Atatürk’ün Batılılaşmaya Verdiği Önem
Atatürk askeri okullarda yetişmiş, yabancı eserleri okuma merakına rağmen, okullardan öğrendiği görgü kurallarının üstünde bir eğitim görmemiştir. Daha sonra çok az yaptığı batı seyahatlerinde ve Sofya’daki Ataşemiliterlik süresinde sosyal görgüsünü mümkün olduğu kadar artırmaya çalışmıştı. Cumhuriyet’in ilanından sonra, Türkiye’nin yabancı ülkelere ve özellikle batıya açılma zamanı geldiğinde, bir eksiğin giderilmesi gerektiğini kesinlikle düşünüyordu. Yabancı misafirlere ve sefirlere karşı sosyal hayatta, görgülü bir batılı intibaını vermeye özen gösterdi. Fransa’dan bir özel adabı muaşeret hocası getirtti.
Sosyal konularda, yemek yeme usullerinden giyinme usullerine, geçerli oyun ve danslara, batı müziği bilgisine kadar çok şeyleri bilgili bir hocadan usulüne göre öğrenmeye çalıştı. Bir çeşit kurs eğitimi şeklinde yapılan bu çalışmalara, devlet adamı arkadaşlarının katılmalarını da bir ölçüde zorunlu tutuyordu. Değişik dansları briç, poker oynama usullerini bile hocadan öğrenmiştik.
“Mademki gelişmek, batılılaşmak istiyoruz, batılı devlet adamlarının sosyal hayatta bilmeleri gereken şeyleri biz de öğrenmeliyiz” derdi.
Kendisinin Türkiye’de özel terzileri vardı. Ancak Paris’te tanınmış bir terzide vücut modeli bulunuyor, özellikle merasimlerde giyeceği kıyafetler, orada dikilip getiriliyordu. Giyimine çok meraklıydı. Bulunduğu cemiyet veya yere göre uygun kıyafet giymeye özen gösterirdi. Meclis Başkanlığı’na seçildiğimde, redingotum yoktu. “Redingotsuz başkan olmaz” diyerek, kendi redingotlarından bir tanesini bana vermişti.
Kazım Özalp