Atatürk Türk Kadınlarının Özgürlüğüne Düşkündü
Meseleyi, “Atatürk kadınlara şu imkânı verdi, bu hakkı tanıdı.” şeklinde bilmek, ciddi bir hatadır. Atatürk kadınlara değil, Türk kadınlarına asırlar önce kaybettiği hakları geri vermiştir. Durup dururken de değil; bunu bizzat Türk kadını talep etmiştir. İzmir zaferi İstanbul’da kutlanırken, Kuvayı Milliye’ye bağlı yüzlerce milliyetçi Türk kadını, peçelerini çıkarıp özgürlük, milliyetçilik, bağımsızlık naraları attılar. Daha 1922’de oldu bu ve Kemal Paşa’nın bundan haberi olmamıştı. Yani Türk kadınının üzerindeki baskılar, onların talepleri neticesinde kalkmıştır.
Bu ayrımın mutlaka bilinmesi gerekir. Asırlardır Osmanlı topraklarında Türklerle bir arada yaşayan yabancılar imtiyazlı, ayrıcalıklıydı. Vergide, eğitimde, din özgürlüğünde, askerlikte, ticarette ve sosyal yaşamda. Bugünkü Suriyelilerden çok daha fazla. Kapitülasyon dendi buna. Ayrıcalık demediler, diyemediler… Hatta yabancılar, kendi anayasalarına bağlılardı. Devlet içinde devletçikler kurulmuş. Suç işlediğinde bir yabancı, kaçmadıkça Osmanlı zabiti dokunamazdı ona. Bağlı olduğu konsolos ilgilenirdi. Müslüman ile gayrimüslimin anlaşmazlığını çözecek üst mahkemeler meçhul. Bu kapitülasyon rezaleti, Lozan’da kaldırılmıştır. Bir de bu sebepten sevilmez Lozan barışı çünkü kendi toprağında asırlar içinde 3. sınıf vatandaşa dönüşmüş Türkler, Lozan’dan sonra yabancılar kadar haklar elde etmiş, aslında onlarla eşit olmuştur. Lozan’ın sekiz ay sürmesinin sebebi Musul değil, işte bu kapitülasyonlardı.
Türk kadına gelince… Bir zamanlar imparatordu, katundu, savaşçıydı. Ok atar, at sürer, güreşir, kanun yazar, devlet kurardı ve/çünkü özgürdü. Yüzyıllar içinde nasıl eve kapatıldı, nasıl kuma yapıldı? Kim tarafından? Genç Osman’ı zindanda telef eden, Hazerfen’i çok bilgili diye süren, Piri Reis’i ölüme mahkum eden, meleklerin bacaklarına bakılıyor deyip teleskobu yasak eden, bilim evlerini yakıp yıkan şu -gizemli eller- tarafından. Türk’ün ve bütün Müslümanların, bütün İslam dünyasının ilimden irfandan uzaklaşması ve böylece yabancıların ilacına, yabancıların topuna tüfeğine, samanına, arpasına muhtaç olması için her kılığa girenler, Türk kadınını da mahkum etti. Geleceğin ışığı olacakken, erkeğin kölesi oluverdi.
İdrak etmesi çok güç. Lozan barışı bile yapılmamışken Kemal Paşa, “Türk kadınının üzerindeki bütün baskıları kaldıracağım.” diyordu. Bunu neden amaçladığını bugün bile anlayamıyoruz. “…Kadına şunları yasaklayacağım…” demedi, yalandır bu. Bilakis yasaklanan ne varsa kaldırılmıştır. Türk kadını en az yabancılar kadar özgür oldukça, üretime katıldıkça devletin ve milletin kazanacağını biliyordu. ”Atatürk kadınlara düşkündü.” diyorlar.
Hayır, Atatürk Türk kadınlarının özgürlüğüne düşkündü.