini de kendisi yazmıştır. Kanto müziğini yaşatan, bu tipte yeni müzikler besteleyen Fehmi Ege, 12 yaşında kemanı ile Direklerarası’nda sahne önüne oturmuş, o yaşta profesyonel olmuş. Şehzadebaşı, Direklerarası tiyatro ve eğlence yerlerinde en iyi bir kişiydi.
1902 doğumlu olan Fehmi Ege, ilk tangosunu “Meçhul” isimli bir operet için yazmış, bu operette başrolü oynayan Cemal Sahir, Beyoğlu’nda Tarlabaşı’nda, bir bekâr odasında, son günlerinde ziyaretine giden Fehmi Ege’ye “Meçhul operetinde en güzel okuduğum şey tango…” diyecek ve Ege’nin bestelediği ilk tangosunu o yaşlı hali ile yarım yamalak söyleyecek ve bir bant kaydında arşivde kalacaktı. Döneminde çok ünlü operet sanatçısı olan Cemal Sahir, Tarlabaşı’ndaki yalnız odasında bir gün bir köşeye kıvrılıp kalacaktı.
Ata çağırınca
İlk Türkçe tango olan Necip Celal’in “Mazi”si 1932 yılında plağa kayıt edilmişti. Fehmi Ege ise çalışıp didinmekten o sıralarda beste ve plak kaydı ile uğraşamaz. Ancak 1935-36 yıllarında “Mehtaplı Bir Gecede” isimli tangosu plağa kayıt edilen ilk tangosu olur. Tabii Seyyan Hanım’ın sesinden. Çok sükse yapar bu tango ve ardından başka plak kayıtları gelir. Artık Fehmi Ege ismi plaklarla yayılmaktadır.
Bir gece İstanbul’da çalıştığı lokalde işi bitmiş, evine dönmek üzeredir. Salona bir kaç polis girer, “Fehmi Ege kimdir?” derler. Fehmi Bey sessizce ve korkarak “Benim efendim” der. “Bizimle geleceksin” dediklerinde büsbütün heyecanlanır. Motosiklete biner ve yola çıkarlar. Fehmi Ege hâlâ nereye gittiğinden habersiz ve şaşkındır. Tepebaşı’nda Pera Palas’a gelirler, içeri girerler, “Fehmi Ege siz misiniz?” diye karşılanır. “Buyrun efendim, Gazi hazretleri sizi emrettiler” derler.
Balo salonunda Büyük Ata ile karşı karşıya gelir, orkestrada o anda “Mehtaplı Bir Gecede” tangosunu çalmaktadır. Atatürk sorar, “Bu tangoyu sen mi besteledin?” Çekinerek “Evet efendim” der. “Haydi öyleyse şimdi kemanınla çal, hep beraber söyleyelim” dediğinde Büyük Ata, o anda Fehmi Bey rahatlar, ama heyecanlıdır ve Ata ile ilk defa karşılaşmaktadır. Atatürk, bir elini Fehmi Ege’nin omuzuna koyar “Mehtaplı bir gecede görüp sevmiştim onu” tangosunu onun kemanı eşliğinde söyler ve bütün salona söyletir. Radyodaki bir söyleşimizde, bir ses bandına anlatmıştı bu unutulmaz anıyı Fehmi Ege.
O günden sonra Atatürk Fehmi Ege’yi Ankara’ya o zamanki adı ile Riyaseti Cumhur Senfoni Orkestrası’na aldırır, sonra ölümüne kadar Ata’nın huzurunda özel orkestrası ile O’nun sevdiği müzikleri ve tangoları seslendirir.