Bütün Gün Yüzlerce Kilo Yük Taşıyan Bir Hamal Nasıl Dinlenir?
Ağır yük taşıma” şampiyonları, Bütün gün yüzlerce kilo yük taşıyan bir hamal nasıl dinlenir?, Kuvvetli olmak istiyor musun?. Her şey ye.. Ama ekmeği çok atıştır.
Röportaj: H.F (Hikmet Feridun) : Akşam gazetesi, 8 Haziran 1936, sayfa: 7
Foto: Sebah & Joaillier İstanbul, 1890’lı yıllar.
“Dahiliye Vekaleti sırt hamallığı ile gayet yakından alakadar oluyor. Yapılan bir istatistikte İstanbul’da “Ağır yük taşıma şampiyonu” olabilecek kadar müthiş kuvvette hamallar bulunduğu anlaşılmış.
Dün şehrin hamalı en bol yerlerinden birine gittim. Onlarla biraz hoş beşten sonra anladım ki, hakikaten “Ağır yük taşıma” şampiyonları bizdedir.
Karşıma Malatyalı Hüseyin adında Herkül gibi güçlü kuvvetli, iri yarı, pazulu bir hamal çıktı. Sırtında üst üste koyup taşıdığı iki yumurta sandığını henüz indirmişti.
– Demek aranızda 100 kilo taşıyan hamallar var?.
İstihfafla güldü:
– 100 kilo mu?. Dedi. 100 kilo nedir ki?.. Onu çocuk bile taşır.
– Aman pehlivan, dedim. Etme. Ya siz ne kadar kaldırabiliyorsunuz?
– 200.. 250.. 280 kilo taşıyanlarımız vardır. Ben çok defa 200 kilo taşırım.
– Günde kaç yük taşırsınız?.
– İşine bakar. Saat altıda başlarız. Bazen yedide paydos ederiz.
– Peki böyle yüzlerce kilo yük taşıdıktan sonra nasıl dinlenirsiniz?
– Yedide paydos ettik mi ettik.. Bizim kahvelerimiz vardır. Ya oraya gider, arkadaşlarla hoş beş ederiz.. Yahut da hana döneriz. Odalara çekilir, sırt üstü yatarız… Ha, bak bizim aramızda kuvvetli hamallar vardır. Hepsi de güreş meraklısıdır. Odalara gidince onlar güreşirler.
– Bütün gün 100, 150, 200, 250 kilo yük taşıdıktan sonra akşam dönünce güreşenler var demek?
-Öyle ya.. Vücut alışmış bir kere.. Çoğumuz yorgunluk nedir bilmeyiz. Sonra yük taşımak başka, güreş başka.
Etrafımdaki bu müthiş, pazulu, kuvvet timsali adamlara baktım da düşündüm. Eğer bunlar çalıştırılırsa içlerinden kim bilir ne müthiş pehlivanlar çıkar.. Bunların arasında dünya kuvvet şampiyonu olmaya layık kaç kişi olmadığı ne malum?
Bizim hamallarımızın kuvveti ecnebilerin son derece merakını çekiyor. Hiç unutmam, Yeni Türk Harfleri’nin kabulü sırasında bir matbaa Avrupa’dan büyük bir makine getirtmişti. Makineyi kurmak üzere Almanya’dan bir de makine mühendisi gelmiş.
Makine mühendisi Almanya’da beş altı hamalın kaldıramadığı büyük demir aletleri hamalların tek başına elma gibi kaldırdıklarını görünce dehşetli şaşmıştı. Mühendis hamallardan birine yaklaşmış:
– Yahu siz bu kadar kuvvetli olmak için ne yiyip içiyorsunuz? Diye sormuş.
Hamalın birisi gülerek cevap vermiş:
– Soğan, ekmek, hazır yemek.. Ondan iyi yiyecek mi olur?. Ben bir oturuşta yarım okka ekmek ile iki soğan yerim. Demiş.
Bu fıkra hatırıma geldi. Ben de sordum:
– Bu derece kuvvetli olmak için ne yiyip içiyorsun?
– Ben boğazıma iyi bakarım.. Aldığımın yarısını da boğazıma veririm. Amma kuvvet istiyorsan ekmekten şaşma. Ekmek kadar kuvvetli yiyecek var mı ki? Yoğurt zamanı da yoğurt ye.
Herkül kadar kuvvetli hamalın yoğurt tavsiyesi üzerine aklıma zavallı Zaro Ağa geldi. Asırlık ihtiyarı ne zaman görsem bana tavsiye ederdi:
– Evlat.. Yoğurt ye.. Ayran iç..
Sordum:
– Peki.. Günde ne kadar kazanırsınız?
– Biz hamallar iskele iskele ayrılmışızdır. Her iskelenin 100-150 hamalı vardır. Hep birden iş alırız. 150 hamal birden akşama kadar çalışırız. Bütün depoların, ardiyelerin, ambarların yüklerini taşırız.
Akşam olunca hesap görülür. Kaç para toplanılmış? 100 lira, 150 hamal arasında bunu taksim ederiz. İşte günde elimize 75, 80, 90 kuruş geçtiği olur.
– Tatil gününüz, dinlenme gününüz var mı?
– Elbette var.. Haftada, on günde bir kere tatil yaparız. Tatil yapanların gündeliği işler. Çünkü arkadaşlar çalışırlar. Tatil yapanın payını ayırırlar.
– Böyle günlerde iyi dinlenir misiniz?
– Sana bir şey söyleyeyim de gül bari… Ben yük taşımadığım gün vücudumun ötesi berisi ağrır.. O kadar yüke alışmışım ki sırtımda şöyle en aşağı 100 kiloluk bir sandık olmayınca sanki evde bir şey unutmuşum, yanıma bir şey almayı unutmuşum gibi gelir.
– Hamallıkta en güç şey nedir?
– Apartmanların yukarı katlarına eşya taşımak.. Sırtıma 300 kilo ver razıyım, “hık” demeden saatlerce giderim. İlle 80 kiloyu dört kat apartmana çıkarmaya kalma. Merdivene hiç yüzüm yoktur.
Sakallı fakat gayet dinç hamallar gözüme ilişti.
– Kaç yaşına kadar hamallık edenler var?
– Bizim iskelede en yaşlısı 55’tir. Hepimiz genciz.. Başka iskelelerde 80 yaşında hamal var Ama öyle 80 yaşında ki, seni beni cebinden çıkarır…
H.F (Hikmet Feridun)
Akşam gazetesi, 8 Haziran 1936, sayfa: 7