Atatürk’ün Aşçısı Bolulu Kemal Usta Anlatıyor

Atatürk’ün aşçısı Bolulu Kemal Usta

Atatürk’ün aşçısı ile yapılan bu röportaj, 10 Kasım 1969’da Günaydın Gazetesi’nde yayımlanmıştır. Röportaj: Erkan Tüzün – Baha Tunç

Aşçısı anlatıyor

Büyük kurtarıcı Atatürk, hangi yemekleri severdi? Bu suale ancak, aşçıları ile ün yapan Bolu’nun Mengen ilçesinin Konak köyünde/1322 yılında doğan Kemâl usta cevap verebilirdi.

Bir aya kadar emekli olacak olan 63 yaşındaki Kemal Usta’yı Ankara’da Cumhurbaşkanlığı köşkünde bulduk..

1929’da Çankaya Köşkü mutfağına giren, sırasıyla, kalfa, baş usta yar­dımcısı ve ustabaşı olan 2 oğul, 2 kız babası Mengenli Kemal Erten, bize köşkün mutfağında, o günleri yaşar gibi heyecanla büyük kurtarıcının sevdiği yemekleri anlattı.

“1929 yılında İzmir’de bir büyük lokantanın baş ustasıydım. O sırada, Başvekil İsmet İnönü’nün baş ustası kayınbiraderim olan Kadir usta idi. Onun aracılığı ile köşk mutfağına yar­dımcı ahçı olarak girdim. O günlerde Gazi Paşa’nın ahçıbaşısı Ak Mehmet usta idi. Benim de akrabamdı. O da sağ olsun, elimden tuttu. Bir müddet sonra, köyüme dönmüştüm ki haber ettiler,vköşkten çağırdılar. Giriş o giriş hâlâ buradayım…

GAZİ HANGİ YEMEĞİ SEVERDİ

Merhum Gazi, yemeklerde pek ayırım yapmazdı. Önü­ne hangi yemeği koyarsan koy, “Sevmem” demezdi. Ziyafet­ler hariç, bir yemek listesini gönderdiğini hatırlamıyorum. Ancak, çok çeşit isterdi yemeklerinde. Zaten pek yemeğe de düşkün değildi. Çok kereler dikkât ettim, en çok kuru fasulye ile pirinç pilâvını severdi.. Fasulyeyi pilâvın üstüne döker öyle yerdi. Sabahları genellikle peynirli yumurta ve kuru fasulye yemeğe bayılırdı.

Bizim mutfakta, günün 24 saatinde bir tek tencere ha­zır beklerdi, o da kuru fasulye tenceresiydi. Çünkü, belir­siz zamanda kuru fasulye is­ter, biz de yemeği hemen gö­türürdük. Geceleri geç vakit­lere kadar çalıştığında karnı acıkır, o zaman da kuru fasulye isterdi.

Hiç sevmediği için yalnız yemek yemezdi. Kalabalık bir masada, yemek yemekten büyük zevk duyardı. Her akşam o zamanın büyüklerini ve dost­larını davet eder hem onlarla konuşur, hem de yemek yerdi. Atatürk, hiç tatlı sevmez­di. Ama, “Ben sevmiyorum ama, gelen misafirlerin içinde tatlı seven vardır, onun için mutfakta bulunsun” derdi.

Rahmetli Atatürk, kendisine hizmet edenlere çok nazik davranırdı. Kızdığını na­dir görmüşümdür..

Atatürk, içkilerde pek ayırım yapmazdı ama, onun masasında rakının çok ayrı yeri vardı. Çok meze istemez rakı içerken birkaç leblebi ona yeterdi. Ara sıra, mutfağa geldiğinde bizim de avucumuza, cebinden leblebi çıkarır koyardı.

Nur içinde yat­sın.”