‘Efendiler!’ Derken bile Büyük Atatürk Bir Devrim Yapıyordu
Tıpkı ”Asil Türk Milleti!” demesi gibi. Nerede görülmüş sade vatadaşa Efendi demek, Bey demek? İslam Ansiklopedisi’ne göre bu ifade esasen 1. Meşrutiyet döneminden sonra meclis başkanlarınca mebusanlara hitap edilirken kullanılmıştı fakat ”sahip-malik” anlamına geldiği aktarılan kelimenin geçmişi uzun.
Aynı kaynağa göre Osmanlı Devleti, ”Efendi” kelimesini bir usule bağlamış. Fatih Sultan Mehmet, Galata ahalisine Rumca ferman ederken kendisi için ”Efendi” unvanını kullanmış. Bunların dışında ”Efendi”; yüksek devlet memurları, tarikat mensupları, şehzadeler, padişahlar, padişah zevceleri (Kadınefendi), katip reisleri, Tanzimat’tan sonra ise resmi olarak sadece ”okur yazarlar ve mektep talebeleri” için kullanılmış.
Yani anlaşılacağı üzere ahaliden kimseler için kullanılmaktan ziyade resmi bir ifade olarak kullanılmıştır.
Atatürk gibi halk iradesinin yani milli iradenin aşığı bir milletsever, partisinin ismine bile ”Halk Partisi” koymuş hakiki bir halk adamı, sade vatandaştan esirgenmiş bu tip unvanları, resmiyette olduğu gibi bırakabilir miydi?
Nitekim 26 Kasım 1934’te; ”Ağa”, ”Hacı”, ”Paşa”, ”Hafız”, ”Hanım”, ”Hazretleri”, ”Bey”, ”Beyefendi”, ”Hanımefendi” gibi lakap ve unvanlar resmiyetten kaldırılmıştır. Böylece aslında bu unvanların; sadece yüksek makamlardaki kişilerce değil, bütün bir milletçe kullanılabilmesi sağlanmış ve resmi olarak herkes ”kanun karşısında sadece adıyla anılmak” suretiyle eşit kılınmıştır. Artık köylü de Bey’dir, çiftçi de Bey’dir, okuması yazması olan da olmayan da Hanımefendi’dir! Hatta, ”Köylü Milletin Efendisidir”.
Bizler de işte bu yüzden Atatürk’e, Büyük Atatürk diyoruz.