“Atatürk” Adı Dahi Kutsaldır…
Saygıdeğer Okurlarım!
Gün geçmiyor ki, bir boksör, bir pehlivan, bir ozan, bir çoban, bir bilmem kim yüce Atatürk için bir şey söylemesin (Şarkı, türkü, vs.) veya bestelemesin veya seslendirmesin.
Sonrasında da artık klişeleşmiş bir ifade.
“Mutlaka izleyin, göz yaşlarınızı tutamayacaksınız”
“Rekor kıran video”
“Kulaklarıınıza inanamayacaksınız”
Neymiş o birisi almış eline sazını veya gitarını, “Ah Atatürk”, “Vah Kemâl”, “Seni seviyoruz, seni bekliyoruz”. Sanki gelen yolcu, bizler de otobüs durağında bekleyenler.
Sanıyorum beni ve yazdıklarımı çok ama çok yadırgayacaksınız ama bu yapılan, bu günümüzün diliyle bu “Moda” Atatürk’e, yüceliğine ve kişiliğine hakarettir. Ayıptır. Utanmazlıktır. Bu kadar açık ve net söylüyorum.
Atatürk ile ilgili, ülke ile ilgili sıkıntılar dün başlamadı ki. Üç senedir, beş senedir, on senedir, hatta ve hatta elli senedir, daha da fazla ama uzatmak istemiyorum, bu sıkıntılar vardı ve bu günde var.
Bu bestekârlar, bu solistler, bu güfteciler, hem çalıp hem söyleyip hem oynayanlar bu güne kadar neredeydiler?
Bıçak kemiğe dayandı deniyorsa, bıçağın kemiğe dayanmasından bu yana seneler geçti. Akılları neredeydi bu boksörlerin, bu çobanların, solistlerin, bu bilmem kimlerin?
Şarkıları, besteleri, güfteleri, videoları hazırlayanlar on yaşında, on beş yaşında değiller ki hadi akılları yeni erdiler diyelim. Atkuyruğu kafaları, bilmem nereye kadar sakallarıyla veya top sakalları ile günümüz Atatürk karşıtlarını aratmayacak kadar medeni kılık kıyafetten ve görüntüden yoksun olanlar mı Atatürk’ü şarkılarıyla koruyup kollayacaklar.
Bunlara öneririm önce Atatürk’ü okuyup öğrensinler. Bir enstrüman çalmak için ders alırsın ve çalmayı da öğrenirsin. Ama ders aldığın halde Atatürk’ü öğrenemezsin. Gitar çalmayı sevmek ve öğrenmekle, Atatürk’ü sevmek ve öğrenmek arasında dağlar kadar fark vardır.
Diğer taraftan doğaçlama olarak Atatürk’e olan özlemi dile getirenlerde var.
Bu kesimi kutlamak ve önlerinde saygı ile eğilmek bir anlamda görevdir. Bu konu hakkında çok uzağa gitmeye gerek yok.
Stadyumlarda seyircilerin yürekten gelen İzmir Marşı buna en güzel örnektir.
O ne heyecan, o ne inanç, o ne sahiplenme, neredeyse Atatürk yerinden kalkıp bu güzel insanları kutlamak için Stadyuma gelecek.
Bir “Volkan Konak”. Bu genci nasıl sevmezsiniz, nasıl takdir etmezsiniz. Atatürk’e olan sevgisi Atatürk’ün önünde.
Sevgili Okurlarım!
Atatürk’ün bu türlü şeylerle ne anılmaya, ne aranmaya ne de yad edilmeye gereksinimi yok. Bu tür girişimlere lütfen itibar etmeyin. İzlemeyin.
Başlı başına “Atatürk” adı dahi kutsaldır. Kutsalımızın bu tür kullanılmasına izin vermeyin.
Sizlere her zaman ki saygı, sevgi.
Eriş Ülger