Celal Bayar İstiklal Marşımızın Mecliste Kabulünü Anlatıyor

Türk Edebiyatı Dergisi’nin 1983 yılı Mart ayı sayısından alınmıştır:

Ahmet Kabaklı: Muhterem Efendim bugün size hem oğlunuzun vefatı üzerine başsağlığı dilemeye geldik, hem de lütfederseniz İstiklâl Marşımızın kabulünün 62. ve Akif’in doğumu­nun 110. yıldönümü münasebetiyle Türk Edebi­yatı Vakfı olarak hatıralarınızı ve görüşlerinizi almaya geldik. İstiklâl Marşı kabul edilirken Ankara’daydınız nasıl olmuştu anlatır mısınız? Siz o gün­lerin yaşayan en önemli temsilcisiydiniz…

‘Biz onun yanında müsabakaya giremeyiz’

Celâl Bayar: Hükümet olarak bir İstiklâl Marşı­mızın olması lüzûmuna karar vermiştik. Bunun için de müsabaka ilân ettik. Müsabakaya birçok kimseler iştirak etti. Daha sonra Mehmet Akif’in de müsabakaya iştirak ettiği öğrenilince, bir çokları yazdıkları şiirleri, verdikleri halde geri aldılar. Yalnız Bursa Mebusu Muhiddin Baha Bey o da şairdi aynı zamanda Hukukçuydu, işti­rakte ısrar etti. İki metin üzerinde yarışma oldu. Mecliste okundu. Okuyan Hamdullah Suphi Bey’di. Yani Akif kendi şiirini dahi kürsüye çıkıp okumadı. Hamdullah Suphi Bey malûm iyi bir hatipti. Herkes onun okumasını istedi. Bu müsa­bakayı da o ilân ediyordu. Aynı zamanda da Maarif Vekiliydi. Fakat neticede hakem meclis idi. Okudu. Tabi herkes heyecanla dinledi. Mec­lisin kararıyla reye kondu, ittifakla kabul edildi. Böyle oldu. Akif kendisi de orada idi. Fakat böyle, başı öne eğik, sakin sakin dinledi. Gözümün önündedir. Asıl bu şayan-ı dikkat olan meseledir: Müsa­bakaya dahil olanlar haylice kalabalıktı. Akif’in de iştirak ettiğini görünce geri aldılar. Yani “biz onun yanında müsabakaya giremeyiz” dediler.

Münasebetlerimiz o kadar ileri değildi.

A. Kabaklı: Karabekir Paşa da İstiklâl Marşı yazmış efendim, o müsabakaya girdi mi?

C. Bayar: O ayrıdır efendim. Meclisle alâkası yok. Marş okundu, hepimiz heyecanlandık ve kabul ettik. Hatırlarım. O vakit dahi Akif’in eski halini, o mütevazi halini hiç değiştirmediği gözümden kaçmamıştır.

A. Kabaklı: Efendim Mehmet Akif Taceddin Dergahı’nda otururmuş o sırada. Pek çok da ziya­rete giden olurmuş. Zatıaliniz ziyarete gitmiş miydiniz?

C. Bayar: Münasebetlerimiz o kadar ileri değildi. Mecliste selâmlaşırdık, bazan da görü­şürdük. Sıkı bir münasebetimiz yoktu ama birbi­rimizi tanırdık. Ben bir mesele arz ettiğim zaman benimle alâkadar olurdu.

A. Kabaklı: Teşekkür ederim.