Bir Dakikada İngiltere ve Osmanlı Değerlendirmesi

Size kısaca, İngilizlerin oyunlarından birini yazayım. Hindistan’da 1800’lü yıllara kadar yönetimde, bir Türk-Moğol devleti olan Babürler vardı. Mısır’da ise, yine 1800’lü yıllara kadar Osmanlı yönetimi vardı. İngilizler şu iki şeyi başarılı ile yaptılar…
 
1) Siz üretmeyin biz yaparız
 
2) Üretmeyen ülkenin vergilerinden faydalan..
 

Yani bir ülkenin önce sözde dost ticaret ortağı olmuşlar. Kolonileşme süreciyle üretmeyen ülke, dışa bağımlı olduğunda; zamlarla, yüksek vergi oranlarıyla çöküşe geçtiği an, işgal etmişler ve halkın sırtlarındaki yüksek vergiyi ve baskıcı yönetimi -SİZİ TEDAVİ EDİYORUZ- diyerek kaldırdıklarında, ülke mandaterlik altında İngiltere’nin olmuş.. İşte Mısır’ı ve Hindistan’ı da böyle aldılar.. Yani, kaynağı bol ülke üretmiyorsa, vergi yükseldiyse o ülke bir İngiliz oyununa kurban gidiyordur…

Şimdi bazıları çıkıp, Osmanlı’yı örnek almışlar diyebilir.. Hem doğru, hem yanlış. Çünkü Osmanlı’yı değil, Türkleri örnek alıyorlardı fakat Osmanlı hanedanının yaptığı hatayı yapmadılar.. Bilge Kağan dağlardan topladığı 700 Türkle bir devlet kurmuş, Asya’ya hükmetmişlerdi.. Şaka gibidir! Yine Hunlar da Avrupa’da ve Asya’da devlet kurmuşlardı..

Nasıl? Kısaca milleti memnun ederek.. Fakiri zengin kıldım diyor Tonyukuk, Orhun Yazıtları’nda… Osmanlı beyliğine, Karesi’nin katılmasıyla fetihlere başladığında, Rumlara ilişmediler. Rumlar da Türk yönetimini kabullenmiştir.
Niye? Çünkü Bizans’ın vergilerinden bıkmıştı adamlar.. Zaten milliyetçi de değillerdi. Türkler, Bizansın aldığı ağır vergileri kaldırınca sevildiler, Rumlar yabancı bir egemenliği kabul etti, devleti sevdi, destek oldular. Ancak 12’den fazla vergi alınmaya başlandığında, devlet de çöküşe geçti. Osmanlı hanedanı, evlenenden-evlenmeyenden(Resm-i Çift, mücerred, arusane, bennak vergileri), öküzü olandan-öküzü kaybolandan(Yave, Adet-i Ağnam), ekenden-ekmeyenden(Bac-ı Bazar, Çiftbozan), çeşit çeşit saçma sapan vergiler alıyor, köylüye 1 karış toprak bile bırakmıyor, rütbeli memuruna ise arpalık ve malikaneler veriyordu. Hatta öyle ki savaşa giderken bile yol üzeri halktan para topluyor(Resm-i Nüzul), savaşa evladını gönderen baba savaş masraflarını (Seferiye-Hazariye) ödüyordu. Üretmeden, bir devlet bu şekilde ayakta kalabilir mi? Böyle bir halkı, kışkırtmak da zor değildi… Zira İngilizler, Osmanlı’nın dost bildiği Ermeni’yi de, Rum’u da kışkırtmış, onlara güç ve zenginlik vaad etmiştir.. Atatürk ise bu vergilerin hepsini kaldırdı. Millete öküz ve toprak vermiş, memurları ise Türklerden seçmiştir.. Şaşırmayın, Atatürk 46 küsür fabrikayı boşuna açmamıştı.. Her birinin bir kale olduğunu, milletinin sigortası olacağını biliyordu.. Bugün ise, ayyaş dedikleri o büyük insanın açtığı fabrikaları tek tek satanlar, halkın yastıkaltı altınlarını istiyor, %40 zam yapıyor…Velhasıl, evet Türkleri örnek aldılar fakat yapılan hataları yapmadılar… İşte böyle İngiltere oldular…
 
E. Özel