Büyük Gazi’nin Hatıratından Sahifeler-6
Bu yazı 30 MART 1926 tarihli HAKİMİYET-İ MİLLİYE GAZETESİ’nden yazarımız Göktuğ Sırkıntı imzasıyla Türkçe’ye çevrilmiştir.
VAHİDEDDİN’E BİR TEKLİF
İstanbul’da rahatsızlanan büyük Gazi ( Karlsbad’da) iken, Sultan Reşad’ın vefat haberi geliyor. Yaver-i Ekrem İzzet Paşa, Gazi Paşa Hazretlerini İstanbul’a davet ediyor.
Daha evvel cereyan iden bazı meseleler var. [ ADLON ] otelindeyiz. Bir gün birkaç gazete muhabiri veliahdden yine mülakat istemişler. Mülakatda bende hazır bulundum. Veliahd İstanbul’da son güne kadar aldığı fikirlerle (*) görünüyor, kiminle görüşse, daima aynı fikirlerle konuşuyordu. O gün ecnebi gazeteciler ile musahabesinde memnun kaldı.
Gazeteciler çekildikten sonra, salonda ikimiz yalnız kaldık. Bana sordu:
– Ne yapmalıyım?
Şu yolda idare-i kelam ettiğimi hatırlarım:
– Osmanlı tarihini biliriz. Bu tarihin bir takım safhaları vardır, ki sizi korku ve endişeye sevk ider. Ve bunda haklısınız. Ben size bir şey söyleyeceğim ve o teşebbüsde hayatımı size teşrik ideceğim. Memnun olur musunuz?
– Söyleyiniz, dedi.
– Henüz padişah değilsiniz, fakat Almanya’da gördüğünüz, ki İmparator, veliahd ve prensler hepsi bir iş üzerindedir. Neden siz bütün işlerden uzak kalasınız?
– Ne yapabilirim, diye sordu.
– İstanbul’a gider gitmez bir ordu kumandanlığını isteyiniz, ben sizin Erkan-ı harb reisiniz olurum.
– Hangi ordunun kumandanlığını?
– Beşinci ordunun, cevabını verdim.
Bu isimdeki ordu, Liman Fon Sanders’in emrinde bulunan veya bulunmak lazım iken Vahideddin:
– Bu kumandanlığı bana vermezler, dedi.
– Siz isteyiniz, dedim.
– İstanbul’a gittiğim zaman düşünürüz, cevabını verdi.
Bu benim içün naamidane bir cevaptı. İstanbul’a geldik, fakat muvasalatımız zamanı kendimde fecii bir ızdırap hissettim.
Doktorlar sol böbreğimden rahatsız olduğumu söylediler. Bir ay kadar yatağımı terk edemedim. Doktor arkadaşların tedavisi, ızdırabımı bir türlü esasından mani edemiyordu. Bir aralık iyileşir gibi oldum, fakat tekrar yattım. Nihayet doktorlar Viyana’ya gitmeliyim lüzumunda ısrar ettiler.
Viyana’da müracaat ittiğim profesör benim senatoryumda yatmaklığımı zaruri gördü. Bir ay kadar Viyana civarında [ kotaj senatoryum ] da bizzat bu profesör tarafından tedavi olunan, sonra yine aynı profesörün tavsiyesiyle, ( Karlsbad’a da) gittim. Rahatsızlığım henüz tamamıyla zail olmamış bulunduğu bir tarihde [ Gazi Paşa Karlsbad’da aldığı notlarına bakarak bu tarihi buldu. ] 1918 temmuzunun beşinci Cuma günü [ Karlsbad’da ] ki ikametgahıma İzmir’de tanıdığım bir zat, diğer bir arkadaşla geldiler, misafirler padişahın vefat ettiğini ve Vahideddin’in tahta çıktığını haber verdiler:
– Ah cümleye ve yeni padişaha ömür versin, didiler.
Ben bu haber karşısında biraz gayri tabii bir hal almış olacağım ki, misafirlerimin nazar-ı dikkatlerini celb itmiş. Müteessir mi idim, memnun mu olmuştum? Pek tahlil idemiyordum. Hakikat şu idi, ki ne evvelin padişaha acımıştım, ne de yeni padişaha ömrünün uzun veya kısa olmasıyla alakadar idim.
Acaba teesürümün sebebi bu tebdil esnasında İstanbul’da bulunamamak mı idi? Buna dair de katii bir fikir söyleyemem, yalnız bir durgunluk geçirdiğimi hatırlarım.
Birkaç gün içinde mütemmim malumat geldi. Ben Vahideddin’i telgrafla tebrik ettim, cevap verildi. Son malumatdan anlaşıldığına göre İzzet Paşa yeni padişahın yaver-i ekremi olmuştu.
Ben bu hadiseyi manidar buldum. Çünkü İzzet Paşa yaver olmaktan ziyade, bu nam altında bir askeri müşavir veya Erkan-ı harb reisi gibi bir vaziyyet almış oluyor zan ittim.
Birkaç gün sonra İstanbul’da bulunan yaverim Cevad Abbas beyden hemen İstanbul’a avdetime dair bir telgraf aldım. Henüz hastalığım geçmediği içün, ciddi bir sebep olmadıkça İstanbul’a dönmek istemiyordum. Onun içün Cevad Abbas beye bu maalde cevap yazdım. Kendisinden aldığım ikinci telgraf [ İstanbul’a serian avdetimin arzu buyurulduğu ] (*) ciddi. Artık avdetimin kimin tarafından arzu buyurulduğunu tahkike lüzum görmeden, 1918 senesi 27 temmuz cumartesi günü Karlsbad’dan hareket ettim.
(*) şeklinde belirtilen bölümler gazetenin yıpranmasından ötürü okunamamaktadır, metin çevrildikten sonra sadeleştirme yapılmıştır.
ÇEVİRİ: GÖKTUĞ SIRKINTI
İLETİŞİM: clock_rowns@hotmail.com
KAYNAK: 30 MART SALI 1926 HAKİMİYET-İ MİLLİYE GAZETESİ