Evet, Enver Paşa Ama…
BAZI konularda, yazı yazmamak da bir tavırdır. Herhalde, bizim de, yazanların, konuşanların bazıları kadar “Enver Paşa” hakkında bilgimiz, kitaplığımızda da kitabımız vardı; ama bugüne kadar yazmadık… Niye mi? 90 bin Mehmetçiği, o karda, kışta, kıyamette Allahüekber dağları eteklerinde, çorapsız, postalsız, mintansız, kaputsuz gömen bir hayalperest için ne yazacaktık?
“Evet ama, o bir vatanseverdi!” demek, onun günahıyla, sevabını denk getirir miydi? Hem ülkeyi ve devleti, Padişaha, Başbakana, Bakanlar Kurulu’na dahi haber vermeden, Almanlardan yana savaşa sokmanın müjdesini “Bir çocuğumuz oldu!” diye vermek, vatanseverlik midir? “Böyle vatanseverlik olmaz olsun!” demek acaba günah mıdır?
BİRİNCİ Cihan Savaşı yenilgimizle sona ermiş, 10 yılda Binbaşılıktan, Başkumandan vekilliğine sıçrayıp, Orgeneral olan Enver Paşa, padişah damadı Enver Paşa, yine hayaller peşinde yurt dışına kaçmış… İstanbul’u işgal eden İngilizler, savaş suçlusu saydıkları ileri gelen Türkleri Malta adasına sürmüşler, sürülenler arasında Enver Paşa’nın babası Ahmet Paşa da vardır. Sürgünler bir gün oturmuş, şimdiki deyimle “geyik muhabbeti” yaparlarken, Ahmet Paşa “Ben hiç harama uçkur çözmedim!” demiş… Süleyman Nazif bu fırsatı kaçırır mı, hemen atılmış:
“Aman Paşa hazretleri, keşke helale de uçkur çözmeseydiniz de, Enver’i başımıza musallat etmeseydiniz.”
İbrahim Alaettin Gövsa da, Süleyman Nazif’in, Ahmet Paşa’ya şöyle dediğini yazar:
“Paşa, gel seni burada da evlendirelim. İstanbul’da bir oğlun dünyaya geldi, koca Osmanlı İmparatorluğu’nu batırdı… Belki Malta’da da bir oğlun doğar da, o da İngiliz İmparotorluğu’nu batırır!”
BU yazıyı yazarken, hep babamızı andık, rahmet okuduk… Niye mi? Enver Paşa’yla ilgili görüş ve duygularımızın ilk öğreticisi, yönlendiricisi, o’dur da..
Çünkü o, bir Türk subayı idi, Balkan Savaşı’ndan Birinci Cihan Savaşı’na, Kafkas Cephesi’nden Çanakkale’ye, Kurtuluş Savaşı’ndan Şeyh Sait isyanına kadar her cephede savaşan bir subaydı; savaşın, hayalin ve gerçeğin ne olduğunu siperde görmüştü, masa başında değil! Ve o kuşağın “Sarı Paşa” dediği Mustafa Kemal Paşa ile Enver Paşa’yı karşılaştırırken, çok kısa anlatırdı:
“Biri devlet batırdı, biri devlet kurdu!”
Evet, bu kadar basit!
Hasan Pulur (Yeni Yüzyıl 7.8.1996)