Atatürk’ün Görünümü Hakkında Yazılmış Muazzam 7 Yazı

O fırtına mizacındaki adamın pek nadir olan sakin ve hareketsiz anlarında dahi içinde kim bilir ne rüzgarlar eser ve ne kadar heyecan dalgaları köpürürdü. Çok biçimli başı ve her görene itimat veren geniş alnı daima bir düşünce mahşeri halinde çalışmıştır. O vücut ancak rahat döşeğinde ve o baş, yalnız ölüm yastığında dinlenebilmiştir…

1-Hâfızası, hayühüy içinde geçen karmakarışık ve kalabalık bir gecenin en küçük vakalarını ve konuşmalarını ertesi akşam teferruatı ile anlatabilecek kadar kuvvetliydi.…Kendisini bir defa bile traşsız, rahatsız olduğu vakit velev pijamalı da olsa, üstüne başına titizce itinasız görmedim. Hafife alınmak, aşağıda ve altta görünmek, kolayca tenkit edilecek kusurları ve eksikleri bulunmak, hele gülünç olmak pek korktuğu şeylerdi. (Falih Rıfkı ATAY)
2-Mustafa Kemal, ince, zarif ve güzel bir erkekti. …Mustafa Kemal’in gergin derili, uzun parmaklı beyaz eli Türk’ün bütün hususiyetleriyle birlikte aynı zamanda hakim bir vasfa da sahipti.(Halide Edip ADIVAR)
3-Mustafa Kemal Paşa’nın siması Rembrandtvari bir tablo mevzuunu andırıyordu. Işıklarla gölgelerini dalgaları arasında sebat, tevekkül, tevazu, vekar, mülayemet, huşunet, saffet, zeka… Bütün bu zıt şeylerin toplandığı sarışın ve sevimli bir yüz.(Ruşen Eşref ÜNAYDIN)
4-“…Sivil giyimli, orta boylu, zayıf ve sarışın bir zat-tır. Gazetelerde gördüğünüz resimlerin hiç birine benzemiyor. Hepsinden daha sevimli, daha canlı, daha müstesna bir sîmadır. Yüzü renk ve hudut itibariyle bir tunç parçası üzerine oyulmuş bir eski madalyonu andırır. Elmacık kemikleri çıkık, ağız kemikleri kuvvetli ve alnı serttir. Kısık ve sıcak bir sesle konuşuyor, mavi gözleri muammalı nazarlarla bakıyor, vücudunun kımıldanışları genç bir parsın kımıldanışları gibi sevimli, munis bir tarzda haşin ve çeviktir.”(Yakup Kadri KARAOSMANOĞLU)
5-Vücutça kuvvetli yapılı ve orta boyludur. Gözleri mavidir ve bunlarda çelikten bir ışık parıldar. Duyguları, konuşurken değil. susarken kendini gösterir. Ateşli ve gayretli bir mizacı var ve sadık bir dosttur.(Herbert SIDEBOTHAM)
6-Kadınların çoğu sanırım Paşa’nın yüzünün yanık rengini beğenirlerdi, ama O’nun delici, enikonu sert bakışı, insana, söylenecek şeyi hemen ve sessizce söyleyip gitmenin en iyi davranış olacağını hatırlatıyor gibiydi. Ciddi ve hayat dolu olmasına karşılık tatlı bir sesi var. Fransızcayı çok iyi kullanıyor. Türkçede bir söz ustasıdır.(Grace ELLISON)
7-…kapıdan bir ziya dalgası halinde giren yoğun bir güç ve hayat tecellisi (belirme)si ile birden gözlerim kamaştı. Hadekaları (gözbebekleri) en garip ve esrarengiz (gizemli) maddelerden masnu (yapılmış) bir çift gözün mavi, sarı, yeşil ışıklarla aydınlattığı asabi (duyarlı) bir çehre, yüzde, alında, ellerde bir sıhhat ve bahar rengi… Muntazam taranmış noksansız, sarı genç saçlar… Bütün zemberekleri çelikten ince, yumuşak, toplu, gerilmiş, terütaze (taptaze) bir uzviyet (örgenler bütünü)…Altıyüz senelik bir devri bir anda ihtiyarlatan adamın çehresi eski ilah (tanrı)lardaki gibi iğrenç yaşın hiçbir izini taşımıyor. Alevden coşkun bir nehir halinde, köhne tarihin bütün enkazını süpüren ve yeni bir âlemin tekevvününe (oluşumuna) yol açan fikirler kaynağı, baş bir yanardağ zirvesi (doruğu) gibi, taşıdığı ateşe lâkayıt (ilgisiz), mavi sema altında samiit (suskun) ve mütebessim (gülümser) duruyor…Kendi yarattığı şimşekli bulutlardan, fırtınalardan ve etrafa döktüğü feyizli (verimli) seylabe (sel)lerden yegâne (tek) müteessir olmayan meğer onun genç başı imiş.(Ahmet HAŞİM)