ATATÜRK’ün Ve Babasının SEYYİD Olduğuna Dair İddialara Cevap Belge Ve Yazı

Çok Değerli Arkadaşlar!.. Çok Değerli Dostlar!..

ATATÜRK VE AİLESİ hakkında yazdığımız kitapta yer alan bazı belgelerin ve konuların farklı şekilde yorumlanması veya yazılmış olması dolayısıyla insanlarımızın zihninde haklı olarak bazı sorular oluşmuştur. Sayın Haydar Baş’ın yazmış olduğu “Hoş geldin ATATÜRK” adlı kitabında yer alan ve bana atfedilen belge ve bilgilerin kitabımızın 1. baskısından alındığı görülüyor.

Ancak sayın Haydar Baş’ın kitabında farklı olarak veriliyor. Ben ne konuk olduğum televizyon programlarında ve ne de yayınladığımız kitabımızda Atatürk’ün soyunun Hz. Peygamberimiz (s.a.v) e dayanmış olduğunu ve “Ali Rıza efendi’nin Seyyid olduğunu söylemedim ve yazmadım”. Sayın Haydar Baş bana atfederek Atatürk’ün babası Ali Rıza Efendi’nin babası Ali Rıza Efendi’nin adının önünde “Seyyid” yazdığı için Onun Hz. Peygamberin soyundan gelen bir Seyyid olduğunu iddia ediyor. Ve bu iddiasını benim kitabı referans vererek söylüyor.

BENİM KİTAPTA YER VERDİĞİM VE TESPİT ETTİĞİM BU BELGENİN ASLI AŞAĞIDAKİ GİBİDİR. KİTAPTA DA AYNI ŞEKİLDE

BOA. AMKTNZD 250-65-H.1274-M.1858/59-EVRENOS VAKFI-ALİ RIZA BEĞİN MÜHRÜ BULUNUYOR.

1. MÜHÜR ES-SEYYİD ALİ RIZA (MÜHÜR),

2. MÜHÜR GABRİYEL (MÜHÜR)

3. MÜHÜR AVRUPA TÜCCARI VEKİLİ EFTEM KİRYAKOR (MÜHÜR),

4. MÜHÜR TÜCCARI HAYRİYE ŞEYHİNDEN ES-SEYYİD MEHMED EMİN (MÜHÜR),

5. MÜHÜR ES-SEYYİD MEHMED (MÜHÜR), MEHMED ZİHNİ (MÜHÜR)

AYNI BELGEDE 5 ADET İSİM VAR: 2 Sİ GAYRİMÜSLİM. 3’Ü MÜSLÜMAN.

MÜSLÜMANLARIN HEPSİNİN ADLARININ ÖNÜNDE “ES-SEYYİD” İBARESİ BULUNMAKTADIR. GÜNÜMÜZDEKİ “EFENDİ-BEY-BEYEFENDİ” ANLAMINDA KULLANILMIŞTIR. BU İSİMLERDEN BİRİSİ ALİ RIZA EFENDİ YE AİTTİR.

ADININ ÖNÜNDE “ES-SEYYİD” YAZIYOR DİYE “ES-SEYYİD ALİ RIZA” HZ. PEYGAMBERİN SOYUNDAN GELİYORSA; AYNI BELGEDE YER ALAN DİĞER KİŞİLERİN ADLARININ ÖNÜNDE “ES-SEYYİD MEHMED EMİN” VE “ES-SEYYİD MEHMED ZİHNİ” ADINDAKİ BU KİŞİLERİN DE HZ. PEYGAMBERİN SOYUNDAN GELMİŞ OLMALARI LAZIM DEĞİL Mİ?

SAYIN HAYDAR BAŞ, OSMANLI ARŞİVİNDE TESPİT ETTİĞİMİZ VE KİTABIMIZDA YER VERDİĞİMİZ BU BELGEYİ ALİ RIZA EFENDİ’NİN “SEYYİD” OLDUĞUNU İLERİ SÜREREK ATATÜRK’ÜN HZ. PEYGAMBERİN SOYUNDAN GELDİĞİNE DELİL OLARAK KULLANIYOR.

HALBUKİ BU BELGEDE SADECE ALİ RIZA EFENDİ’NİN ADININ ÖNÜNDE “SEYYİD” İBARESİ YOKTUR. AYNI ZAMANDA MEHMED EMİN EFENDİ’NİN ADININ ÖNÜNDE DE “SEYYİD” İBARESİ VAR Kİ;

BU GÜNÜMÜZDE KULLANILAN, EFENDİ VEYA BEY ANLAMINDA KULLANILMIŞTIR. BU İBAREDE HZ. PEYGAMBERİMİZİN SOYUNDAN GELENELR İÇİN KULLANILAN “SEYYİD” ANLAMI YOKTUR VE BU ANLAMDA KULLANILMAMIŞTIR.

Sayın Haydar Baş, Atatürk’ün vakıflarda çalıştığıyla ilgili benim tarafımdan tespit edilerek kitabımızda yer verdiğimiz bu belgenin aslında yani Osmanlıca yazılı belgede “ES-SEYYİD ALİ RIZA” YAZISINI GÖRDÜĞÜ HALDE YANİ BELGEDE VE ALİ RIZA EFENDİ’NİN ADININ YANINDAKİ (YANİ AYNI BELGEDEKİ) “ES-SEYYİD MEHMED EMİN VE “ES-SEYYİD MEHMED ZİHNİ”” İSİMLERİNİ GÖRMEZLİKTEN GELİYOR.

KİTABINDA BUNA YER VERMİYOR. SADECE ALİ RIZA EFENDİ’NİN ADINI ALARAK “BAKIN BURADA ES-SEYYİD ALİ RIZA YAZIYOR. ATATÜRK’ÜN BABASI ALİ RIZA SEYYİDTİR. DOLAYISYLA ATATÜRK HZ. PEYGAMBERİN SOYUNDAN GELİYOR“ DİYE İDDİA EDİYOR. HALBUKİ BENİM BÖYLE BİR İDDİAM YOKTUR. YAZIM DA YOKTUR. SÖYLEMİM DE YOKTUR.

BU KONUDA LÜTFEN DİKKATLİ OLUNUZ! KESİNLİKLE BİLMELİSİNİZ Kİ ATATÜRK NE SEYYİDDİR NE DE HZ. PEYGAMBERİMİZİN SOYUNDAN GELEN BİR KİMSE DEĞİLDİR!..KESİNLİKLE VE ASLA BU İDDİANIN SAHİBİ DEĞİLİM!..

BANA GÖRE ATATÜRK DİNİN NE OLDUĞUNU ÇOK İYİ ANLAYAN VE BİLEN BİR KİŞİ VE DİNİN AYDINLIK YÜZÜNÜ GÖRMEK İSTEYENLERE DİĞER SOSYAL MESELELERDE OLDUĞU GİBİ AYDINLIK YÜZÜN YOL GÖSTERİCİDİR.

Değerli Dostlar!..

Yazdığımız ve tamamen Osmanlı Arşivlerine dayanan kitabımız ve içinde yer alan belgeler hakkında size soru sormaktadırlar: Büyük Atatürk ve Muhterem Ailesi ile ilgili olarak Osmanlı dönemine ait sırf Harp Okuluna kaydından (künye kaydı) başak hiçbir kayıt bulunmayan Atatürk ve ailesi ile ilgili çok sayıda tarafımızdan ilk olarak tespit edilerek arşivdeki fon kodu numarası ve tarihi artık net ve kesin olarak bilinen ve herkesin rahatlıkla artık ulaşabileceği ve inceleyebileceği bu belgelerin sadece bir kısmına yer verdiğimiz kitap ile ilgili bazı sorular sormaktadırlar.

Aslında bu soruların hemen tamamına da verilecek cevaplar kitapta bulunmasına rağmen ben şunu açık olarak ve net bir şekilde söylüyor ve yazıyorum. Kitapta yer alan belgelerin adresi Osmanlı arşivleridir ve konu numarası tarihi ve yeri ayni adresi bellidir. İsteyenler arşivdeki bu belgeleri bizzat inceleyebilirler.

Sevgili Arkadaşlar!..

Evvela şahsıma vermiş olduğunuz destek için çok teşekkür ediyorum.

Size benimle ve hazırladığım kitapla ilgili olarak sorulan sorulara ve yapılan itirazlara şöyle cevap vereyim.

Öncelikle şunu belirtmeliyim ki, ben Atatürk ile ilgili araştırma ve inceleme yapmaya yirmi sene önce başladım ve hiçbir kimseden ne maddi ne de manevi yönden hiçbir destek almadım. Şahsi çabalarım ve gayretimle Ulu Önder Atatürk’e yapılan saldırılara cevap vermek adına O bu ülkeyi ve Türk Milletini esaretten kurması sebebiyle ona minnet borcumu ödemek için bu çalışmayı yaptım. Emeğim de göz nurum da Atatürk ve Ailesine ve hem de silah arkadaşlarına helal ve hoş olsun!..

Yapılan itirazlara gelince; YAZDIĞIMIZ KİTABIN İLLA Kİ MÜKEMMEL BİR ESER OLDUĞUNU SÖYLEMEDİĞİM GİBİ BUNU İDDİA EDİYOR DA DEĞİLİM. BEN YAZDIKLARIMIN DA DEDİKLERİMİN DE HEP ARKASINDAYIM!..

BENİM YAZDIKLARIMDAN HERHANGİ BİR EKSİKLİK YANLIŞLIK VAR İSE BU DURUM ULU ÖNDER ATATÜRK VE AİLESİNDEN DEĞİL, MUTLAKA BENDENDİR.

Değerli Dostlar!.. Sevgili Arkadaşlar!

En yakın bir zamanda bu konuda bir ulusal kanalda belgeleriyle açıklayacağım. Ancak burada kısa ve özet bilgi vermek istiyorum:

Osmanlı arşivi kayıtlarında Kapucuzadeler olarak geçen aileden birisinin şöhreti Nakıbzade Abdullah geçiyor. Nakıbzade Abdullah kim? Nakıbzade Abdullah Kapucuzadeler olarak bilinen aileden ve “serbevvabin” olarak çalışmış oldukları anlaşılıyor. Nakıbzade Abdullah Hami’nin adının önünde kayıtlarda “nakıbzade” yazlı olduğu için ben “Selanikli Kapucuzadeler ailesinin Nakıbzadeler ailesiyle akraba olduklarını yani aynı aile olduklarını yazdım ve halen de bu yazımın arkasındayım. Bunları ben Selanikli nakıbzadeler ailesi olarak tanımladım. Bu aileden Selanik te nakıbüleşraflık kaymakamlığı yapmış olanların bulunması kuvvetle muhtemeldir. Çünkü Nakıbüleşralık yapanlara veya nakıbüleşraf kaymakamlığı yapanların umumiyetle “nakıbzade olarak anıldıkları anlaşılıyor veya biliniyor.

Fakat bu her nakibüleşraflık veya nakıbüleşraf kaymakamlığı yapanın illa ki seyyid veya şerif olduğu yani Hz. Ali efendimizin ya da Hz. peygamberimizin soyundan gelmiş olduğunu ispat etmez. Çünkü Nakibül eşraflık kaymakamlığına nüfuzlu ailelerden yani o şehrin eşrafından olanlardan da nakıbüleşraf kaymakamlığı ile görevlendirilenler bulunuyordu. İslam Ansiklopedisinde de “Nakıbüleşraf” maddesinde de bunlar yazılıdır..

Ben diyorum ki Köprülüler ile Erzurumlu müftü ve idam edilen şeyhülislam Feyzullah Efendi ailesi birbirleriyle kız alıp vermişler ve hısım olmuşlardır: Atatürk’ün annesi Zübeyde hanım ile Köprülülerin bir bağı bulunduğunu iddia edenler var ya: İşte onlar için benim dediğim şudur: Atatürk’ün annesi Zübeyde Hanım’ın adı, Şeyhülislam Feyzullah efendinin kızının adını taşıyor.

Babası Feyzullah Efendi’ de Şeyhülislam feyzullah adını taşıyor. Aileden birden fazla Feyzullah adı var. Şayet Köprülüler ile Şeyhülislam Feyzullah Efendi ailesi (ki bu aileden şeyhülislamlık ve nakıbüleşraflık yapanlar bulunduğu için-eğer bunlar da nakıbzadeler olarak anılıyor veya biliniyorsa; Selanikli Nakıbzadeler’in bunlar ile de bir akrabalıkları var ise ve bu belgelerle ispat edilir ise Köprülüler ailesi ile feyzullahzadelerin, bu iki aile ile de Selanikli Kapucuzadeler= Nakıbzadeler (bu benim tanımlamamdır) ile hısımlıkları bulunmuş olur.

O zaman bu ailelerin arasındaki akrabalık bağının bulunduğu belgelerle ispat edilirse; Şeyhülislam Feyzullah efendi ile akrabalıkları ortaya çıkar ki; Feyzullah efendi kendisinin seyyid olduğunu şeceresinde yazıyor. Bu şecereye de bazı tarihçiler sahte diyorlar. Şeyhülislam Feyzullah Efendi kendi şeceresini Şemsi Tebrizi’ye dayandığını söylüyor. Benim söylediğim budur: Ben yine de aynı sözümdeyim. Ama bunlar benim tahminlerim. İhtimal ki dediklerim.

Fakat ben bu konuda araştırma yaptım ve Şeyhülislam Feyzullah Efendi (1639-1702) ile Zübeyde hanım’ın babası İbrahim Yorgani oğlu Feyzullah (1813-?) arasında isim benzerliğinden başka belgeye dayalı herhangi bir bilgi bulamadım. Belgesi olmayan herhangi bir konuda fikir yürütmek veya kesin bir şey konuşmak doğru değildir. Özellikle de bir kişi tarihi konuda herhangi bir şey yazıyorsa kesinlikle belgelere dayandırmalıdır. Eğer herhangi bir şey söylemek gerekiyorsa ancak tahminlerini söyleyebilir ve (konuşmasında da yazısında da ihtimal ki/ muhtemelen ya da muhtemeldir) diyebilir. Bundan öteye bir şey söyleyemez. Benim de hazırladığım kitapta bazı yerlerde muhtemeldir/ ihtimal ki” gibi ibarelerle ifadelerim vardır. Bu benim ifadem olur ki; benim tahminim bir başkasına kesin delil olamaz. En azından belge olarak kullanılamaz…

Sayın haydar baş kitabında bana atfederek ya da televizyonlardaki konuşmasında diyor ki; Bu Feyzullah kim biliyor musunuz? diye soruyor, ardından kendisi yine cevaplandırarak şöyle diyor: “Bu feyzullah Şeyhülislam Feyzullah efendidir.”

Erzurumlu Şeyhülislam Feyzullah Efendi 1639 da doğmuş ve 1702 yılında idam edilmiştir. Atatürk ün annesi Zübeyde Hanım ın babası Feyzullah Efendi ise en erken doğmuş olması ihtimal olan tarih 1813 yılıdır. Her iki Feyzullah arasında neredeyse birbuçuk asır vardır. 1702 de vefat etmiş olan şeyhülislam Feyzullah Efendi, nasıl oluyor da en erken tarihle söyleyecek olursak; 1813 tarihinde doğmuş olan İbrahim Yorgani oğlu Feyzullah’ın babası olabiliyor?

Atatürk’ün annesi tarafının soyuna ait şecerede öyle bir feyzullah bulmalıyız ki; Feyzullah ın Hasan ve Hüseyin adında oğulları ve Zübeyde adında kızı bulunmalıdır. Feyzullah’ın babası İbrahim, İbrahim’in babası da Abdullah olmalıdır… silsileyi bu şekilde aramamış gerekiyor. Bu da benim kitabımda yer verdiğim isim yani İbrahim Yorgani oğlu Feyzullah efendi’dir. Nakıbzade Abdullah Hami’nin Feyzullah adında oğlu vardır fakat Hasan, Hüseyin adında oğulları Zübeyde adında kızı yoktur.

Eğer var ise bunun belgelerle ispat edilmesi yazılması gerekir. Bern diyorum ki Nakıbzade Abdullah Hami, Zübeyde Hanım taraf ailesine mensuptur fakat Zübeyde Hanım’ın babası Feyzullah’ın babası değildir. Abdullah Hami’nin oğlu Feyzullah’ın Zübeyde hanım’ın babası olması için babasının adının İbrahim olması gerektiği gibi; onun Hasan, Hüseyin, Zübeyde vd… adında çocuklarının bulunuyor olması gerekir.. Bu konuda gerekli açıklamaları gerektiği zaman yapacağım. Bu konuları da her yerde ve her zaman konuşmaya hazır olduğumu belirtmek isterim.

Birileri benim için ağız değiştirdi. Kendi yazdıklarını ve söylediklerini yalanlıyor, kendisine bir baskı mı var gibi suizanlarda bulunmaya kalkmasın!. Zira herkesin sus pus olduğu zamanda bu ülkenin kurtarıcısının ailesini temize çıkartmaya, ona yapılan iftiraları boşa çıkarmak maksadıyla çoğu insanın gölgesinden korktuğu bu zamanda hiç korkmadan ve çekinmeden çoluk çocuğumun rızkından keserek bankalardan faizle kredi çekerek yirmi yıldan beri üzerinde çalıştığım ve araştırma yaptığım OSMANLI ARŞİVİ BELGELERİNE GÖRE GÂZİ MUSTAFA KEMÂL ATATÜRK’ÜN SOY KÜTÜĞÜ= ATATÜRK’ÜN AİLESİ kitabını yayınladım.

Benim Allah’tan başka hiçbir kimseden korktuğum da yok çekindiğim de yoktur. Ben ailesinde bir asırlık zaman içerisinde 8 tane şehit vermiş bir gazinin torunuyum. Aynı zamanda ben kaza ve kadere aynı zaman da şehit ve gâziliğe inan bir insanım…

Ve çok şükür ben Uhreviyatım için Mekkeli Yetim Muhammed Mustafa’yı (s.a.v) ve dünyevi mefkurem için Selanikli yetim Mustafa kemâl ATAÜRK’ü ideal olara yüreğimde taşıyorum…Türklüğümü, Allah’a, hürriyetim ve istiklâlimi Ulu önder Atatürk’e Türkçülüğümü ise Ülkü Ocaklarına borçluyum.

Ülkü Ocaklarında ”Türk’ün Türk’ten başka dostu yoktur” idealiyle yetişip, Ulu Önder ATATÜRK’ün “Ne mutlu Türküm Diyene!“ Sözünü kendime şiar ve inanç edindim…

Aynı zamanda ben Atatürkçü İmam Hatiplileri temsil ediyorum. Aynı zamanda ben Türk Milliyetçilerini temsil ediyorum. Aynı zamanda ben Atatürk ve Cumhuriyet düşmanlarının karşısında olan, Atatürk ilke ve inkılaplarının yılmaz savunucuları sosyal demokrat Atatürkçü ve

laik gerçek vatan evlatlarını temsil ediyorum. Onlar adına ATATÜRK’e yapılan iftiralara cevap vermeye çalıştım…Bu kutlu, onurlu mücadeleye de yılmadan ve usanmadan devam edeceğim!..

Çok şükür bizim her kesimden de çok değerli dostlarım ve her birisi bir diğerinden değerli arkadaşlarım oldu. Şahsıma vermiş oldukları destekten dolayı herkese çok teşekkür ediyorum. Allah hepsinden de razı ve hoşnut olsun!..

Selam ve dua ile saygılarımı sunuyorum…

Mehmet Ali Öz

BELGELER: