Atatürk’ün Hastalığı ve Bir Anısı

Selim Aru anlatıyor:

27 Ekim. Nöbetçiyim. Saraya öğleden sonra Hasan Rıza Bey geldi,

-“Hatay’dan bir haber var mı soruver” dedi. Biliyorsunuz Hatay’ı gayet yakından takip ediyor, o haliyle.

-“Hayır, bir şey yok  henüz efendim” dedi…

Akşam Atatürk’ün odasının kapısı açık. Celal Bey ayakta, Atatürk şezlonga uzanmış, yanındaki koltukta Salih Bozok oturuyor. Ben içeriye girdim, denizin üstünde bir vaveyla (çığlık) koptu. Atatürk birden irkildi ve pencereye doğru gitmek istedi. Salih Bey ve Celal Bey koluna girdiler, pencereye götürdüler. Kuleli talebeleri, bütün mektep, bir vapur tutmuşlar, Atatürk’ün  Cumhuriyet Bayramını kutlamaya gelmişler. Atatürk eliyle camı sildi, sonra yaklaşarak ince sesi ile,

-“Sen ne büyük milletsin” dedi.

Tekrar şezlonga getirdiler, oturdular… Celal Bey’le çıkıyoruz, seslendi.

“Celal Bey, geçen defa Mim Kemal Bey suyu alırken benim canım yandı, ne yapsak acaba?” dedi. Celal Bey de,

“İzin verirseniz bu defa Mehmet Kamil Bey alsın “ dedi.

-“Ya, öylemi yapalım, iyi olur” dedi. Çıkıyoruz, kapıdan yine seslendi:

 –“Vazgeç, yine Mim Kemal Bey alsın, gönlü kalmasın.”

Kendi canının acıması pahasına başkasının kalbini acıtmamak endişesi.


Not: Selim Aru 1936-38 yıllarında köşkte ikinci katip olarak çalışmış, 1986’da vefat etmiştir.

Kaynak: Atatürk’le Yaşadıklarını Anlattılar, Nazmi Kal, Bilgi Yayınevi, Kasım 2001. ISBN: 975-494-949-2, Sayfa: 21-22


Atatürk’ün Karın Boşluğunda Sıvı Birikmesi Ve Ponksiyonlar:

Atatürk, karın delme suretiyle sıvı alınmasını vahim ve tehlikeli bir ameliye olarak düşünüyordu. Daha önceleri Dr. Şakir Ahmet Ediz’e sorduğu suali bir  başka gün tekrar doktorlarına:

-“Su alma ameliyesi tehlikeli midir, acı verir mi?” diye sorar.

Doktorlar onu kaygılandırmamak için çok basit olduğunu, hatta bu işi kendileri değil, asistanlarına yaptırdıklarını söylüyorlardı. Atatürk bu müdahale sırasında bağırsakların delinmesinden korkuyordu, bu endişe ile uzun zamandan beri düşündüğü vasiyetini geciktirmeden bitirmek istediğinden, 5 Eylül 1938 günü Dolmabahçe Saray’ında vasiyetini yazdırır.

Dr. Fiessinger’in üçüncü defa İstanbul’a gelişinde onun onayı ile 7 Eylül 1938 günü Op.Dr. Mim Kemal Öke tarafından ilk karın ponksiyonu (karından sıvı alma işlemi) yapılır.

Dr. Neşet Ömer İrdelp karaciğer yetmezliğinden dolayı ponksiyonun lokal anestezi tetkik edilmeden yapılmasını ve az miktarda sıvı boşaltılmasını istiyordu.

Dr. Mim Kemal Öke Atatürk’e daha önceleri cerrahi müdahalede bulunduğu için onun ağrıya duyarlılığını bildiğinden cilt altına lokal anestezi yaptıktan sonra ponksiyonu yapar.

Atatürk’ün karın boşluğundan 10,5 kilo sıvı boşaltılır. Asım Arar ve Bedi Şehsuvaroğlu’na göre 12 kilo, Hasan Rıza Soyak’a göre ise 12 kilodan fazla sıvı boşaltılmıştır.

Sıvı boşaltıldıktan sonra, Atatürk adeta birden bire zayıflamıştı. Karnına büyük bir sargı sarılır, rahatladıktan sonra sigara ve kahve içer. Kendisine ponksiyon yapılan iğneyi görmek ister. Dr. Mim Kemal Öke kendisine daha ince bir iğne gösterir. Atatürk bunu görünce:

-“Aman bu kazma anestezisiz mi batırıldı. Bir kaç defa anestezi yapılmadan bu yapılamazdı. Fakat bir diğeri icap ederse rica ederim daha incesini intihap (seçim) edelim” der.

Kendisine geçmiş olsun diyen Kılıç Ali’ye Atatürk;

“Çıkan suyu gördün mü? Bu kadar bir su kabı insanın karnı üzerine konsa nasıl tahamül eder? Bak ben ne haldeyim nasıl tahamül etmişim” der.

19 Eylül 1938 günüde Dr. Nihat Reşat Belger ve Dr. Neşat Ömer İrdelp’in müşterek raporlarında Atatürk’ün çok yorgun ve halsiz olduğu ve karında assitin toplanmasının devam ettiği ve ilk ponksiyondan önceki seviyeye geldiği belirtilmişti.

22 Eylül 1938 günü Atatürk’ten ikinci defa ponksiyonla sıvı boşaltılır. Ponksiyon yine Dr. Mim Kemal Öke tarafından lokal anestezi ile yapılır. 10 litre sıvı boşaltılır.

7 Kasım 1938 Salı sabahı, doktorlardan daha fazla dayanamayacağından sıvını derhal alınmasını kati bir lisanla ister.

Dr. Nihat Reşad Belger’e

“Doktor karnımdan bu suyu çekmek zamanı geldi; çünkü bu mayi benim nefesime dokunuyor. Soluk almamı güçleştiriyor. Bunu çekip alın” der.

Doktorlar hiç değilse 24 saat geciktirmek için Dr. Mim Kemal Öke’nin sarayda olmadığını, o saatte Gülhane’de talebelerine ders vermekte olduğunu, bu işlemin ertesi güne ertelenmesini rica ederler. Fakat Atatürk;

“İşte doktor Mehmet Kamil Bey var zaten bu işi en iyi beceren de o imiş, o yapsın” diye diretir. Doktorlar hazırlık yapmak için odadan çıktıktan sonra kaşlarını çatar, hiddetli bir sesle;

“Niçin tereddüt ediyorlar… olacak olur!”

Karnını işaret ederek;

“Bu insuportable’dır” der.

Üçüncü karın ponksiyonu aynı gün saat 12:20’de Dr. Mehmet Kamil Berk tarafından yapılır. Atatürk karında biriken sıvının hepsinin çekilmesini ısrarla emretmektedir.

Doktorlara;

“Kaç litre var? Sayın!” diyordu.

Dr. Nihat Reşat Belger her yarım litreyi bir sayarak “on iki litre” der. Hakikatte 6 litre sıvı boşaltılmıştı.


Kaynak: Atatürk’ün Sağlığı Hastalıkları Ve Ölümü, Dr. Eren Akçiçek, İzmir Güven Kitabevi, 2005, ISBN: 975-6240-05-9. Sayfa:212-221