Bedevi Değil, Medeni Olun

Nazım Canca anlatıyor:

Bir gün, Çankaya Köşkü’nün kütüphanesinde, mutat çalışmalarımız sırasında Ata bir ara yarım camlı okuma gözlüğünün camsız kısmından bakarak:

“Git yüzünü yıka da gel” dedi.

“Baş üstüne Paşam” dedim ve hemen kalktım. Acaba yüzüm mü kirlenmiş diye düşünerek aynaya koştum. Baktım, kir filan yok. Buna rağmen yıkadım. Saçımı taradım, geldim, oturdum. Bir müddet sonra yine:

“Git yüzünü yıka!”

“Yıkadım Paşam!”

“Bir daha yıka!” 

Kalktım, ayna karşısında dikildim, iyice baktım. Hafif sakal var, gün aşın tıraş olurdum. Hemen tıraş oldum ve gittim oturdum. Kitapları karıştırırken:

“Bana bak” dedi.

“Emredin Paşam” dedim.

“Bir insanın, ilk görüşte, medeni olup olmadığını nereden ve nasıl anlarsın?”

“Giyiminden, hâl ve hareketlerinden” dedim ve daha birçok şeyler attım. Ama tutturamadım.

“Olmadı” dedi.

“Bak ben anlatayım:

Bir insan ki, üzerindeki elbise dünyanın en pahalı ve son moda elbisesi olsun, hâl ve hareketleri de yerinde diyelim… Ama eğer o kişinin tırnakları uzamış, simsiyah kirle dolmuş, üster saçı sakalına karışmış ise o insan medeni değil bedevidir. Medeni bir insan, her gün banyosunu ve tıraşını yapan insandır” dedi.


Atatürk ve Salih Bozok. En arkada ve en sağda Nazım Canca

Kaynak:Hayatım ve Hatıralarımda Atatürk, Nazım Canca, Yayına Hazırlayan, Damla Asena Daloğlu, Opus Kitap, 2016


Nazım Canca kimdir?

Nazım Canca, askerlik görevini Ulu Önder Atatürk’ün huzurunda Çankaya Köşkü’nde yapmış, askerliğinin bitimine yakın O’nun izniyle Emniyet Teşkilâtı’na müracaat etmiş ve polis olarak Ata’sının Rusça mütercimi, kütüphane memuru ve yakın koruması olarak 10 Kasım 1938’e kadar hizmete devam etmiştir.

Nazım Canca Emniyet Teşkilâtı’nın 6 sicil numaralı polisi olarak Atatürk’ten sonra İsmet İnönü ve Celâl Bayar’ın da yakın korumalığını sürdürmüş, Polis Başmüfettişi olarak emekli olmuştur. Ayrıca bu görevlerinin yanında 1950’de başlattığı çalışmalarının sonucu olarak ülkemizde Judo Federasyonu’nun kurucularından olmuş, Federasyon’un as başkanlığını yapmış, bunun yanı sıra tekvando ve karate federasyonlarının da kurulmasına katkıda bulunarak Polis Akademisi öğrencileriyle Türk Gençliği’ne sayısız sporcu kazandırmıştır. Nazım Canca, 1981’de hayata gözlerini yummuştur.