Cumhuriyet Fikri Adana’da Doğdu! (5/10)

ADANA TÜRKTÜR!

Mustafa Kemal Atatürk’ün bir sel gibi yatağından taşan ko­nuşması daha etkileyici bir saf­haya girmişti. Adana’nın Türk ol­duğunu sözlerine katarken, san­ki, lav kesilmişti;

« Efendiler; Adana’nın mâlum olduğu devirden beri tama­men bir Türk memleketi bulundu­ğunu bilirsiniz. Bu Türk memle­keti bugünkü vatanın aksam-ı sairesinden daha az sadmeler (sademeler), felâketler, inkılâblar geçirmedi. Nâmütenâhi asırlar içinde bu toprakların yetiştirdiği güzide evlâtlar daima mukabele etmiş, mukavemet göstermiş, muhafaza-ı mevcudiyet için çalışmış­lardır. Daima da muvaffak ol­muşlardır. Nasıl ki, bunda da şe­refle, şanla muvaffakiyyet gös­termişlerdir.»

İNKILAPLARIN MALİK BULUNDUĞU KESAFET

« Arkadaşlar; kardeşimiz Beyefendi’nin söylediği gibi, ya­pılan inkılaplar derin bir kesafe­te maliktir. O kadar ki, bu kesa­feti ancak sizin gibi güzide ev­lâtlara sahib bir millet omuzları üzerinde taşıyabilir. Bu muvaffakıyâtı ve inkılâbâtı istihsal ve icrâ edebilmek için millet nâmü­tenâhi yoksulluk içinde, çok fe­na şerait dahilinde çalışmak mec­buriyetinde bırakılmıştır. En bü­yük düşmanlık da asırlarca bu milletin başında bulunmuş olanla­rın doğrudan doğruya millet için­de ifsâdat yapmış olmaları idi.»

«Biliyorsunuz, millet birbirine geçti. Birbirinin kanını döktü ve ancak ondan sonra hakikati anlamak mümkün olabildi. Bu ka­dar acı derslerden sonra istihsal etmiş olmakla bütün milletin cidden iftihar edebileceği netayici henüz hitam bulmuş addetmek büyük gaflet olur. Bilerek veya bilmeyerek milletin saadetine, şe­ref ve haysiyetine mütearrız yol takip edenler bulunsa bile, bu gibiler, sizin gibi dimağları inki­şaf bulmuş gençler karşısında ye­rinden kıpırdamaya fırsat bulamayacaklardır.»

«Efendiler; selâmet ve saa­dette rasânet-i lâzimeyi bulabil­mek için daha çok seneler hemâhenk olarak, milletçe çalışmak lâzımdır.»

«Muharebe meydanlarında düşmanlara galebe çalanlar ve za­fer istihsal etmiş milletler çok­tur. Fakat, hakikî zafer, hakikî zafere daima namzet olabilmek, zaferde lâzım gelen kuvvetlerin menabiini yükseltmekle, kuvvet­lendirmekle kabildir. Maatteessüf itirâf etmeliyiz ki, memleketimiz nihayete kadar nâmütenâhi hazâin ile dolu olduğu halde, biz o hâzi­nelerin üstünde aç kalmış insan­lar gibiyiz. Bütün hazâini açmak ve bunları işletmek, bütün menâbi-i servet ve saadeti bulmak bizlere, milletimize teveccüh eden vazaiftir.»

MİLLETİMİZ YIKILMAZ BİR ÇELİK KÜTLEDİR!

« Biliyorum ki, hey’etinizi teşkil eden gençler nazariyat ile iştigal eden insanlar değildir. San’atın ne olduğunu anlayan, ti­caretin ne ifade ettiğini bilen, ziraatle bilfiil iştigal eden genç­lerdir. İşte, ancak bunlar üze­rinde ciddî çalışmakla hakikat-i zaferi ihraz edeceğiz. Şu noktada görüyorum ki, cümleniz bu hakayiki vuzuh-u kâmile ile anla­mışsınız. İnşallah memleketimizin en hücra köşelerindeki kardeşleri­miz de aynı derecede tenevvür eder. İnkişaf eder. Hakikate el ile temas eder. İşte ancak ondan sonra milletimiz bir çelik kütle manzarası arz edecektir.»

15 Mart 1923 Perşembe günü Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Adana Türkocağı binasından ayrılırken. Ocak binasının süslemeli sütun­ları arasında ve kanının hemen üstünde «Türkocağı» yazılıdır. Yukarıda beyaz bez üzerine de «Aziz Münci» yazılmış, bu iba­renin altına da şu cümle işlen­miştir: «Adana Türkocağı öz hemşerisi Gazi Paşa’yı hürmetle karşılar.»

Büyük kurtarıcı, Müşir Mus­tafa Kemal Atatürk 15 Mart (1923) Perşembe günü Adana Türkocağı salonunda yaptığı, ta­rihin en parlak ve aydınlatıcı, yön verici sayfalarını teşkil eden konuşmasını şöyle tamamladı:

« Huzurunuz beni pek mem­nun etmiştir. Siz çok kıymetli gençlersiniz. Bunu suhuletle an­lamak mümkündür. Bunu hisset­miş olduğumdan bahtiyarım. Cüm­lenize teşekkür eder, bahtiyarlı­ğımı beyan eylerim».

DAHA O GÜN, HERŞEYİ MİLLETE MAL EDİYOR!

Adana’yı ve Adanalıları mut­lu eden konuşma bitmişti. Musta­fa Kemal konuşmasını bitirip de oturmak istediği zaman alkışlar, nidalar, «Yaşa Büyük Gazi, var ol aziz Münci!» sesleri Türkocağı binasının kubbesinde kulak zar­larını zorlayan yankılar yapıyor­du. Bu alkışlar, bu nidalar, bu yürekten kopan «Yaşa! Var ol Büyük Münci!..» sesleri Mustafa Ke­mal’i iki üç dakika ayakta tutmuş­tu. Salondakilere sevgi dolu göz­lerle bakıyor. Nasıl teşekkür ede­ceğini bilemeyen, bir talebe utan­gaçlığı içindeydi. Bu candan al­kış ve nidalara, bu yürekten bağ­lılığa reveransla karşılık veriyor, dudakları arasından duyulur du­yulmaz, şu kelimeler dökülüyor­du:

« Siz de sağ olun, hepini­ze pek çok teşekkür ederim aziz Adanalılar!..»

Gazi Mustafa Kemal irticalen yaptığı bu konuşmasının başında, Adana Gençliği adına konuşan Ferit Celâl’in kendisinde büyük hisler, büyük rikkatler, büyük iti­mat uyandırdığını belirtmişti.

«Bi­ze cesaret veren siz, sîzleri vü­cuda getiren büyük kalpli anala­rınız, babalarınız ve bu memlekettir» demişti. Gazi, bu sözleriy­le daha o gün herşeyi millete, memlekete mal ediyordu.


5. Bölümün Sonu >>> Devamını okumak için tıklayınız