Atatürk Diktatör Mü İdi? Yazan: Falih Rıfkı Atay
Rejimine bakarsanız evet. Fakat ne mizacı, ne de ideali bakımından diktatörlük inançlısı değildi. Millî kurtuluş için şart saydığı inkılaplarının hürriyet içinde yaşayabileceğine güvenseydi, demokratik savaşçılığın zevklerini feda etmeyeceğine şüphe yoktu.
Nitekim zamanının diktatörlerinden hiçbirini sevmemiştir. Ne Hitler’in, ne de Mussolini’nin lehine konuştuğunu hatırlamıyorum. Hitler, Mussolini ve Stalin, üçü de sivil iken üniformalarını bir gün bile bırakmamışlardır. Atatürk Mareşal iken, üniformasını bir iki defa ancak manevralarda giymişti.
Atatürk Serbest Fırka’nın kuruluş meselesinde samimi idi. Planı sandığıma göre şudur:
İsmet Paşa ve Fethi bey fikir ve ideal arkadaşlarıdır. İkisi de inkılapcıdırlar. Kendisini lider olarak tanıyacaklar, inkılap müesseselerini koruyacaklar, bunlar dışındaki meseleler üzerinde diledikleri gibi çarpışacaklar, ayrı ayrı seçime gidecekler, böylece Türkiye’de demokrasi geleneği kökleşmiş olacaktı. Fethi Okyar’ın kendisi Atatürk’ü hayal kırıklığına uğratmamıştır. Fakat bilhassa iktidarı nüfuz ticareti için ele geçirmek ve İsmet Paşa’nın bu bakımdan çıkardığı güçlükleri önlemek isteyenler, kolay yolu aradılar. İrticanın tahriklerini benimsediler.
Bu tahrikler bir ara o kadar tehlikeli şekiller aldı ki olgunluk imtihanını henüz veremeyeceğimiz meydana çıktı. Başkalarının daha derin sırlar keşfedip etmediklerini bilmiyorum. Fakat benim perde önünde ve arkasında gördüklerimden edindiğim kanaat bu.
Atatürk, Hitler ve Mussolini gibi, demokrasiler aleyhine hicivler ve diktatörlük lehine methiyeler söylemiş değildir. Hususi meclislerinde dahi milli hakimiyet davasına gönülden bağlı olduğu sezilirdi. Onun düşmanlığı yobazlığa idi. Geriliğe idi. Türk şerefini düşüren ve Türklüğü gelişmeden alıkoyan kara ve karanlık gelenek ve göreneklere karşı idi.
Devrinin liderleri arasında tek samimi dostluk hissettiği adam, Amerikan demokrasisinin başındaki Roosevelt olmuştur. Roosevelt de, bir filmde Atatürk’ün küçük yavrulara sevgisini gösteren sahneyi seyrederken pek duygulanmış ve kendisine bir sevgi mektubu yollamıştı. Herriot’yu nasıl zevkle karşılayıp konuştuğunu da hatırlarım.
Atatürk Bolşevik liderlerinden yalnız Lenin’i, Rus ihtilâli millî kurtuluş dâvalarını tuttuğu, her türlü emperyalizmi reddettiği ve Rusya içindeki milletlere hürriyet verdiği mühlet içinde sevmiştir. Unutmamalıdır ki o zaman Ankara’da Azerbaycan elçisi de vardı. Stalin’i hiç sevmemiş, fakat küçümsememişti. Mussolini’yi küçümserdi:
– O sadece iyi bir bayındırlık bakanıdır, derdi.
Gerçekten de Mussolini onun ölçüsü içinde kalmıştır:
– Kendi sandığı gibi olsa başında kral bırakır mıydı? derdi.
Nitekim Mussolini’yi başında alıkoyduğu kral hapse atmıştır.