Atatürk Çıktığı Her Gezide Masrafını Kendi Cebinden Öderdi
Cemal Granda anlatıyor:
1930 yılındaydı. Büyük Millet Meclisi yaz tatiline girmişti.
Her yaz olduğu gibi bu yaz da tatili İstanbul, ya da Bursa ’da geçirecektik.
Programda önce Bursa yer almıştı. Derince’den Ertuğrul yatıyla Mudanya’ya gidilecek, oradan otomobillerle Bursa’ya geçilecekti.
Böyle gezilerde Çankaya Köşkü’nden çıkılmadan önce son akşamlar sofraya hep paşalar çağırılır, çeşitli yurt sorunları görüşülürdü.
Bursa’ya hareketimizden önce de son gece yine paşalar çağrılıydı. Başta Mareşal Fevzi Çakmak olduğu halde yüksek rütbeli subaylar toplanmışlardı. Gece saat yirmi dörde doğru sofra dağıldı. Konuklar birer ikişer gittiler. Ertesi gün de yola çıkıldı. Önce otomobiller kılavuz trene konmuş, daha sonra polis ve muhafız kıtası bindirilmlşti. Tren Derince’ye varınca, otomobiller Ertuğrul yatıyla Mudanya’ya gelen Atatürk’ü karşılayıp Bursa’ya götürmek için harekete geçirildi.
O sırada ben Bursa’da Vali ve Belediye Başkanıyla köşkün yatak ve sofra takımlarını hazırlıyor, hasırları temizletiyordum. Burada sırası gelmişken şunu da söyleyeyim ki; Atatürk hiç bir yerde belediyelerin konuğu olmamış, her yerde masrafını cebinden ödemiştir.
-‘Bir daha gelmem sonra’ diyerek parasını öder ve başyavere sorardı:
-‘Gazinocu parasını aldı mı?’
-‘Verildi’ karşılığını almadan da gazinodan çıkmazdı.
Kaynak: Atatürk’ün Uşağı İdim, Cemal Granda