Atatürk’ün Konuklarına Marşlar Söylemiştik

Mübeccel Duru anlatıyor: Ata’yı yakından tanımak mutluluğuna erenlerdenim. Aşağı yukarı iki yıl (1932-1933), haftanın üç dört günü Çankaya köşküne gitmiş, orada geçen bir çok olaylara tanık olmuşumdur. 

Bu yıllarda Müzik Öğretmen Okulu’nun son iki sınıfını okumaktaydım. Ata, Müzik Öğretmen Okuluna büyük önem veriyordu. Başta Afet Hanım olmak üzere yakınlarından bir çoğu okulda öğretmendi. Yazdırdığı dört ciltlik tarih ve yurttaşlık bilgisi kitapları önce bu okulda deneniyordu. Öğrencilerin en çok çalıştıkları ders tarihti, çünkü okula sık sık gelen Ata, özellikle tarih derslerine girerek bizleri kaldırır, sorduğu sorularla ter döktürürdü. 

SENFONİK KONSER 

Müzik Öğretmen Okulu konser salonunda her hafta senfonik konserler verilirdi. Konserler parasız olmasına rağmen gereğince ilgi görmezdi. İlgiyi çekmek için bulduğumuz çare, cumartesi akşamları bir iki perdelik piyesler oynamak fakat ağırlığı solo ve öğrenci orkestrası konserlerine vermekti. 

1933 yılı Ekim ayı içinde yine böyle bir müsamereye çıkmak üzere hazırlanmaktaydık. Okul Müdürü rahmetli Zeki Üngör telaşla kulise girdi: 

‘Çocuklar, her şeyi bırakın, Reisicumhur Hazretleri radyoda sizleri bekliyor’ dedi. O sıralarda Ankara Radyosu, şimdiki Devlet Konservatuarı’nın (eski Müzik Öğretmen Okulu) bulunduğu yerin yanındaki kerpiç bir yapıtta idi. Müsamerenin başlamasına henüz vakit olduğundan hemen radyo binasına geçerek Ata’nın emirlerini yerine getirdik. İlk istenen Onuncu Yıl Marşıydı. Bunu Fransız, İngiliz, Alman, Rus milli marşları ile Zeki Beyin Cumhuriyet Marşı izledi. Hepsini bir kaç kez söyledik. Söyleniş Ata’yı doyurmamış olacak, ‘buraya gelsinler’ emrini vermiş. O akşam müsamereye gelenler yalnız konserle yetinmek zorunluğunda kaldılar, yirmi kişilik koro hemen Çankaya’ya hareket etti. 

Çankaya’ya vardığımızda Ata’yı, sonraları sık sık göreceğimiz sofrasının başucuna oturmuş bulduk. Sofranın çevresi Mareşal, İnönü, devlet adamları ve o dönemlerde kendilerinden ‘mutat zevat’ diye söz edilen kimselerce çevrilmişti. Bizlere ‘Hoş geldiniz çocuklar’ diyen Ata, radyoda söylediklerimizi tekrarlamamızı istedi. Amacı, Onuncu Yıl Marşını öteki milli marşlarla karşılaştırmaktı. Karşılaştırma olumlu sonuç vermiş olacak ki, Onuncu Yıl Marşı kabul edildi 

KONUKLAR ANKARA’DA 

Cumhuriyet’in 10. yıl dönümü töreninde bulunmak üzere Rusya’dan Mareşal Voroşilof ve Budyeni başkanlıklarında bir heyet Ankara’ya gelmişti. Çankaya’daki şölende konserler vermek üzere okuldan onaltı kişilik bir koro seçilmişti. Toplulukta ben de vardım. Konuklardan önce köşke gidip kapının önündeki yerimizi aldık. Ata, bir ev sahibi titizliği ile her şeyle ilgileniyordu. Bizim sıraya girişimizi düzene soktu, heyet gelirken ne biçimde davranmamız gerektiğini bir kaç kez anlattı. 

Konuklar içeri girerken İstiklâl Marşımızı ve Rusça olarak da Marş İnternationale’i söyledik. Bu davranıştan misafirlerin kıvanç duydukları belli oluyordu. Ata, konukları ile sofraya oturduktan bir süre sonra salona alındık. Rus bestecilerinden koro eserleri söyledik. Saat yirmi iki sularında Ata, konukları ile birlikte Ordu ve Halkevlerinde verilmekte olan baloya giderken bize köşkten ayrılmamamız emrini verdi. Gece yarısını epey geçe döndüler. Konser ve konuşmalar bir süre daha sürdü. Ata, bir ara Rus Elçiliği tercümanı Palyakof’u yanına çağırdı ve ona, ‘Benim söyleyeceklerimi konuklara aynen çevir’ emrini verdi. 

Abartmasız iki saatten çok konuştu. Onlara, sosyalizmin tarihi gelişiminden, Owen ve İngiliz sosyalizminden, 1848 ihtilallerinden, Hegel’den, Marx ve Engels’ten, diyalektik maddecilikten, Lenin’den, Rus ihtilalinden, uygulanmakta olan rejimin özelliklerinden söz etti. Konuşmayı büyük bir ilgi ile dinleyen mareşallerden Voroşilof, Ata’nın boynuna sarılarak onu içtenlikle kutladı. Voroşilof’un Ata’ya söyledikleri bugünkü gibi aklımdadır. 

‘Ben Rus ihtilalinin içinde bir er olarak bulunmuş, başarıda karınca kararınca rol oynamış, rejime inanmış ve memleketimde katıksız uygulanmasına çalışmış ve çalışmakta olan bir insanım. Size, içtenlikle ve hiç bir art düşünüşün etkisi altında olmadan şunu söyleyebilirim ki, uyguladığımız rejimi bu kadar güzel anlatan, tahlil eden ve eleştiren ne bir eser okudum, ne de kimseden dinledim. Sizi candan kutlarım, benim düşündüğümden de çok daha büyük bir insanmışsınız.’

Ata’yı anma olanağını bulduğumdan mutluyum. 


Kaynak:Her Yönüyle Atatürk, Avni Altıner, 1981