Çoban Mehmet ‘Atam, Seninle Cihan Güreş Tutamadı’ Deyince Atatürk Onu Alnından Öpmüştü…
ATA, güreşi ve güreşçileri hakikaten çok severdi. En sevdiği güreşçilerin başında ise Çoban Mehmet gelirdi. Aşağıdaki yazıda Çoban Mehmet, Aziz Ata ile ilgili hatıralarını anlatmaktadır:
Yıl 1934…. Haliç idman Kulübünün an’anevi yıllık vapur gezisi münasebetiyle Yalova’nın yakınındaki Çınarcık köyüne geziye gitmiştik. Gezimizi haber alan Ata, kulüp başkanı Jandarma Kumandanı Fuat Bey’e «Çoban var mı?» diye soruyor. Cevap müspet olunca hemen Çınarcık’a geliyor ve Faik pehlivanı benimle, Urfalı Salihi de Cemâl pehlivanla kapıştırıyor.. Çok geçmeden ben Faik’i, Cemâl Pehlivan da Urfalıyı yenmişti. Fakat, muteriz bir mizaca sahip olan Urfalı neticeye itiraz ettiği için kati netice alınamamıştı… ATA ise güreşi çok sevdiği için Urfalının taşkın hareketini bile hoş karşılamıştı.. Fakat bize birer elbise yaptırarak gönlümüzü almasını da ihmal etmemişti.
Bu arada «Salih hâlâ iyi pehlivan olamadı» yollu serzenişte bulununca ben de «ATAM, yetiştirmeye çalışıyoruz. Fakat bir türlü kafası almıyor.» dedim gülüşmelere yol açtım…
RUSYA GÜREŞLERİ ve ATA’NIN MESAJI
1932-1935 yılları arasında tam dört defa üst üste Rusya’ya Halkevi takımı adı altında gitmiştik. Başımızda o zamanın büyük söz sahibi olan Cevdet Kerim İncedayı vardı. Vapur yola çıktıktan sonra yanımıza gelen İncedayı ‘Çocuklar ATA siz güreşçiler için «Ben başka sporculardan birşey beklemiyorum. Yalnız güreşçilerin zaferlerini beklerim» dedi’.
Bu sözler beni son derece coşturmuştu… Nitekim Rusya’ya dört gidişimde ve İstanbul, Ankara ve İzmir’de karşıma çıkan Ermeni asıllı Gonca adındaki Rus’u yenmem, ATA üzerindeki itibarımın artmasında büyük rol oynamıştı…
SENİNLE CİHAN BAŞ EDEMEDİ…
1935 yılının sonbaharıydı. Memleketimize Hitler devrinin mağrur Alman güreş ekibi gelmişti. Taksim Stadındaki bu güreşlere ATA kendisine haber verilmediği için gelememiş; fakat, haber alınca da kendisini Türk-Alman güreş temasından haberdar etmeyen yakınlarını hayli haşlamıştı.

Güreşlerin galibiyetimizle bittiğini öğrenen ATA her iki tarafa mensup güreşçileri FLORYA’daki köşke davet etmişti.. Tabiî hemen vasıtalara binip Florya’nın yolunu tuttuk ve kapıda bizi karşılayan İsmail Müştak Bey’in emri üzerine herkes rakibi ile yanyana ve asker adımı ile yürüyerek köşke dahil oldu.. ATA kapıda bizi karşılamıştı, ilk önce beni sordu «Buradayım ATAM» dedim… Sonra bana dönerek;
«-Çoban benimle de güreşir misin» dedi.. Ben de gayrî ihtiyarî «ATAM, seninle cihan güreşemedi. Ben mi güreşeceğim?» dedim. Bu samimî ve içten gelen sözüm hoşuna gitmiş olacak ki; yanıma sokulup beni alnımdan öptü. Nur içinde yatsın. Şimdi o sağ olsaydı, güreşimiz bu duruma mı düşerdi? Hele üst üste alınan Dünya ve Olimpiyat Şampiyonlukları onu kim bilir ne kadar sevindirirdi?..
Biliyorum, İsmet Paşa da, Cemâl Paşa da güreşi çok severler. Ama neye yarar? Onlar emir verir, ama emirleri tam olarak tatbik edilmezse «bunun sorumlusu kimdir?» diye soran olmazsa elbette ki güreşimiz düştüğü zor durumdan kurtulamaz.
10 Kasım 1963, Akşam Gazetesi