Atatürk’e Hakaret Ve İftira

Yüce Türk Adaletine sonsuz teşekkürler ️

Saygıdeğer dostlarım merhaba,

İş Bankası, Kültür Yayınları 2015 ve 2016 tarihlerine iki ayrı kitap yayımladı. Murat Bardakçı tarafından hazırlanan söz konusu iki kitapta Atatürk’e ağır hakaret ve iftira olduğunu görünce çok şaşırdım ve üzüldüm. 2016 Haziran tarihinde yayımladığım Nuri Killigil adlı kitabımda bu konuda suç duyurusuna yer verdim. Ardından Cumhuriyet Savcılığı’na da bizzat başvurarak yazılı olarak suç duyurusunda bulundum.

Amacım bu kitaplarda var olan Atatürk’e ağır hakaret ve iftiraların çıkarılması ve küfürbaz neşriyatı yaparak suç işleyen sorumluların yargı önünde hesap vermesini sağlamaktı. Çünkü söz konusu kitaplar Atatürk’e ağır hakaret ve iftira içeren ve ülkemizde neşredilen ilk küfürbaz neşriyattı. Atamıza hakaret ve iftiraların cezasız kalması; küfürbaz neşriyat yapmak isteyen Atatürk düşmanlarını cesaretlendirecekti.

Cumhuriyet Savcılığı şikayet dilekçemi değerlendirdi. Hakaret ve iftira içeren kitapları hazırlayan ve bu kitapları basan şüphelilerin de ifadesini aldı. Sayın Savcı şikayetçi olarak beni de makamına çağırıp bizzat görüştü. Yaptığım yazılı şikayet başvurusu ve açıklamalarımı bu defa sözle kendisine ifade ettim. Her iki şüphelinin ifade tutanağının birer kopyasını talep ettim. Sayın Savcı tutanakların birer suretini verdi. (Yazar: Bardakçı ve İş Bankası, Kültür Yayınları Müdürü)

Bu arada yaklaşık 15 dakika kadar bir süre Savcı Bey ile görüştüm. Sayın Savcı şikayetim hakkındaki kanaatini görüşme sırasında tarafıma sözle bildirdi. Kovuşturmaya yer olmadığı ve kanunen bir suç bulunmadığını düşündüğünü söyledi. Gerekçesi “şikayeti 6 ay süre içinde yapmamış olman” dedi. Bunun üzerine “6 ay süre dolmadan şikayetimi yaptığımı ve söz konusu karara itiraz edeceğimi” söyledim.

Nuri Killigil adlı kitabımda basın yoluyla yaptığım suç duyurusunun tarihi Haziran 2016’dır. Bardakçı’nın küfürbaz neşriyat tarihi ise Nisan 2016. Görüldüğü gibi 6 aylık şikayet süresi dolmadan suç duyurusunu gerçekleştirmişim. (Oysa kanuna göre Atatürk’e karşı işlenen suçlar Cumhuriyet Savcıları tarafından resen soruşturulması gerekir.)

Bu konuda şikayetçi olmamın yegane nedeni ve konunun esası Atatürk’e hakaret ve iftiradır. Oysa ne Sayın Savcı; ne kitabın yazarı ve ne de küfürbaz neşriyatları yapan yayıncı “bu sözler hakaret değildir” demiyor. Çünkü apaçık ve aleni ağır hakaret ve iftira söz konusudur.

Aradan geçen birkaç ay sonra “Kovuşturmaya yer olmadığına” dair resmi yazı tarafıma tebliği edildi. Sayın Savcının bu kararına 15 günlük süre dolmadan hemen itiraz ettim. Detaylı bir yazıyla itirazımın haklılığını ve gerekçelerini düzgün bir anlatımla açıkladım.

İlgili Mahkeme itiraz dilekçemi inceleyip değerlendirdi ve itirazımı haklı buldu. 10. Sulh Ceza Hakimliği; Sayın Savcının verdiği: “KOVUŞTURMAYA YER OLMADIĞINA DAİR KARARI KALDIRDI.” Ayrıca “ŞÜPHELİLER HAKKINDA SORUŞTURMANIN GENİŞLETİLMESİNE KARAR VERDİ.” “SORUŞTURMA DOSYASINI TEKRAR İSTANBUL CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI’NA İADE ETTİ.”

10. Sulh Ceza Hakimliği’nin verdiği karar geçen hafta Cuma günü tarafıma tebliğ edildi. Elbetteki Yüce Mahkemenin verdiği bu karara çok sevindim.

Yüce Türk Adaletine sonsuz teşekkürler.

Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk; Milli bağımsızlığımızı sağlayan, Kurtuluş Savaşı’nın Başkumandanı ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusudur. Atamızın aziz hatırasına sahip çıkmak ise; hepimizin vatan, namus ve şeref borcudur.

Atatürk hakkında ağır hakaret ve iftira içeren, küfürbaz neşriyatı yapanların yargıda hesap vermesi ve işledikleri suçun cezasız kalmaması gerekir. Avukatsız ve tek başıma, yapayalnız da olsam; temiz yürekle ve büyük bir inançla giriştiğim bu hukuk mücadelesinde; tüm yasal haklarımı kullanacak ve yargı sürecini sabırla ve ısrarla takip edeceğim.

Araştırmacı, yazar

Atilla Oral