Amasya Genelgesi Ulusal Egemenliğin Başlangıcıdır

Ulusun bütünlüğünü yine ulusun azminin kurtaracağının vurgulanması CUMHURİYETE gidişin de başlangıcıydı.

Milletin oyu..

Milletin isteği..

Milletin seçimi..

Osmanlı’da padişahların ve dolayısıyla halifenin HAL EDİLMESİ ise milletin seçimi ile değildi..

Önce FETVA verilir eskisi hal edilir, Sonra yeni bir fetva ile yenisi ilan edilirdi. Bu dinin siyasete müdahalesi idi.

Mustafa Kemal’in ulusal egemenliğe ve laikliğe bakış açısını en erken gösterecek İKİ ÖNEMLİ GİRİŞİM bu nedenle çok önemlidir.

İLKİ; Mustafa Kemal’in 24 Nisan 1920’de Hükümet teşkilatı hakkında verdiği ve TBMM’nde kabul edilen teklifin 3. maddesindeki “irade-yi milliyeyi bilfiil mukadderat-ı vatana vazülyed tanımak, umde-i esastır. Türkiye Büyük Millet Meclisinin fevkinde bir kuvvet yoktur” cümlesiydi. Ancak Bitlis mebusu Yusuf Ziya’nın “Efendim madem ki fetva vardır, hal’i reye vaz etmek doğru değildir. Fetva vardır.” Cümlesine Mustafa Kemal, “Affedersiniz Beyefendi. Bu memleketi yıkmak için de fetvalar verilmiştir. Fetva behemahal Meclis-i Alinin reyine vaz edilmelidir” demişti.

Mustafa Kemal Paşa o oturumda ilk kez söz almış ve sadece bu cümleyi söyleyerek aslında fetvaların SİYASİ olduğunu net olarak belirterek; ulus egemenliğini ve aslında laikliği vurgulamıştı. Bu dinsizlik değil; yıllardan beri halkın sömürülmesinin önüne geçmekti.

Yusuf Ziya ise “Fetva-yı Şerif, bizim reyimizden yüksektir. Madem ki hakkında fetva vardır. Mahludur [tahttan indirilmiş]” derken ne ulusal egemenliğin ne de laikliğin farkında bile olmadığını göstermekteydi.

Aşağıdaki fotoda en sağda olan Yusuf Ziya; Sevr sonrası Ermenilerle anlaşan en soldaki Cibranlı Halit ile iletişimdeydi. Kürt Teali Cemiyetinde de yer almış ve Cumhuriyetin ilanından sonra aynı cemiyette çalıştığı arkadaşlarıyla gizli bir komite kurarak ayrılıkçı bir devlet planlamıştı. TBMM’de İkinci grup içerisinde muhalif olan Yusuf Ziya, bölgedeki isyanı İkinci grup olarak önderlik edebileceklerini de söylemişti. Yusuf Ziya, 1924 yılındaki Nasturi İsyanında Cibranlı Halit ile birlikte suçlu görülmüş ve tutuklanarak mahkum olmuştur.

Şeyh Sait İsyanı sonrasında fotoda ortada olan Şeyh Sait de, ifadelerinde kendisini Yusuf Ziya’nın gizli komiteye kattığını ve teşvik ettiğini anlatmıştı. İsyanda yer alan ve İstiklal Mahkemesinde de yargılanıp idama mahkum edilen Yusuf Ziya Nisan 1925‘de de idam edilmiştir.

Mustafa Kemal, Saltanat’ın kaldırıldığı gün; “Selçuk Hükümeti namı altında muazzam bir Türk devleti teşekkül etti. Bağdat’ta oturan Abbas halifesi de bu muazzam Türk devletinin daireyi nüfuzuna girmişti” diyerek de TBMM’nin de halife seçip egemenlik altına alabileceğini belirtmişti..

Ulus egemenliği,

Millet, millet, millet.

Ve tabi ki Laiklik…