Falih Rıfkı Atay’ın ‘Çankaya’sı
Falih Rıfkı Atay, kendine özgü bir deyişi olan ünlü bir yazardır. Anı, söyleşi, deneme ve gezi türlerinde, yazınımıza değerli yapıtlar kazandırmıştır. Cumhuriyet Halk Partisi’nin yayın organı olan “Ulus” gazetesinin başyazarlığını uzun süre yürütmüş, bir polemik ustası olarak dikkatleri üzerine çekmiştir. Ne var ki Atatürk’ü konu alan “Çankaya” adlı yapıtında, yadırgadığımız, paylaşmadığımız görüşlere yer vermiştir. Adı geçen yapıtında Atay, hiçbir nedeni, gereği ve yararı yok iken Atatürk’ün kültürünün zayıflığından söz etmiş, döne dolana bu konuya değinmiştir. Çankaya’nın 1969 yılı baskısında şunlar yazılıdır:
“En güç olan sanatı yanında, Atatürk’ün yetişme tarzından doğma eksikleri vardı. Bu eksiklikleri tamamlayamadık.” (s. 448)
“Atatürk, büyük stratejliği ve politikacılığı dışında, umumi kültürü ister istemez zayıf bir Osmanlı subayı idi. Dinler, kavrar ve yapardı” (s. 502).
“Atatürk, bizim Harbiye’de yetişmiş olanlar gibi, ister istemez hafif kültürlü idi. Fakat ölünceye kadar okuyarak kendi kendim tamamlamıştır” (s. 552).
Bunları okuyunca, şaşırmamak elde değildir. Atay, “eksiklerini tamamlayamadık” dediği Atatürk’ün, sonunda kişisel çabası ile kendi kendini tamamladığını belirttiğine göre, daha önce yazdıklarının ne demeye geldiğini anlamak güçtür.
Atay’ın, pek yadırgadığımız bu görüşlerine, bilim ve düşün çevrelerinden, bugüne kadar bir yanıt verilmeyişini, aydın kişilerin zihinsel üşengeçliğine veriyoruz. Bu durumda, Atatürk’ün “yakınında bulunma onuru”na erişmiş öteki kişilerden bazı alıntılar yapma gereğini duyuyoruz.
Ali Fuat Cebesoy:
“Tarihe çok meraklı idi. Alınan yasaklayıcı tedbirlere rağmen bunları, hayatının sonuna kadar süre gelmiş tercihi ile sahife kenarlarına kurşun kalemle sorular, notlar düşerek okuyordu. Harbiye ve kurmay sınıflarında, bu yasak kitapları okumaktan sorguya çekilmişti…”(1)
Asım Gündüz:
“Tarih okumak onun en büyük hevesi ve hırsı idi. Fransızcayı da onun için çok iyi bilmek istiyordu. Osmanlı tarihini Fransızca eserlerden okuyordu.”(2)
Yakup Kadri Karaosmanoğlu:
“Bir zaman geldi ki, uğraşmaları sırasında her şeyi, hatta devlet işlerini bile unutmuş görünürdü. Kütüphanesine kapanır; gece demez, gündüz demez saatlerce çalışırdı. Akşam yemeklerinde ise eskiden olduğu gibi, konuklarıyla sohbetler edeceği ve biraz başını dinleyeceği yerde, döner dolaşır, yine dil ve tarih bahsine gelirdi. Ve konuşurken güya gençliğinden beri asıl tahsil ettiği ya filoloji ya da arkeoloji imiş gibi birtakım ilmi terimler kullanırdı. Belliydi ki, kütüphanesinin raflarını dolduran ciltleri tabandan tavana kadar ezber etmiştir.”(3)
Hikmet Bayur:
“Onun çalışma ve hele bir soru üzerine düşünce ve uğraşmaları toplama gücü olağanüstü idi. 1932 yazında Birinci Tarih Kongresi ve yine Birinci Türk Dil Kurultayı arasındaki üç aya yakın zaman içinde Atatürk, geceli gündüzlü dil üzerine çalışmıştır.“(4)
Afet İnan:
“Atatürk, çalışma hayatın da yorulmaz bir kudrete mâlikti. Okumak onun için en büyük bir ihtiyaçtı. En çok okumasını sevdiği mevzular; tarih, coğrafya, dil, hukuk, sosyoloji, ekonomi ve sanat meseleleri idi. Roman az okur, şiirden hoşlanırdı.”(5)
Hasan Rıza Soyak:
“Okumayı çok severdi, genel bilgisini sürekli arttırmaya çalışırdı. Zengin kütüphanesi vardı. Okuması da çalışması gibiydi; eline aldığı kitabı, eğer ilginç bulduysa, bitirmeden bırakmazdı.” (6)
Hasan Cemil Çambel de bir yazısın da, “Ege Medeniyeti” konulu bir konferansının hazırlanmasında, Atatürk’ün kendisine büyük ölçüde yardımcı olduğunu, konuşmasını yeniden dikte ettirdiğini açıklamıştır.(7)
Yakınında bulunanların ve bilim adamlarının tanıklıkları olmasa bile, dünyanın dört bir yanından seçilerek derlenmiş olan, türlü konuları içeren eserlerden oluşan Atatürk Kitaplığı ve orada, satır altları renkli kalemlerle çizilmiş, sayfa kıyılarına notlar düşülmüş sayısız kitap, Atatürk’ün bilime ve kültüre verdiği değerin ve duyduğu susuzluğun en güzel kanıtlarıdır. Daha okul sıralarında iken gazete çıkaran, şiir yazan, güzel konuşma eğitimleri yapan; genç subaylık yıllarında meslek kitapları yazan, çeviriler yapan; savaş cephelerinde bile okumayı ve yazmayı elden bırakmayan üstün bir yeteneğin kültüründen nasıl şüphe edilebilir? Yeni bir devlet kuran, devrimleri gerçekleştiren, Büyük Nutuk’u söyleyen, “Yurttaşlık” kitabını yazan, matematik terimlerini Türkçeleştiren, doğaçlama söylev ve demeçler veren üstün bir kişinin kültür yetersizliğinden nasıl söz edilebilir? Böyle bir şey, onun deha derecesindeki zekâsı, kavrama ve yorumlama gücüyle nasıl açıklanabilir? Onun bütün eserlerinin, bir kültür birikimini, bir düşün ve plan aşamasını gerektirdiğini kim yadsıyabilir? Atatürk’ün, bir akademi niteliğini kazanan Akşam Sofralan’nın zaman zaman sınav salonuna dönüştüğünü; konuların uzmanlarına yönelttiği sorularıyla, onları bocalatıp yeniden düşünmeye zorladığını, acaba bilmeyen kalmış mıdır? Sonuç olarak Falih Rıfkı Atay, kendine sonsuz bir güvenin verdiği bir rahatlıkla kaleme aldığı ve tekrarlardan kurtulamadığı “Çankaya” adlı yapıtın da, Atatürk’ün kültürünü hafife almakla gerçeklere ters düşmüştür…
Rahmetli Atay’ın, çok partili siyasal yaşama geçildikten sonra, “Milli Şef”i İsmet İnönü için de şaşırtıcı yazılar yazdığı bilinmektedir. Kendisinin kültürünün epey yüzeysel olduğunu, bu nedele Ata’nın kültürsüzlüğünü söylediği kanısı uyanıyor kişide. Vaktiyle Dünya gazetesinde çalışıp da, buna tanıklık eden kişiler de var. F. R. Atay, ömrünün sonunda ne yazık ki sağcı, şeriatçılığa göz kırpan iktidarları överek dünyamızdan ayrıldı. Atatürk’ün başyazarlarından biriydi oysa Atay. Kendisine nasıl yakıştırmıştı o tutumunu, hep şaşmıştık.
Mehmet Aldan, 12 Eylül 1997, Cumhuriyet Gazetesi
(1) Ali Fuat Cebesoy: “1907’de Misâk-ı Milli”, Dr. Faruk Sükan, Cemal Kutay, İstanbul, 1989.
(2) Asım Gündüz “Hatıralarım” İstanbul, 1973.
(3) Yakup Kadri Karaosmanoğlu: “Atatürk, Dil ve Tarih”, Türk Dili’nden Seçmeler, s. 383, Kasım 1980.
(4) Hikmet Bayur: “Atatürk ve Dil Devrimi”, Ankara, 1967.
(5) Afet İnan: “Atatürk Hakkında Hatıralar ve Belgeler”, Ankara, 1968.
(6) Hasan Rıza Soyak: “Atatürk’ten Hatıralar”, c. I, İstanbul, 1973.
(7) Hasan Cemil Çambel: “Makaleler, Hatıralar”, Atatürk KD ve TK, XVI dizi, Ankara, 1987