“Bu Düşman Askeri (Fransız)…. İstedim Ki Anasının Yanına Dönsün.”

Sevgili Okurlarım!

Yazım gene uzun ama lütfen sabırla okuyun.
Yazının sonundaki fotoğrafı da lütfen dikkatle inceleyin.
Teşekkürler.
Eriş Ülger

İnternet sitelerinde aşağıda ki olay Osmanlı’ya mal edilerek çeşitli versiyonlarda anlatılır. Doğrusu aşağıda ki gibidir.

Olay 11 Ağustos 1915’de yaşanır.

Henri Joseph Étienne Gouraud (17 Kasım 1867 doğdu – 16 Eylül 1946 öldü) Fransızların önde gelen generallerinden birisidir. Savaş sırasında bir kolunu kaybetmiş iki ayağı da kırılmıştır.

Mayıs 1915’te yönetimindeki 10. tümenle Çanakkale Savaşı’na katılmış. Haziran 1915’te 1. Kerevizdere Muharebesi ve Zığındere Muharebesi sırasında sağ kolu kopmuş, iki bacağı da kırılmıştır. Tekrar askeri hizmete geri dönen Gouraud, Fas ve Avrupa’da çeşitli görevlerde bulundu.

I. Dünya Savaşından sonra Fransa’nın Orta doğu temsilcisi olarak Suriye’ye yüksek komiser olarak atandı. Gouraud 1919 ile 1923 yılları arasında görev yaptığı Suriye’de en yüksek rütbeli asker olarak Türk-Fransız Cephesinde Fransız birliklerinin komutanlığını da yaptı.

Fransız General Guro (Henri Joseph Étienne Gouraud) savaş sonrası bir anısını, 1930’da bir anıt mezarın açılışı sırasında şöyle anlatmıştır:

“Fransızlar, Türkler gibi mert bir milletle savaştıkları için çocuklarınızla daima iftihar edebilirsiniz.

Burada Çanakkale’de Anafartalar Cephesinde yaşadığım bir olayı sizlere anlatmak isterim.

11 Ağustos gününün erken saatleriydi. Bir kaç gün önce doğa inanılamayacak kadar güzeldi. Su çiçekleri, papatyalar, leylaklar bir birleriyle ahenk ve mutluluk içindeydiler. Oysa şimdi, savaş bitmiş, o güzelim tablonun yerini feryat ve kan almıştı.

Yaralı ve ölülerin arasında dolaşıyorduk. Bir kaç saat önce Türk ve Fransız askerleri süngü süngüye gelip ağır zayiat vermişlerdi. Bu sırada gördüğüm bir hadiseyi ömrüm boyunca unutmayacağım.

Gördüğüm manzara şu idi:

Yerde bir Fransız askeri yatıyor, bir Türk askeri kendi gömleğini yırtmış, onun yaralarını sarıyor, kanlarını temizliyordu.

Tercüman vasıtası ile bir konuşma yaptık.

Türk askerine tercüman aracılığı ile sordum:

– Niçin öldürmek istediğin askere şimdi yardım ediyorsun?

Mecalsiz haldeki Türk askeri mecalsiz bir ses tonu ile kesik kesik şunları söyledi::

– Bu düşman askeri (Fransız) yaralanınca yanıma düştü. Cebinden yaşlı bir kadın resmi çıkardı. Bir şeyler söyledi! Anlamadım!… Ama herhalde annesi olacaktı. Benim ise kimsem yok! İstedim ki, o kurtulsun, anasının yanına dönsün.”

Bu asil ve alicenap duygu karşısında, günlerinde verdiği yorgunlukla gözlerim yaşardı.

Bu sırada, emir subayım Türk askerinin yakasını açtı!

O anda gördüğüm manzaradan yanaklarımdan sızan yaşlarımın donduğunu hissettim! Çünkü, Türk askerinin göğsünde, bizim askerinkinden çok ağır bir süngü yarası vardı ve bu yaraya bir tutam ot tıkamıştı.! …

Az sonra ikisi de öldüler!

Fotoğraf Ankara’da o zamanın Genelkurmay Başkanlığı önünde çekilmiştir.

Mazhar Müfit İbrahim, Fransız General Eugora, Fransız devlet adamı Franklin Bouillion.

Tarih 11 Ekim 1921