Cumhuriyet’in Gizli Kahramanlarını Tanıyalım

Cumhuriyetin ilanı için önerge veren milletvekilleri

TBMM’de Cumhuriyet’in ilan edilmesini arzu eden çok sayıda milletvekilli vardı. Ancak Cumhuriyet yönetimini istemeyen ve bu doğrultuda siyaset yapan bir muhalefette mevcuttu. Mustafa Kemal Paşa ve birçok devrimci arkadaşı Cumhuriyet’in Türkiye için uygun bir yönetim biçimi olduğuna kesinlikle emindi.

Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne Cumhuriyetin ilanı yönündeki önergeyi veren; aşağıdaki listede adı geçen 16 kişidir. Verilen bu önergenin Meclis Genel Kurulu’nda kabul edilmesiyle, Cumhuriyet resmen kabul ve ilan edilmiş oldu. TBMM, 29 Ekim 1923 tarihinde ve 364 sayılı kararla Cumhuriyeti ilân etti.

94 yıl önce cumhuriyetin ilan edildiği 29 Ekim 1923’e dönelim. TBMM zabıtlarına bir göz atalım. Milletvekilleri Meclis kürsüsünde Cumhuriyet ilanı hakkında bakalım neler söylemiş:

Şarki karahisar Mebusu Mehmet Emin Yurdakul:

“Allah, dünyaya inkılâp yapacak bir büyük Peygamberin gönderilmesine ihtiyaç gördü ve gönderdi… (Muhammed) Kanlı tahtları kanlı saltanatları, yerlerin dibine geçirtti. Adsıza şeref, esire hürriyet, zayıfa hak, sefile saadet verdirecek bir Allah’ın hükümetini kurdu ve bunun adı Cumhuriyetti. (Alkışlar)

On dört asır sonradır ki, ey arkadaşlar! Allah, yine böyle bir ilâhi hükümet kurdurmak, ikinci bir mucizesini yaptırmak için en müntehap, en büyük bir milleti seçmiştir, bu millet Türk Milletidir. On dört asır evvel, Peygamber Muhammed’in Mekke duvarlarında kurduğu Hükümeti, bugün de Türk Milleti Ankara’ya kurmuştur. Şu aziz saatte ben, bu ihtiyar arkadaşınız, Allah’ımdan bu Hükümeti takdis ederim. Bu Hükümetin temellerinin, arzın temelleri kadar sağlam olmasını isterim. Ben, bu ihtiyar arkadaşınız, bu Hükümetin hak ve adalet güneşinin büyük ve küçük bütün caniplere, zayıf ve kuvvetli bütün alınlara mütesaviyen nurunu saçmasını isterim. (Amîn sesleri.) Ve bu duamın kanatları altında, Cumhuriyetin ruhu önünde tazimen kıyam ederek üç kere: «Yaşasın Cumhuriyet» diye Hükümetimizi taziz etmelerini muhterem arkadaşlardan temenni eylerim.” (Yaşasın Cumhuriyet! Diye üç defa bağırıldı.)

Muğla Mebusu Yunus Nadi Abalıoğlu:

Arkadaşlar!

“Türkiye Devletinin şekli hükümeti cumhuriyettir. Ondan sonra mademki; tadilatımız şimdiki halde Teşkilâtı Esasiye’nin bazı aksamına münhasırdır, şu halde bu maddeden sonra gelmek üzere zaten kendimizde mevcut olan vaziyetimizi tespit etmiş oluyoruz ve yeni ilâve ettiğimiz ikinci madde ile diyoruz ki; Türkiye Devletinin dini: dini İslâm’dır resmi dili Türkçe’dir. Bu vaziyet zaten mevcuttur ve aslidir. Bununla bu hakikati dahi ifade etmiş bulunuyoruz….”

Saruhan Mebusu Vasıf Bey:

“Arkadaşlar! Dört sene evvel güzel vatanımızın dört tarafı batıyordu. Memleketi istilâ etmek, esir etmek isteyen bu müstevli kuvvet, bu güzel diyarın Garp tarafını, müthiş bir ihtirasla yakıp yıkıyordu. Memleket inliyordu, millet inliyordu. Herkesin kalbi kan ağlıyordu. Yalnız bu fecaat manzarası karşısında hissiz kalan ve memlekete karşı hiçbir bağlılık göstermeyen bir şey vardı. O da, saray ve saltanat idi.

O saray ve Sultan; kendisine verilen, millet tarafından verilen tahtı kurtarmak için gözünün önünde çiğnenmiş olan namuslar karşısında duyulan vaveylalara karşı kulaklarını tıkamıştı. O sultan, gözünün önünde Kuranın, dinin, mabedinin çiğnendiği vakit gözünü kapamıştı, vicdanını tıkamıştı. O sultan; gözünün önünde genç Türk kızlarının ismeti parçalanırken kalbi susmuştu. Ancak tahtını kurtarmak, yalnız kendi hayatını kurtarmak için bütün mukaddesatı feda etmişti. Fakat arkadaşlar! Bu güzel Türk diyarının içinde; ağlayan, inleyen, ezilen bir Türk Milleti vardı. Bu millet; asırlardan beri tarihte harikalar, mefharetler yaratmış ve daima efendi olarak yaşamıştı sultan; ona ihanet etmişti. Bu millet altı asırdan beri kendi haşmetini yükseltmek için kanını, canını, malını verdi. O sultan ve saray vermedi. Fakat bunun karşısında milletin imanı sarsılmamıştı, ölmemişti. İmanın doğurduğu kuvvet, o ruhun doğurduğu kuvvet; nihayet Ankara’da teşkil ettiğiniz Meclisin temelini kurdu.

Arkadaşlar! Yeni Türkiye Devleti, her hangi bir kabile serdarının, her hangi bir kabile reisinin taca mazhar olmak için kurduğu bir devlet değildi. İstiklâlini kurtarmak isteyen, hür yaşamak isteyen., Türk Milletinin doğrudan doğruya ruhundan doğan bir devlettir. Türk Milleti, asırlardan beri kendi ruhuna, kendi seciyesine tevafuk eden bir devlete; ilk defa kavuşuyor. Bununla daima müftehir olacaktır. Arkadaşlar! Memleketin etrafım saran bütün bu felâket fırtınaları içinde bu Yeni Devlet, kurulurken yalnız bir tek gaye vardı. O da: Memleketi çiğneyen, ezen düşmanı kovmak ve tasallutuna nihayet vermek ve güzel memleketi onun zehirli pençesinden kurtarmak…

Bu mukaddes gayenin karşısında, hiç şüphesiz şekli Hükümet mevzubahis olamazdı. Bu gayenin karşısında eşkâli hükümeti düşünmek imkânı yoktu. Gayeyi feda ederek münakaşa etmek mümkün değildi. Onun için milletin doğrudan doğruya hâkimiyetine, mukadderatına vâzıulyed olduğu ilân edildi. O ilânın ihtiva etliği şümullü mâna içinde ordumuz zaferden zafere koştu ve nihayet o mukaddes gaye istihsal edildi ve düşman topraklara gömülerek, mahvedilerek vatan kurtuldu. Vatan, bugün düşmandan ve düşman istilâsından kurtulmuştur. Fakat arkadaşlar unutmamalıdır ki: Onun karşısında yıkılan bir saray ve o sarayın etrafında milletin kanını emen bir zümre vardır. O saray ve zümre, kendi menfaatleri karşısında vatan düşünmezler. Çünkü düşünmediklerini mükerreren ispat etmişlerdi. Onlar hayatın her şey olduğunu ve hayatları mevzubahis olduğu zamanlarda vatanın, mukaddesatın, mabetlerin ve dinin mevzubahis olmayacağını acı hakikatlerle acı ihanetlerle göstermişlerdir. Yarın arkadaşlar, sırf kendi menfaatlerini kurtarmak için yine vatanlarını unutacaklardır. Memleket endişelerini yine kalplerinden sileceklerdir. Bunun karşısında arkadaşlar! Dün düşmanı denize döken orduyu meydana getiren bu milletin tedbir alması ve o milletin evlâtlarının da bundan sonra hiçbir şahsın hiçbir tacidarın esiri olamayacağını bütün vuzuh ve katiyetiyle ifade etmesi zamanı gelmiştir.”

Konya Mebusu Eyüp Sabri Bey:

“Efendiler! demin arz ettim ki Hükümet kurulduğu zaman Cumhuriyet sisteminde, kurulmuştur. Tamamen Cumhuriyet idi. Biz başka suretle bir Hükümet teşkil edemezdik. Esasen bütün erbabı ilim ve hukuk bu konuda pek çok imali fikir etmişler; neticede Hükümete ancak üç şekil verebilmişlerdir. Biz bittabi bütün dünya erbabından daha fazla ilim iddiasında bulunacak değiliz ve biz dördüncü bir şekil bulamayız. Bu eşkâli mevcude içerisinde menafimize en fazla uygun olanını tercih etmek mecburiyetindeyiz. Acaba bunların içerisinden hangisi tercih olunabilir? Mutlakıyet mi? işte mazi, işte cevanibi erbaa, uzak değildir. Hudutlarımız nerede idi. nereye geldi, bu nedendir? Acaba mutlakıyetin seyyiesinden başka bir şey midir? Sonra, efendiler! Millet kendini bilmeyen bir adam tarafından idare olunamaz. Millet hiçbir zaman kendisiyle temas etmeyen eşhasa mukadderatını veremez. Kafes içerisinde bulunanlar bu milleti idareye yetkili olamaz.

Şimdiye kadar bizim canımızı, kanımızı emen hükümdarların hangi birisi geldi de bizim halimizi sordu. Koyununu yayan çobandan haberdar oldu mu? Bunun aksini iddia edebilecek var mıdır ? Yoktur efendiler! İddia edemezsiniz.”

“Binaenaleyh bu kanun bizim esasen sureti meşrua ve mâkulede teşekkül eden ve zaten mevcut olan Hükümetimize bir ilmî kisve veriyor, giydiriyor o da «Cumhuriyet» kelimesidir. Efendiler! Âciz arkadaşınız bu kelimeye bugün değil, daha mektep sıralarında âşık olmuştum. (Yaşa sesleri)

Antalya Mebusu Rasih Kaplan:

Arkadaşlar! Bilirsiniz ki Devlet Mecliste temerküz, Mecliste tecelli ettiği için onun Riyaseti Devlet vazifesini ifa ediyordu. Bugün arkadaşlar! Devlet şeklini – teklif olunan madde ile şekli Cumhuriyet olarak ilân etmekle yine Meclisimizin – teklif olunan diğer bir madde ile Riyasette bulunması tabiî görülen bir zata Devlet Riyaseti tevcih ediyorsunuz. Yani demek istiyorsunuz ki: Türk Devleti bundan sonra Riyasette irsen gelmiş, oturmuş kimse görmeyecektir. Türkler, Devletin Riyasetini, ilmi ile fazlı ile kendi memleketine, kendi milletine, kendi hizmetiyle tanınan şahıslara verecektir. Yoksa hiçbir şahıs ve hiçbir aile o Devlet Riyasetine ne göz dikecek, ve ne de oraya bakabilecektir. İşte bu, pek tabiî ve pek meşru olan hakkını bir defa daha ilân ediyor… İşte bu esas dâhilinde kendi Devletine riyaset edecek şahsı da yine kendi Devletine, kendi milletine, kendi vatanına karşı kendi hizmetiyle tanınmış olan şahsı, ancak o mevkie getirecek seçme usulünü de kabul ediyorsunuz ki bu milletin ilelebet kendisini kurtaracak yollar ve günler içerisinde yaşıyorsunuz; yaşasın Türk Milleti!. (Şiddetli alkışlar) (Müzakere kâfi sesleri)

Kaynak: TBMM, Zabıt Ceridesi, Devre II, Cilt.3 29 Ekim 1923

Cumhuriyetin ilanı için önerge veren milletvekilleri şunlardı:

1 – Muğla Mebusu Yunus Nadi Abalıoğlu
2 – Gelibolu Mebusu Celal Nuri İleri
3 – Dersim Mebusu Feridun Fikri Düşünsel
4 – Konya Mebusu Refik Koraltan
5 – İzmit Mebusu İbrahim Süreyya Yiğit
6 – Şarki karahisar Mebusu Mehmet Emin Yurdakul
7 – Muş Mebusu İlyas Sami Muş
8 – Antalya Mebusu Rasih Kaplan
9 – İstanbul Mebusu Ali Rıza
10 – Aydın Mebusu Mazhar Germen
11 – Erzurum Mebusu Raif Dinç
12 – Bursa Mebusu Refet Bele
13 – Niğde Mebusu Ebubekir Hazım Tepeyran
14 – Kırşehir Mebusu Ali Rıza
15 – Bolu Mebusu Cevat Abbas Gürer
16 – Biga Mebusu Mehmet Dinç

Cumhuriyetin ilanı için önerge veren milletvekillerinin özgeçmişleri:

1 – Muğla Mebusu Yunus Nadi Abalıoğlu

1879 Muğla, Fethiye doğmuştur. Abalızade Hacı Halil Beyin oğludur. Süleymaniye medresesi, Galatasaray Sultanisi, ve Hukuk Mektebinde okudu. Malûmat, ikdam, Tasviri efkar ve Rumeli gazetelerinde çalıştı. Osmanlı Mebuslar meclisinde Aydın Mebusu oldu. “Tasviri Efkâr’ gazetesinde yazı işleri müdürlüğünü ve başyazarlık yaptı. 1918’de “Yeni Gün” gazetesini kurdu. İstanbul’un işgali üzerine 1920’de Ankara’ya giderek gazetesini çıkarmaya devam etti.. TBMM’ye İzmir Mebusu olarak katıldı. “İstanbul’a giderek yeni bir matbaa daha kurdu. “Cumhuriyet” gazetesini çıkardı. Atatürk’ün en yakın arkadaşlarından biriydi. 1945 yılında vefat etti.

2 – Gelibolu Mebusu Celal Nuri İleri

1882’de Gelibolu’da doğdu. Abidin Paşa’nın torunu ve Ayan azası Giritli Nuri Beyin oğludur. Türkçe ve Fransızca gazetelerde yazarlık yaptı. Osmanlı Mebuslar meclisinde Gelibolu Mebusu olarak katıldı. TBMM’de Gelibolu ve Tekirdağ Mebusu olarak bulundu. değerli bir gazeteci ve düşünce adamıydı. Tarih, Hukuk, Siyaset, Seyahat ve Sosyal konularda eserler yayınlamıştır. iki kardeşiyle birlikte İleri gazetesini kurdu. 1938 yılında vefat etti.

3 – Dersim Mebusu Feridun Fikri Düşünsel

1892 yılında İstanbul’da doğdu. Babası Münci Fikri Bey’dir. Hukuk Fakültesini bitirdi. Paris’te doktorasını verdi. Türkiye’ye döndü avukatlığa başladı. TBMM’nin 2. dönemine Dersim mebusu olarak katıldı. 6. dönemde TBMM’ye Bingöl mebusu olarak girdi. Meclis Başkan vekilliği görevinde bulundu. 1958’de vefat etti.

4 – Konya Mebusu Refik Koraltan

1889 yılında Divrik’te doğdu. Hukuk Fakültesini bitirdi. Konya’da Polis Müdürlüğü yaptı. çalışmıştır. Konya Müdafaa-i Hukuk Cemiyetine katıldı. TBMM’nin ilk dört döneminde Konya mebusu olarak bulundu. Yozgat İstiklâl Mahkemesi üyeliği ve Meclis Riyaset Divan Kâtipliği görevlerinde bulundu. 6. dönemde İçel mebusu oldu. 1946 yılında Demokrat Partinin kurucuları arasına girmiş ve 1950’den 1960’a kadar Meclis başkanlığı yaptı. 27 Mayıs 1960 ihtilâli üzerine kurulan Yassıada Adalet Divanında müebbet hapse hüküm giymiş, bir süre sonra affedildi. 1974’te vefat etti.

5 – İzmit Mebusu İbrahim Süreyya Yiğit

1880 yılında İstanbul’da doğdu. Yarbay Servet Bey’in oğludur. Mülkiye’yi bitirdi. Devlet hizmetine girdi. Orhaneli Kazası Kaymakamlığı, İstanbul Polis Müdürlüğü Tahrirat Şubesi Müdürlüğü, Çatalca, Gelibolu sancağı, Kırklareli, Balıkesir, İzmit Mutasarrıflığı görevlerinde Mondros Mütarekesi’nden sonra İstanbul hükümeti tarafından azledildi. Kurtuluş planları hazırlığında bulunan Mustafa Kemal Paşa ile birlikte hareket etti. Rauf Beyle birlikte Bandırma, Ankara, Samsun yolundan Amasya’ya geldi. Mustafa Kemal Paşa buluşmuştu. Amasya Protokolüne imza attı. Osmanlı Mebuslar meclisinde Saruhan Mebusu oldu. İstanbul’un İngilizler tarafından işgali üzerine Anadolu’ya geçti. TBMM’ye Saruhan Mebusu olarak katıldı. 2. dönemden 9. döneme kadar Kocaeli Milletvekili olarak görev yaptı. 1952 yılında vefat etti.

6 – Şarki karahisar Mebusu Mehmet Emin Yurdakul

1869 yılında İstanbul’da doğdu. Babası Salih reistir. Beşiktaş Askerî Rüştiyesi, Mülkiye ve Hukuk mektebinde okudu. Rüsumat Evrak Müdürlüğüne atandı. Hicaz Vali vekilliği, Sivas ve Erzurum valilikleri ve bir süre Erzurum ve Trabzon Rüsumat Nazırlığı ve Bahriye Nezareti Müsteşarlığında bulundu. I914’de Osmanlı Mebuslar meclisinde Musul mebusu seçildi. TBMM’nin 2. ve 3. Dönem çalışmalarına Şarki Karahisar, 4. 5. ve 6. Dönemlere Urfa, 7. dönemde İstanbul milletvekili olarak katıldı. Türk ocaklarının kurucuları arasına katıldı. Türk Yurdu Dergisi’nde çalıştı. 1944 de vefat etti.

7 – Muş Mebusu İlyas Sami Muş

1881 yılında Muş’ta doğdu. Babası Hacı Abdülhamit efendidir. Medresede tahsilini tamamladı. Farsça, Arapça, Ermenice ve İngilizce de öğrendi. Arap Edebiyatı öğretmeni olarak ders verdi. Osmanlı Mebuslar meclisine girdi. İngilizler tarafından Malta’ya sürüldü. İstanbul’a döndükten sonra Anadolu’ya geçti. TBMM’de 1. ve 2. dönem Muş, 3. döneme Bitlis, 5. döneme de Çoruh mebusu olarak katıldı. 1944 de vefat etti.

8 – Antalya Mebusu Rasih Kaplan

1883 yılında Akseki’de doğdu. Aksekili Satırzade Mehmet Tahir Efendi’nin oğludur. Arapça öğrendi. Kahire’de Camiülezher’de okudu.Rüştiye’yi bitirdi, içtimaiyat ve Hukuk dallarında yüksek tahsil yaptı. TBMM’nin 1. döneminden 6. dönemine kadar Antalya mebusu olarak meclise katıldı. 7. dönemde Maraş mebusu, 8. dönemde Antalya mebusu olarak TBMM’ne girdi. 1952 yılında vefat etti.

9 – İstanbul Mebusu Ali Rıza Bebek

1881de Sinop’ta doğmuştur. Babası İbrahim Bey’dir. Harp Okulu’nu bitirdi. Ordunun çeşitli kademelerinde görev aldı. Binbaşı rütbesinde emekliye ayrıldı. Levazamat-ı Umumiye Sevkıyat Şubesi Müdürü, Tekalif-i Harbiye Encümeni Memurluğunda ve çeşitli teftiş kurullarında görev yaptı. TBMM’de 1. ve 2. dönem İstanbul, 3. dönem Cebeli Bereket (Adana – Osmaniye) mebus olarak bulundu. 1935 yılında vefat etti.

10 – Aydın Mebusu Mazhar Germen

1877 yılında Aydın’da doğdu. Aynı şehir eşrafından Hacı Mehmet Efendi’nin oğludur. Liseyi İzmir’de bitirdi. İstanbul’a giderek Tıbbiye’den mezun oldu. Balkan Savaşı’nda ve I. Dünya Savaşında görev aldı. 1917 yılına kadar çeşitli cephelerde bulundu. 1919 yılında İzmir’in düşman kuvvetleri tarafından işgali üzerine Aydın’a döndü. Müdafaa-ı Hukuk Cemiyetinin kurucuları arasına katıldı. 1920 yılında TBMM’nin ilk dönem toplantısına Aydın mebusu olarak girdi. Fethi Okyar tarafından kurulan hükümete Sıhhiye ve Muaveneti İçtimaiye vekili olarak katıldı. TBMM’nin 6. döneminde ve 7. dönemin ilk iki toplantı yılında Meclis Başkan vekilliği görevinde bulundu. 1967 yılında vefat etti.

11 – Erzurum Mebusu Raif Dinç

1874 yılında Erzurum’da dünyaya geldi. Babası Mehmet Nuri Bey’dir. Arapça ve Farsça öğrenen Raif Dinç Mektebi Nüvab’tan mezun oldu. Bitlis Vilâyeti Merkez Kadılığında bulundu. Osmanlı Mebuslar meclisinde Erzurum Mebusu ve Temsil Heyeti Azası oldu.. TBMM. 2. dönemden 4. döneme kadar Erzurum. 5. dönemde Zonguldak, 6. dönemde de Erzurum mebusu olarak bulundu. 1949 yılında vefat etti.

12 – Bursa Mebusu Refet Bele

1888 yılında İstanbul’da doğdu. Babası Servet Bey’dir. 1899 yılında Harp Okulu ve 1912’de Harp Akademisi mezunu oldu. Balkan Savaşı ve I. Dünya Savaşı süresince çeşitli görevlerde ve komutanlıklarda bulundu. 13 Temmuz 1919’da görevinden istifa etti. Mustafa Kemal Paşa’nın yanında Kurtuluş Savaşı hazırlıklarına katıldı. İzmir mebusu olarak TBMM üyeleri arasına katıldı. 6 Eylül 1920’de İçişleri Bakanı oldu. Yaklaşık bir yıl Batı Cephesi Güney kesimi Komutanı olarak hizmet etti. 30 Haziran 1921’de Dahiliye Vekilliği’ne atandı. 5 Ağustos 1921’de ek görev olarak Müdafaa-ı Millîye Vekilliği yaptı. TBMM’nin 2. dönemine İstanbul mebusu olarak katıldı. 1926’da mebusluktan istifa etti. 9 Ekim 1922’de Doğu Trakya’yı teslim almak ve aynı zamanda TBMM Hükümetinin İstanbul temsilciliği görevinde bulundu. sıfatıyla 5. dönemden 8. döneme kadar TBMM’de İstanbul Mebusu olarak hizmet etti. 1963 yılında vefat etti.

13 – Niğde Mebusu Ebubekir Hazım Tepeyran

1864 yılında Niğde’de doğdu. Bekirzade Hasan Efendinin oğludur. Özel öğrenim gördü. Meşrutiyetten önce ve sonra çeşitli valiliklerde, İstanbul Şehreminliğinde bulundu, İstanbul hükümetinde Dahiliye Nazırlığına getirildi. 1920 yılında Bursa valisi iken Millî hareketlere gösterdiği yardımdan dolayı İstanbul’da Kürt Mustafa Divanı Harbi’nde idama mahkum edildi. Sultanahmet cezaevinde yattı. Cezası sonradan küreğe çevrildi. Ebubekir Hazım Tepeyran Millî Hükümetin kuruluşundan sonra tekrar valiliklerde bulundu. Trabzon Valisi iken TBMM’ne 2. dönem Niğde mebusu seçildi. 1928 ile 1939 yılları arasında çeşitli valiliklerde bulunan Tepeyran 6. ve 7. dönemlerde tekrar Niğde mebusu olarak TBMM’ne katıldı. 1947 yılında vefat etti.

14 – Kırşehir Mebusu Ali Rıza

1871 yılında Avanos’ta doğdu. Benlizade Mehmet Efendi’nin oğludur. Hukuk tahsili yaptı. Osmanlı Mebuslar meclisinde 1. dönemden 4. dönemine kadar çalışmalarına katıldı. İzmir İstinaf Mahkemesi Reisliği yaptı. Kırşehir mebusu seçilerek TBMM’nin 2. Dönem çalışmalarına katıldı. 1926 günü vefat etti.

15 – Bolu Mebusu Cevat Abbas Gürer

1887 yılında Niş’te doğdu. Ahmet Abbas beyin oğludur. Harbiye’den mezun olduktan sonra orduda çeşitli görevler yaptı. Erzurum Müstahkem Mevki komutanlığında bulundu. Mustafa Kemal Paşa’nın emir subaylığını yaptı. Yüzbaşı iken emekliye ayrıldı. Osmanlı Mebuslar meclisine Bolu Mebusu olarak girdi. TBMM’de 1. dönemden 5. döneme Bolu mebusu sıfatıyla bulundu. 1943 yılında vefat etmiştir. Atatürk’ün en yakın arkadaşlarından biriydi.

16 – Biga Mebusu Mehmet Dinç

1873 yılında Ezine’de dünyaya geldi. Babası Ali Ağa’dır. Rüştiye’den mezun oldu. Farsça öğrenen Mehmet Dinç ziraat ve ticaretle uğraştı. TBMM’nin 1. ve 2. dönemlerine Biga, 3. dönemine de Çanakkale mebusu olarak katıldı. Meclis Kavanini Maliye, İktisat ve Defteri Hakanî encümenlerinde görev aldı. 1952 yılında vefat etti.

Atilla Oral